Av.Cenap GÜVEN

Av.Cenap GÜVEN

cenapguven41@gmail.com

Siyaset Anıları-8

29 Mayıs 2017 - 11:52

TÜRKİYE İŞÇİ PARTİSİ
 (Kuruluş)                                                                                             
İKİNCİ BÖLÜME BAŞLARKEN
Siyaset anılarımı yazmaya başlarken, bunları iki bölüm halinde yazacağımı belirtmiştim. Birinci bölümde hatırlayabildiğim ilk tarih 1946 yılından başlayarak 1960 yılı 27 Mayıs devrimine kadar gelmiş ve ilk bölümü bu devrimi yorumlayıp 7 sayılık bir yazı dizisiyle bitirmiştim. İlk bölümde hem Dünyanın ve Türkiye'nin genel görünümünü, hem de ilçemiz siyasetini anlatmaya ve yorumunu yapmaya çalışmıştım. 8. yazı dizisiyle başladığım bu ikinci bölümde ise Türkiye İşçi Partisi'ni hem Türkiye genelinde, hem de Türkiye İşçi Partisi Gördes İlçe Örgütü'nü 1964 yılında kuran ve 15 yıl süreyle ilçe başkanlığını yapan kişi olarak Gördes yerelinde anlatmak ve yorumlamak istiyorum. Herkese iyi okumalar diliyorum. 
Türkiye İşçi Partisi (TİP) 13 Şubat 1961 tarihinde 12 işçi sendikacı tarafından kuruldu. Kurucular aradan 1 yıl geçtikten sonra Mehmet Ali Aybar'a başvurup ondan genel başkan olarak partinin başına geçmesini istediler. Mehmet Ali Aybar'ın kabulü ve kurucular kurulunun ittifakıyla Mehmet Ali Aybar 1 Şubat 1962 tarihinde TİP'e genel başkan oldu.
Aybar'ın genel başkanlığından sonra 25 Mayıs 1961'de Seçim Yasası ve 9 Temmuz 1961'de halk oylaması ile Anayasa kabul edildi. Partinin kuruluşundan sonraki ilk seçim 15 Ekim 1961 tarihindeki milletvekili genel seçimleriydi. O tarihteki seçim yasasına göre bir partinin milletvekili seçimlerine girebilmesi için en az 15 ilde bütün ilçeleriyle birlikte örgütlenmesi gerekiyordu. TİP böyle bir örgütlenmeden yoksun olduğundan o seçimlere katılamadı.
Bundan sonraki ilk seçim 17 Kasım 1963 yerel yönetim seçimleriydi. Parti bu seçimlere katıldı. O dönemde televizyon yoktu. Seçim konuşmaları radyodan yapılıyordu. TİP radyo konuşmalarına 'İşçiler, köylüler, ırgatlar, marabalar, emekçiler!..' vb. sözlerle başlayıp doğrudan emekçilere sesleniyor, ısrarla emekçilerin partisi olduğunu vurguluyordu. Bu sesleniş kamuoyunda büyük etki yaptı. Halk ilk kez burjuva partilerinin bilinen söylemleri dışında yeni bir ses duyuyordu.
Ben o tarihte İ.Ü. Hukuk Fakültesi 3. sınıf öğrencisiydim. Biz gençler, öğrenciler de radyolardan gümbür gümbür bütün yurdu kaplayan bu emekçi söylemden geniş halk yığınlarıyla birlikte çok etkilenmiştik. Esasen 27 Mayıs Devrimi'nden ve 27 Mayıs Anayasası'ndan sonra bütün yurtta bir özgürlük rüzgârı esmeye başlamıştı. 20 Aralık1961'de sosyalist eğimli Yön Dergisi yayına başlamış, 31 Aralık 1961'de İstanbul Saraçhane'de yüz bini aşkın bir katılımla Büyük İşçi Mitingi yapılmıştı. Daha önceleri büyük vatan şairi Nazım Hikmet'in şiirleri gençler arasında gizli gizli dolaştırılıp okunurken Yön Dergisi açıktan bu şiirleri yayınlamaya başladı. Bunun yanında sol, sosyalist, komünist dergiler, kitaplar yılların açlığını bastırırcasına bütün piyasayı kaplamıştı. Karl Marx, Lenin, Stalin, Troçki, Mao'yu, bunların yanında Hitler'i kendi ağızlarından okuyor; Sosyalizmi, Komünizmi, Nazizmi, Faşizmi ustaların kendilerinden ve onları yorumlayan, tanıtan yetkin kişilerden öğreniyorduk. Bilimsel alandaki bu özgürlük ve gelişime paralel olarak sanat ve edebiyat alanında da aynı özgürlük ve gelişmişlik olanca hızıyla sürüyordu. Sinema, tiyatro, paneller, toplantılar, konferanslar; bunların yanında mitingler, yürüyüşler, protestolar' Türkiye en aydınlık, en özgür günlerini yaşıyordu.             
   27 Mayıs öncesi ve sonrasını karşılaştırabilmek için bir örnek olması için yazıyorum: Çocukluğumda, ilkokul ve ortaokulda çok kitap okuyan biriydim. Öyle olduğu halde 'Sosyalizm' sözcüğünü ilk kez ortaokul 3. sınıfta duymuş, tanımıştım. Şimdi tam bilemiyorum, belki bir gazetede, bir kitapta' Yani gazetelerde, kitaplarda, radyolarda böyle sözcüklerin yazılması, konuşulması yasaktı. Resmi bir yasak olmasa da yazılıp çizilemiyordu. Örneğin Nazım Hikmet'in şiirleri hiçbir yerde yoktu. Adını ağza alamazdınız. Alsanız bile ancak ‘vatan haini' nitelemesiyle alabilirdiniz. İşte böylesine bir baskı ve yasaklı dönemden 27 Mayıs Devrimi'yle bir özgürlük dönemine geçmiştik. TİP gibi sosyalist bir parti kuruluyor, kurulmakla kalmıyor seçimlere girebiliyor ve devlet radyolarından sosyalizm propagandası yapılabiliyordu.
Hemen Türkiye İşçi Partisi'ne üyelik için başvurdum ve üye oldum. Sonraki yıl, 1964 yılında 4. sınıftaydım ve yine İstanbul'da idim. Ders yılı sonunda güz sınavlarına da girip birkaç dersten takıntılı olarak Türkiye İşçi Partisi ilçe örgütünü kurmak için Gördes'e döndüm.
O dersler sonradan başıma dert oldu. Gördes'te Partinin ilçe örgütünü kurma uğraşı ve kurduktan sonra da bütün ağırlığı 1965 seçimlerine verdiğimizden doğru dürüst ders çalışamadım. 1965 yılı sınavlarına katılmak için İstanbul'a gittiysem de Hukuk Fakültesinden mezuniyetim 1966 yılı Haziran ayına kaldı. 

Bu yazı 1573 defa okunmuştur.

YORUMLAR

  • 0 Yorum