Av.Cenap GÜVEN

Av.Cenap GÜVEN

cenapguven41@gmail.com

Siyaset Anıları-12

05 Temmuz 2017 - 15:12

Seçim Çalışmaları
Gördes ilçesinde bütün partiler için seçim çalışmaları olanca hızıyla sürüyordu. Özellikle AP ve CHP her akşam ciplerle birkaç köye gidiyorlardı. Bizim daha önce belirttiğim gibi araç kiralamak için paramız yoktu. İl'den, Genel Merkez'den yardım derseniz, tam aksine, onlar toplanan üye ödentilerinden pay istiyorlardı. Dolaştığımız Yukarı Nahiye köyleri birbirine yakın köylerdi. Böylece geceleri de yatarak o köyleri yaya dolaşmıştık Şimdi ise öyle her köyde geceleri kalamazdık. Köyler yaya dolaşılmayacak kadar uzaktı. İlçe merkezine 40-50 km uzaklıkta olan köyler bile vardı.
Güneşli (Hanya) Köyü bucak niteliğinde büyük bir köy olup Gördes-Demirci yolu üzerindeydi Oraya gidebildik. Nasıl gittiğimizi tam bilmiyorum. Ancak gündüz gidebildiğimizi biliyorum. Gündüz vakti, üç beş kişinin olduğu bir kahvede broşür dağıttık, sohbet ettik, o kadar. Gördes'in yine bucak niteliğinde ikinci büyük köyü Kayacık vardı. Oraya gidebildik mi, tam bilemiyorum.
Yalnız Salur (Salur da büyük bir köydü) köyüne bir akşam arabalarla gittik. Partili arkadaşlar Akhisar'dan, İl'den arabalarıyla gelmişlerdi. Bugün bile hatırladığım Partide herkes tarafından tanınan, bilinen aslen İzmir'in Balıklıova köyünden ‘Dede' lakaplı ‘Hayrettin Karademir' vardı. Dede karayağız, esmer, kıvırcık saçlı, yakışıklı biriydi. Eğitimci ve öğretmendi. O zaman sanıyorum 35-40 yaşlarındaydı. Bir de aklımda kalan Kemal Bilbaşar vardı. Bizi meydandaki bir kahveye mi, yoksa köy odasına mı aldılar şimdi tam bilemiyorum. Oda silme doluydu. Bilbaşar düz, monoton bir konuşma yaptı, konuşma kimsenin ilgisini çekmedi. Sonra, Hayrettin arkadaş yere bağdaş kurup öylesine bir konuştu, Partinin görüşlerini, sosyalizmi örneklerle, deyiş ve atasözleriyle, onların anlayacağı bir dille öylesine güzel anlattı ki herkes onu büyük bir zevkle, ağzı açık, hayranlıkla dinledi. Öyle ki konuşması hiç bitmesin istediler.  
Kemal Bilbaşar ünlü bir edebiyatçıydı, romancı ve öykücüydü. Ben 'Üç Buutlu Hikâyeler' adlı öykü kitabını ve 'Cemo' romanını okumuş ve çok beğenmiştim. Daha sonra ise iki ciltlik 'Memo'sunu okuyacaktım. Kemal Bilbaşar 1965 seçimlerinde Manisa'dan bizim milletvekili adayımızdı. Hem de liste başı adayı... Yazık ki Gördes ve Manisa olarak onu meclise gönderemedik. Bu satırları yazarken internetten Kemal Bilbaşar'ın hayatını bir kez daha okudum ve hayretle onun seçim çalışmaları, seçim konuşmalarına ilişkin şu sözlerini gördüm ve o gün Salur köyündeki Hayrettin arkadaşla onun konuşmasını karşılaştırarak yaptığım değerlendirmemin doğruluğunun yanıtını buldum. Kemal Bilbaşar'ın konuya ilişkin sözleri aynen şöyle: '1961'de emekli olup kısa bir süre politikayla uğraşmak zorunluluğunu, halkçı bir yazar sorumluluğuyla kabullenerek köy köy dolaştığım aylarda şunu fark ettim: Okumuş yazmışları çok az olan köyler ve kasabalar halkı henüz sözlü edebiyat ortamında yaşamaktadırlar. Şehirli olan bizlerin en yalın bir dille anlattığımız nesnelerden bir şey anlamamaktadırlar. Aramızda köyden yetişmiş, köylü diyalektini rahatlıkla kullanan bir konuşmacımızı anlayışla izlediklerini görünce halkçı bir yazarın sözlü edebiyat ortamında yaşayan geniş halk topluluğuna ancak masal ve destan dilini kullanarak yaklaşabileceğini, içinde bulunduğumuz ekonomik, sosyal ve siyasal bunalımlar ve onların çözüm yollarını ancak bu araç ile anlatabileceğini sezdim'.
            Köy gezileri dışında Gördes'in pazarı pazartesi günleri halka broşür dağıttık. İlçe Seçim Kurulunun gösterdiği yerlere afişlerimizi astık. Ben İlçe Seçim Kurulunda partimizin temsilcisi idim. Bütün toplantılara katılıp partimizin görüşlerini belirttik, haklarını savunduk. Belediye hoparlöründen İlçe Seçim Kurulu'nca tespit olunan saatlerde her partinin konuşma hakkı vardı; o konuşmaları yaptık.
            Yani seçim çalışması olarak şimdi aklımda kalanlar bunlar. Daha başka çalışmalarımız oldu mu bilmiyorum. Bir de aklımda kalan yine seçim çalışması olarak Akhisar sokaklarında Doğu Perinçek'le birlikte Partinin gazetesini (Sanıyorum İşçi-Köylü) paralı parasız sattığımız, dağıttığımız bir tablo var. O eylemden ötürü hâkim karşısına çıkıp ifademizin alındığını da hatırlıyorum. 

Bu yazı 1611 defa okunmuştur.

YORUMLAR

  • 0 Yorum