Reklam
Reklam
Av.Cenap GÜVEN

Av.Cenap GÜVEN

cenapguven41@gmail.com

Avukatlık ve Adliye Anıları-18

31 Mart 2016 - 17:10

Yıldız Sineması Davaları-2
Acımasız Bir Siyasal Baskı: Geçen haftaki ‘Yıldız Sineması Davaları' yazısı çok büyük ilgi gördü. Onlarca yorum yapıldı, sayısız mesaj gönderildi, beğeni aldı. Bu son anı yazısında yine Yıldız Sineması'nı ve sinemaya ilişkin bir davayı anlatacağım.
         Geçen haftaki yazımda Yıldız Sinemasının Gördes Belediyesi tarafından defalarca kapatılıp mühürlendiğini; defalarca bilet ücretlerinin indirilip belediye rüsumlarının arttırıldığını; dernek yöneticilerine baskı yapılarak sinemanın kapatılması için sürekli tahliye davaları açtırıldığını; Asliye Hukuk, Sulh Hukuk, Asliye Ceza, Sulh Ceza, Yargıtay, Danıştay, hemen bütün mahkemelerde tazminat, tahliye, itiraz, iptal, mühür fekki, yazılı emir, fiyat indirimi, rüsum artırımı, karar düzeltme, iade-i muhakeme vb. onlarca sinema davasının olduğunu ve Yıldız Sinemasının bütün bu davalardan yüzünün akıyla çıktığını yazmıştım.
         O yıllarda siyasal mücadele çok acımasızdı. 1946'da demokrasiye geçildikten sonraki siyasal atmosferi, partileri, sosyal durumu ileride siyasete ilişkin anılarımı yazdığımda anlatacağım. Şimdilik, özetle belirtmek gerekirse 1950 ve sonrasında durum şuydu:
         Partiler, insanlar sanki birbirlerine düşmandılar. Partiler ve partililerin kahveleri ayrılmıştı. Vatan Cephesi'nden olanlar ve olmayanlar diye bir ayrım vardı. Siyasal erki eline geçirenler, iktidar silahını kullanarak, gerek genelde (hükümetler), gerek yerelde (belediyeler) hasım bellediklerini yok etmek için her türlü kanunsuzluğu yapıyorlar, yapabiliyorlardı.
         Yıldız Sineması'ndan Bir Örnek Verirsek: Örneğin her şeyin fiyatı artarken, sinemaya giriş ücretleri düşürülüyor ve aynı anda belediye rüsumu %25'ten % 50'ye çıkarılıyordu. Oysa yasa gereği yerli filmlerde rüsumun en çok % 25 olması gerekirken, Belediye yerli/yabancı ayrımı yapmaksızın sizden bütün filmler için % 50 rüsum alıyordu. Danıştay'da açtığınız davada haklı çıkıp meclis kararı iptal edilse bile siz dava sonuçlanıncaya kadar sinemaya giriş ücretinin yarısını belediyeye rüsum olarak ödüyordunuz. Ya da sinema keyfi olarak kapatılıyor, siz mahkemeye başvurup bu haksız kapatma kararını iptal ettirseniz bile sinema aylarca kapalı kalıyordu.
         Babam Sıtkı Güven ve ailemiz Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) yandaşıydı. 1950'den sonraki Demokrat Parti (DP), daha sonra onun yerine geçen Adalet Partisi (AP) dönemlerinde çok büyük baskı gördü, haksızlığa uğradı. Ekonomik yönden çökertilmek için bu baskı daha çok AP döneminde Yıldız Sineması üzerinden yapıldı. Babam ve Yıldız Sineması direndiler. Babam siyasal görüşlerinden ödün vermedi ve Yıldız Sineması işletmeciliğini de bunca baskıya rağmen halkın sineması olarak başarıyla sürdürdü.
         Yıldız Sineması üzerindeki baskılar özellikle Mübin Sarıoğlu'nun 1965 – 1972 yılları arasındaki Belediye Başkanlığı döneminde yoğunlaştı. Bu dönem içerisinde Yıldız sinemasına ilişkin idari ve adli davalar, itirazlar, soruşturmalar 40'tan fazladır. Ben o sıralar Gördes'te avukatlığa yeni başlamıştım. Bu davalara, soruşturmalara ilişkin yazdığım dilekçeler binlerce sayfadan fazladır. Bu yıllar içerisinde çalışmamın, enerjimin büyük bir kısmını sinemaya ilişkin davalar için harcamışımdır. Bu davaların her biri kimi kez çok acıklı, kimi kez çok gülünç ayrı ayrı birer öyküdür. Ben bunlardan yalnızca birisini, 'Mühür Fekki Davası'nı anlatacağım:
            Mühür Fekki Davası: 4 Nisan 1972 tarihinde sinema, Gördes Belediyesi'nce bir tutanakla: Sinemanın ruhsatsız olması; giriş ve çıkış kapılarının ayrı olmayışı ve çıkış kapıları üzerinde çıkılır levhasının bulunmaması; koltuk sıraları arasındaki genişliğin 100 cm. olması gerekirken 83 cm. olması; 222 sayılı yasanın 61. maddesi gereğince okulla arasındaki mesafenin 100 metreden az olması; kadın ve erkek tuvaletlerinin ayrılmamış olup tek tuvaletin bulunması gibi nedenlerle süresiz olarak kapatılıp mühürlendi. Belediye ayrıca ek bir yazıyla, 222 sayılı İlköğretim ve Eğitim Kanunu'nun 61. Maddesi uyarınca okul ile sinema arasındaki uzaklık 100 metreden az olduğu için  sinemaya ruhsat verilmeyeceğini ve sinemanın açılmayacağını bildirdi.
         Vakit geçirmeden 7 Nisan 1972 tarihinde Gördes Asliye Hukuk Mahkemesi'ne başvurup bilirkişi marifetiyle çıkış kapıları, tuvaletler ve diğer hususların yasalara ve talimatlara uygun olduğunu tespit ettirdik. Ayrıca sıralar arasındaki genişliğin en az 100 cm. değil 80 cm. olduğunu belirtir talimatnameyi ibraz ettik. 19 Nisan 1972 tarihinde de 8 sayfalık dilekçemizle kapatma kararının iptali için Danıştay'da dava açtık ve yürütmenin durdurulması kararı verilmesini istedik. Dava dilekçemize sinemanın ruhsatına ve diğer hususlara ilişkin 23 adet karar, belge ve sinemanın 10 adet fotoğrafını ekledik.
            Danıştay Dava Daireleri Kurulu 12 Mayıs 1972'de yürütmenin durdurulması (sinemanın açılması) kararı verdi. Belediye Danıştay kararına rağmen sinemayı açmak istemedi. Bunun üzerine valilik ve kaymakamlık makamıyla yazışmalarımız oldu. Sonunda Belediye'nin Danıştay kararına rağmen sinemayı açmayacağı anlaşılınca sinema makinesinin mühürlenmiş olmasına rağmen 15 Haziran 1972'de sinemayı işletmeye açtık.
            Belediye ve polis tarafından aynı akşam sinemanın çalıştırılıp film oynatıldığına ilişkin zabıt tutuldu ve hakkımızda mühür fekki (mührün bozulması) suçundan dava açıldı. 765 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 274. maddesi gereğince suçun cezası 4 yıla kadar hapisti. Bu suçtan yargılandık ve beraat ettik.  Şöyle ki: Belediye film makinesini mühürlerken mührü bir iple makineye bağlamıştı. Biz mührü bozmadan ipi gevşeterek makinenin anahtar düğmesini açığa çıkartıp makineyi o şekilde çalıştırdık. Mührü bozmadığımız için de mühür fekki suçu davasından beraat ettik. Bu beraatta, Danıştay'ın yürütmenin durdurulması (sinemanın açılması) kararı da etkili oldu. Sonuçta Danıştay davanın esasında da haklı olduğumuza karar verip sinemanın kapatılması kararını iptal etti. Daha sonra açtığımız tazminat davası da kabul olunarak zararımızın bir kısmı ödendi.  
            Tarihe Not Düşmek: Yıldız sineması halkın sinemasıydı. Dönemin yoğun politik baskılarına göğüs gererken, direnirken halkın büyük desteğini, sinema binasının sahibi ‘İlkokul Yapım, Ortaokul ve İlkokullar Bakım Derneği'nin, dernek yöneticilerinin, öğretmenlerin, öğrencilerin, gençlerin desteğini yanında buldu. Derneğe bir dönem başkanlık yapmış olan öğretmen Şamil Ersoy'un bu mücadeledeki önemli rolünü saygıyla, şükranla anıyorum.  
             Bütün bunları tarihe not düşmek için yazıyorum. Yıldız Sineması'nın Gördes'in sosyal, kültürel yaşamında gerçekten çok önemli, çok büyük yeri ve rolü vardır. Cennet Sineması'nın filmi yapıldı. Yıldız Sineması'nın filmi hayli hayli yapılmalıdır. Bunları ileride, Gördes'in, Yıldız Sineması'nın romanını yazacaklara, filmini çekeceklere belge sunmak için, Yıldız Sineması'nın unutulmaması için yazıyorum. Tarihe not düşmek için yazıyorum.   
             (Not: ‘Avukatlık ve Adliye Anıları' dizisi bu son yazıyla bitiyor. Önümüzdeki yıl 'Siyaset Anıları' yazı dizisinde buluşmak dileğimle, saygılarımla, hoşça kalın.)

Bu yazı 1964 defa okunmuştur.

YORUMLAR

  • 0 Yorum