Adı üzerinde mahalli seçim. Günümüz lisanıyla yerel' diyoruz. Türkiye, 31 Mart'ta yerel seçime gidecek. Genel'den her zaman farklı bir havası olmuştur yerel seçimlerin. Mücadelesi, şartları, taşıdığı iklim itibarıyla her dönem bu farklılığını ortaya koymuştur.
Fakat bu defa, bugüne kadar görülmeyen bir iklimde ve şartlarda, yerel seçime hazırlanıyor ülke.
Havasını ve ruhunu kaybetmekte olan bir yerel atmosfer var. Ve aslında demokrasinin bütün aktörleri, bu havadan memnun değil. Zorlama ve zorakilik, seçmeni hasta edecek gibi gözüküyor.
Konuyu açmak istiyorum.
Yerel seçimlerin, kendine özgü bir iklimi vardır. Muhtarlık, belediye meclis üyesi ve başkan seçimlerinde yerli olan tüm unsurlar devreye girer. Parti mensubiyeti kadar, hemşericilik, akrabalık, dostluk gibi sosyal unsurlar, yerel seçimlerin kaderini tayin eder.
Partisinin adayını beğenmeyen bir seçmen, başka partinin adayına oy verebilir. Belediye başkanlığında oy verdiği partinin meclis listesine itiraz edip, bir başka listeye oy kullanabilir. Hayatında hiç oy vermediği bir partiden; hemşerisi, akrabası aday olur, bu bağlılıkla onu tercih eder.
Bazen öfkeler, kızgınlıklar da devreye girer. Vaktiyle verilen ve verilmeyen bir selam tercihlerde etkili olur. Partisinin adayına kızıp, öç almak için başka aday için çalışanlar sıkça görülür.
Netice itibarıyla seçmenin; kendisini en rahat biçimde ifade ettiği, kararlılık gösterdiği, heyecan yaşadığı, karakterini ortaya koyduğu seçimler, yerel seçimlerdir.
Türkiye 31 Mart'a; heyecanına ve kararlığına zırh giydirilmiş, bir seçim atmosferinde hazırlanıyor.
Partilerin ittifak düzeniyle yarışacağı bu seçimler, seçmenin arzusuna sert darbeler vuruyor.
Bunun yansımalarını hemen her gün görüyoruz. Partilerin teşkilatlarında istifalar, itirazlar birbiri ardınca geliyor. Görevden alınan parti teşkilatları var, disiplin kurul kararıyla partisinden ihraç edilenler var. Partisinden istifa edip, diğer partiden aday olanlar var.
Peki, seçmen ne yapıyor?
Onun hem kafası karışık ve hem ruhu karmaşık.
Partisi aday çıkarmamış, şunu destekleyeceksin denmiş. Nasıl desteklerim diye düşünüyor.
An itibarıyla ortaya şöyle bir görüntü çıkıyor. İstisnalarının dışında ülkenin büyük bölümünde, seçimler iki kutuplu hale geliyor. İttifakların ortaya çıkardığı bu tablo karşısında, seçmenin seçeneği kalmıyor.
Yani, ya oraya vereceksin, ya buraya.
Ruhu pörsümüş, geleneği aşındırılmış yerel seçim realitesi, 31Mart'ta nasıl bir sonuç ortaya çıkarır.
Bırakın tahmin etmeyi, yorumu bile çok zor.
Şahsen, 31 Mart'ta nasıl bir sonuç çıkar, ben de merak ediyorum.
Ancak şunu iyi biliyorum. 31Mart'ta iki kere iki eşittir dört etmeyecek.
YORUMLAR