Bu Nasıl Savaş?

Dünyanın gözü önünde cereyan ediyor. Bilumum yayın organları yayın yapıyor. Yeryüzünde haberdar olmayan yok. Görüntülerden habersiz olan da yok. Güya medeni bir dünyada yaşıyoruz. Topyekun kıtalarda insan hakları konuşulur. Ama Filistin’de konuşulmuyor.
            Savaşın bile hukuku var. Uluslararası antlaşmalar var. Birleşmiş Milletler var. Ve daha nesi var. Fakat cümlesi seyrediyor. Vahşet desen, kelime yetersiz kalıyor. Alçaklık desen, alçaklığa hakaret olur. Soykırım desen, tarihteki benzerlerine rahmet okutuyor.
            Çocuklar ölürken, siviller kan revan içinde kalırken ve vahimi hastane yerle bir edilip 500 kişi ölürken, ABD yardım diye Akdeniz’e savaş gemisi yolluyor. Medeni Avrupa, insan cellâtlarının yanında saf tutuyor.
            Filistin’de yaşananlar için; kelimeler yetersiz, tanımlar tanımsız.
            Şimdi yorum vakti galiba. 7 Ekimden bu yana, Filistin-İsrail kavgasında olabildiğince geniş yorumlar var.
            Hamas bugüne kadar en ağır darbeyi, Aksa Tufanı harekâtıyla yaptı. Mossad bunu nasıl haber alamadı. 1948’den bugüne, İsralin ilk defa karizması çizildi diyen var.
            Kendi iç politikasında, Netenyahu zor durumdaydı. Bir çıkış arıyordu. Hamasın hamlesi, elini güçlendirdi. Böylesine senaryo yazan var.
            Bölgede hiçbir şey, 7 Ekim öncesi gibi olamayacak diyen var.
            Bunların benim için bir önemi yok. Neden mi?
            Bu ihtilaf, yüzyılımızın ihtilafı değil asla. En az 2 bin yıllık bir ihtilafın günümüzdeki yansımasıdır. Peygamberler tarihini bilenler, bu gerçeğin hakkını teslim edecektir.
            Yani İsrail açısından, işin teolojik tarafı var. Onlara göre 5 bin yıllık rüya gerçekleşmek üzere. Sion dağına, Süleyman mabedini inşa ettikleri gün, rüyaları gerçekleşmiş olacak.
            Bu rüyayı Amerika besliyor. Niçin mi?
            Orta doğudaki ayağı İsrail. Bu yüzden kolluyor ve hizmet ediyor.
            Aynı Amerika, Suriye’nin kuzeyinde PKK/YPG örgütlenmesini niçin yapıyor. Burada kurulacak bir Kürt devleti İsrail’e sınır komşusu olacak. Böylece Amerika büyük düşman olarak gördüğü İran’ı menzil sahasına alacak.
            Bu hesaplar oldukça açık ve net. Görmemek için kör olmak lazım. Amerikan- Irak savaşında kaç Müslüman öldü. Tam 1 milyon. Gerekçe neydi? Kimyasal silahlar. Savaş bitti, Saddam gitti fakat kimyasal silah filan bulunamadı. Sonra da dünya ile dalga geçer gibi, Başkan Bush açıklama yaptı: “Özür dileriz.”
            Onların bir özrü, 1 milyon Müslüman’ın kanına bedel oldu.
            Elbette İsrail’in arkasında duracak. Onlar için insan ölüsünün herhangi bir kıymeti harbiyesi yok. Yeterki Amerikan siyasetine hizmet etsin.
            İnsansak eğer, insan olmanın ağırlığını yaşıyorsak eğer, Hamas’ın İsrailli sivillere yaptığı saldırıları da tasvip edemeyiz. Bugün gelinen nokta Filistin davasına hizmet mi etmiştir? Yoksa darbe üstüne darbe mi vurmuştur?
            El Fetih ile Yaser Arafat’tan bugüne, Filistin şiddeti çok denedi. Ama netice alamadı. Alması da mümkün değildi. Filistin halkı mağduriyetini ve davasını ve dahi haklılığını başka bir stratejiyle anlatmalıydı.
            Filistin’de filler tepişiyor, çimenler eziliyor.
            Olan zavallı halka oluyor.