Kazım GERMİYANOĞLU

Kazım GERMİYANOĞLU

kgermiyanoglu@hotmail.com

Yangın-66

26 Temmuz 2019 - 19:52

Döşemeli dar sokaklardan geçerek Cemiyet binasına geldiler.  Kahvelerini içtikten sonra Parti Pehlivan Ağa:
               - Gördüğüm kadarıyla halkta bir panik yok. Günlük hayatlarına devam ediyorlar. Bu çok iyi, dedi.
               Halil Efe:
               - Köylerdeki korku Gördes'te yok!
               Hacı Ethem Bey:
               - Zahiren öyle! Hakikatte ahali büyük bir tedirginlik içinde'
               Molla Mehmet Efendi:
               - Normaldir. Birçok kasaba ve köy Yunan'ın eline geçti. Gördes'e de gelmesi an meselesi.
               - Ağzından yel alsın! Dedi Pehlivan Ağa ve kararlı bir ifadeyle konuşmasını sürdürdü:
               - Kolay kolay geçit vermeyiz keferelere! Yalnız bizim Çerkez Ethem Bey Ankara ile arayı bozmuş. Hoş olmayan şeyler anlatılıyor. Ankara'nın emirlerini dinlemiyor, kendi başına buyruk hareket ediyor.
               - Bu işin sonu iyiye varmaz! Dedi Molla Mehmet Efendi.      
               Hacı Ethem Bey:
               - Ethem Bey takdire şayan büyük hizmetlerde bulundu. Ankara'da henüz hükümet kurulmamış iken düşmana karşı aşılmaz bir set oluşturdu. Düşman, Salihli-Gördes- Demirci hattında mıhlandı kaldı.
               Müftü İsmail Hakkı Efendi:
               - Ankara Hükümeti'ne karşı muhtelif bölgelerde çıkan isyanların birçoğunu da o bastırdı. Anzavur'u, Çapanoğlu'nu bertaraf etti. Bunca hizmetten sonra bu tavır!.. Anlaşılmaz!
               Hacı Ethem Bey'in suratı asılmış, derin düşüncelere dalmıştı. Çok sonra:
               - Çok vahim! Diyebildi.
               Parti Pehlivan Ağa ani bir kararla:
               - Ben durumu anlamak için Kütahya'ya, Abdullah Bey'in yanına gidiyorum. Belki bir uzlaşma yolu bulunabilir. Abdullah Bey tesirli bir insandır. Çerkez'le iyi görüşür. Dedi.
               - Ne yapın yapın vaziyeti düzeltin! Zaman birlik zamanıdır çekişme zamanı değil! Dedi Müftü İsmail Hakkı Efendi.
               Parti Pehlivan Ağa ayağa kalktı:
-Yolcu yolunda gerek! Diyerek elini uzattı. Halil Efe ile Sarı Efe de onunla birlikte kalktılar.  Vedalaşıp kucaklaştılar.
Pehlivan ve adamları, Kütahya'ya doğru hızla at koşturdular.
                                                                                         ***                                                                                                                           
 GÖRDES, 29 Aralık 1920
 Sigarasından derin bir nefes çektikten sonra başındaki fesi çıkarıp masanın üstüne koydu. Boğazını sıkan iki düğmesini açıp yakasını gevşettikten sonra koltuğuna biraz daha gömüldü. Karşısındaki koltukta onu dikkatle takip eden Hacı Ethem Bey:
- Kaymakam Bey! Yorgunsunuz, dinlenseydiniz biraz, dedi.
               Kaymakam Hulusi Bey:
               - Sağolsun! Gediz Kaymakamı Lütfi Bey bizi çok iyi ağırladı. Lakin uzun yolculuk beni bir hayli sarstı. 
- İstirahat ediniz!
- Yok, hayır bir müddet konuşacak kadar takatim var.
- Peki! Haberler nasıl?
               -Ankara Hükümeti, Demirci'ye kaymakam tayin etmiş. Yeni Kaymakam İbrahim Ethem Bey, işgalden evvel Balıkesir'de dava vekâletinde bulunmuş, bu mıntıkayı iyi tanıyan bir zat-ı muhterem. Demirci ve Gördes, Kütahya'dan ayrılarak Saruhan Livası'na bağlanmış. Mutasarrıf Aziz Bey'de Saruhan Mutasarrıflığına tayin edilmiş.
               - Bir hayli değişiklikler olmuş. O civarda vaziyet nasıl? Ahalinin halet-i ruhiyesi ne durumda?
               - Gediz'de vaziyet iyi' Simav'da düşman çok durmadığı için pek o kadar tahribat yapamamış. Yalnız kendileri tarafından evvelce Kuva-yı Milliye aleyhine yaptıkları hareketten bir parça zarar görmüşler. Düşman mezalimi sebebiyle ahalide oldukça uyanış gördüm. Simav'dan saat beş buçukta on iki kişilik bir süvari kafilesi olduğumuz halde hareket ederek saat sekizde Hisarköy değirmenine vardık. Hisarköy yanmış, harap olmuş ve eski letafetinden eser kalmamıştı. Kaymakam İbrahim Ethem Bey'in anlattığına göre; 'Bu köyün ahalisi eskiden beri zorbaca yaşamaya ve civar köyleri soymaya alıştığı için, Kuva-yı Seyyare'ye karşı da kafa tutmak ve Yunanlılarla beraber hareket etmek gibi bir hâl göstermelerinden dolayı köyleri yakılmış. O kadar tuhaf ki; Hisarköy'den oldukça zarar gören ve iki saat mesafede bulunan Efir Köyü ahalisi,  bu köyün yandığını duyunca hepsi sevinmiş ve seyir için civar tepelere çıkmışlar. Hatta içlerinden birisi ' benim öşürlerle beraber çuvallar da oradadır; bari karşıdan karşıya ısınayım' demiş.
               Bu olay ikisinin de gülüşmesine sebep oldu. O anda kapı çalındı. Kaymakam Hulusi Bey koltuğunda doğrularak:
               - Giriniz! Dedi.
               Gelenler Müftü İsmail Hakkı Efendi ile Molla Mehmet Efendi idi.
Her ikisi de ayağa kalkarak gelenleri karşıladılar.
- Selâmünaleyküm!
               - Ve aleykümselâm!
               El sıkışıp hep birlikte otururlarken Müftü İsmail Hakkı Efendi:
               -Kaymakam Bey hoş geldiniz! Sizi çok merak ettik! Ankara'ya kadar gittiniz mi yoksa?
               - Yok! Hayır Hocam. Gediz'e kadar gittim. Yalnız yolu biraz uzattık. Gelirken Simav'a ve Demirci'ye de uğradık.
               - Hayrola Kaymakam Bey, Demirci ve Simav'da ne vardı? Diye sordu Molla Mehmet Efendi.
               - Biz de onu konuşuyorduk Hacı Bey'le. Demirci'ye yeni kaymakam tayin edilmiş, Gördes ve Demirci Saruhan Livası'na bağlanmış, Saruhan mutasarrıflığına da Aziz Bey tayin edilmiş. Yolculuğumuzda onlarla da beraberdik.
               - Kaymakam Bey, Gediz ve Simav'da gördüklerini anlatıyordu, dedi Hacı Ethem Bey.
               Müftü İsmail Hakkı Efendi:
               - O halde! Hep birlikte dinleyelim.
               Kaymakam Hulusi Bey anlatmaya devam etti:
               - Saat sekiz buçukta Hisarköy' den hareket ettik. Hava gayet güzeldi. Yalnız yola çıkınca bir miktar yağmur yağdı. Fakat hava hemen açıldı. Perşembe günü saat on iki de Demirci'ye vardık. Bizi büyük bir kalabalık karşıladı. Hükümete gittik. Daha sonra Kuva-yı Seyyare'den Demirci ve havalisi kumandanı Doktor Fazıl Bey'in karargâhına gittik. Yemek yedikten sonra Beyliklerli Mehmet Ağa'nın daveti üzerine onun evine gittik. Orada Ankaralı Hüseyin ile Bardakçılı bir muhacirden Sındırgı'da bulunan düşman hakkında tafsilatlı malumat aldık. Ertesi gün eski kaymakam Hatemi Bey ile yeni kaymakam İbrahim Ethem Bey devir teslim yaptılar.  Her ikisini de tebrik ederek ben daha fazla kalmayıp saat on iki de Demirci'den ayrıldım. Kılavuzlar ve Hanya'da biraz oyalanıp vaziyet hakkında malûmat edindim. Buralara da düşman Demirci gibi iki kere girip çıktığından ahalide büyük tedirginlik var. Kuva-yı Seyyare'ye güveniyorlar ama gayr-i muntazam olan bu kuvvet de keyfi muamelede bulunup hesapsız işler yaptığından ahalinin nefretini toplamaya başlamış.

Bu yazı 854 defa okunmuştur.

YORUMLAR

  • 0 Yorum