Prof.Dr.Ayşe İLKER

Prof.Dr.Ayşe İLKER

ayseinceilker@gmail.com

Güngör Amcayı Kaybetmişiz!

25 Kasım 2023 - 20:30 - Güncelleme: 25 Kasım 2023 - 20:31

    Birkaç gün önce Güngör Amcayı düşünmüştüm, içimde bir merak, sağlığı nasıl acaba diye sessiz sorularla çocukluğuma gitmiştim. Bu sabah, Rahmi'nin paylaşımını görünce çocukluk günlerim döküldü gözlerimin önüne. O, bizim "Güngör amca" mızdı ağabeyim ve ikiz kardeşimle.
    Havuzlu çarşının, güneybatı yönüne doğru uzayan sokaklarına dizilmiş bitişik dükkanların ana caddeye yakın kolunda, onun tuhafiye mağazası vardı. Babamın manifatura mağazası ise birkaç dükkân gerideydi. Arada Hamdi-Kemal Keçeci amcaların, Ahmet Aydın amcanın, Mustafa Zeybek amcanın dükkanları vardı. Güngör amca da babam da mallarını İzmir'den getirirler ve yeni moda kazaklar, ceketler ve kumaşlar Gördes halkına sunulurdu.
    Bizim bütün yün hırka ve kazaklarımız Güngör amcadan aldıklarımızdı. Bazen annem model ve renk tarif eder, tarife uygun giysileri mutlaka bulur getirirdi İzmir'den Güngör amca. Yıllarca giydikten sonra bile bu giysilerin renk tonlarında, dokularında bir değişme olmaz, yıkanıp ütülenince sanki yeni alınmış gibi dururdu. Hiç unutmuyorum Gürngör amcadan aldığımız şeker pembesi renkte moher kazaklarımızı yıllarca giymiştik Neşe ile; hatta Öğretmen Okulunda bile kullanmıştım sıcacık. O dönemlerde eşyalar, giysiler tutumlu kullanılır har vurup harman savurulmazdı hiçbir şey.  
     Bunların ötesinde babam ve Güngör amca çok iyi anlaşır, birbirlerini çok severlerdi. Annem de Altınay teyze ile dosttu.  Ayda birkaç kez akşam yemeklerinde birlikte olur, bazen onlarda bazen bizde güzel sofralar kurulurdu. Biz ikiz kardeşim Neşe ile Bahar’la oynar, Rahmi biraz daha yaşça küçük olduğu için oyunlara çok katılmazdı. Güngör amca babama "Alābi" der ve ona çok saygı duyardı. Bu öyle bir tonlayıştı ki “la” hecesi uzar gider ve güvenli bir liman olarak babamda demirlerdi.  Babam da ona ya "Güngör" ya da "Bey" derdi.
     Havuzlu çarşının o sıcacık esnaf sokaklarında dükkanlar, mağazalar güzel seslerle, muhabbet dolu bakışlarla şenlenirdi. Kahveci Osman ağabeye kapı önüne çıkılarak seslenilir "Yap bir kahve! Yap beş çay" diye komut verilirdi. Kahve ve çayların satışında tebeşirle ahşap bir yere çarpı işaretleri konur ve sonra toptan ödeme yapılırdı. Güngör amcanın tuhafiye mağazası şık ve temizdi. Vitrininde en güzel bluzlar, kazaklar ve triko ceketler olurdu.
     Bu dostluklar ve mesleki icralar, küçük bir şehirde medenȋce yaşamanın en güzel örneğiydi. Konuşmalar, gülüşmeler, şakalar ve yergiler hep bir adab dairesinde olur, insanlar birbirlerinden sevgi ve merhametini esirgemezlerdi. Çarşıda öğle vakitlerinde müşterek yemekler yenir, herkes tarlasından bağından bahçesinden getirdiği üzümü, elmayı, ayvayı açardı ortaya. İnsanların gözleri tok, ruhları kanaatkȃr ve davranışları hasbȋ idi.
    Güngör amcanın Türkçesi telaffuz bakımından İstanbul Türkçesine yakındı, ağız özelliklerini çok az duyduğumu hatırlıyorum. Sesi gürdü ve konuşması çok güzeldi. Uzun boylu, endamlıydı ve neredeyse parmaklarına basarca yürürdü. Tavırlarında, insanlara yönelen tutumlarında bir asalet, bir güzellik vardı. Ve Güngör amca neslinin belki de son güzel insanlarından biriydi. Gördes’in medeni cephesinin, güzelliğe, sanata, estetiğe yönelen temsilcilerinden biri…
     Babam 2004 yılında kalp krizi geçirdiğinde koşa koşa gelmiş, yoğun bakım kapısının önünde beklemişti. "Alābinin bünyesi kuvvetlidir, atlatır inşallah" demişti. Sonra da hep aramış ve nasıl olduğunu sormuştu.
Sevgili Güngör amcacığım, sizler bizim kişisel hatıra hazinemizin en kıymetli insanlarısınız. Sizi hiçbir zaman unutmayacağız. Altınay teyzeyle rahat uyuyun!  Mekânınız cennet, yattığınız yer nur olsun!

Bu yazı 1002 defa okunmuştur.

YORUMLAR

  • 2 Yorum