Kazım GERMİYANOĞLU

Kazım GERMİYANOĞLU

kgermiyanoglu@hotmail.com

Yangın-12

25 Haziran 2018 - 16:35

Rizo, eline geçirdiği bir demir çubuk ile duvarlardaki tablolara bütün hıncıyla vuruyor, tablolardan kopan parçalar büyük bir gürültüyle odanın dört tarafına dağılıyor, masanın ve sehpanın üstündeki cam eşyalar ve konsolun üstündeki biblolar da birer birer düşüp kırılıyorlardı.
               Bütün tablolar kırıldığı halde hıncını alamamış, halâ elindeki demir çubuğu boş duvarlara vuruyor vuruyordu:
               - Yeter artık! Sizi görmek istemiyorum! Pis Osmanlı! Pis Türkler! Defolun! Defolun!
               Birden odanın kapısı açıldı. Mihail, şaşkın bakışlarla oğlu Rizo'ya bakıyordu. Sonra kendini toparlayarak:
               - Dur Rizo! Ne yapıyorsun? Bırak o elindekini! Eyvah! Eyvah! Diye feryat etmeye başladı.
               Yerlerden kırık eşya parçalarını topluyor, ne yapacağını bilemiyordu.
               Rizo, gözü dönmüş bir halde babasına doğru yöneldi. Demir çubuğu kaldırmış tam vuracaktı ki kapıda annesi Eftalya belirdi.
               - Rizo! Oğlûm! Ne yapiyorsun? Birak elindekini! deyip Mihail'e sarıldı.
               Rizo'nun bakışları değişti, kolu yavaşça öne düştü, olduğu yere çöktü:
-Utanıyorum sizden! Arkadaşlarım alay etmeye başladılar benimle; 'Satılmışsınız siz! Pis Osmanlılar!' diye, nerde görseler laf atıyorlar. Bıktım artık yeter! Yeter!
               Eftalya:
               - Oğlûm! Uymayasin sen onlara! Bu günler geçecek! Sabırli ol! Baban bilirsin onlar gibi değil, olamaz! Türklerden ne kadar çok iyilik gördük bilirsin.
               - Sanki diğer Rumlar iyilik görmediler mi? Onlar neden Türk düşmanı kesildiler? Bizden sadık kim kaldı Türklere. Bazı Türkler bile; 'Yunan gelirse siz bizi kurtarırsınız' diye bizim peşimizden ayrılmıyorlar. Bu babamı' Bir türlü anlayamıyorum. Onun yüzünden sokağa çıkamaz oldum. Papaz Efendi, her gördüğünde babanla konuş diye sıkıştırıyor beni.
               - Ah! O, Papas Efendi yok mu? Daha düne kadar Türklerin kahvehanelerinden çıkmazdi. Hoca Efendilerle düşer kalkardi. Bu gün ne oldu da; birden bire düşman kesiliverdi?
               - Anne! Anlamıyorsunuz! Osmanlı bitti! Yunan geliyor! Bütün dünya Yunan'ı destekliyor. Buraları tamamen bizim olacak. Türkleri kovacağız. Kalanlar bizim kölemiz olacak.
               Mihail,  yaşlarla dolu gözlerini oğlu Rizo'ya dikerek:
               -  Defol! Defol evimden! Benim senin gibi evladım yok! Git papazına, arkadaşlarına git! Bizi rahat bırak!
               Elindeki demir çubuğu hiddetle fırlatıp son bir kez babasına ve annesine bakan Rizo kapıyı çarparak koşar adımlarla evden çıktı. Öfkesinden yeri delecek gibi basıyordu döşemelere. Karşısından gelen ihtiyarı bile görmedi, çarparak geçti gitti. Kilisenin arka tarafındaki ağaçların altına geldi. Bir taşın üstüne oturdu. Çay'ın çağıltılarını dinledi bir süre, etrafı seyretti. Benzi sararmış, gözleri kıpkırmızı olmuştu. Titreyen ellerine baktı. Kendine doğru bir gölgenin yaklaştığını fark etti. Başını kaldırınca Papaz Efendi ile göz göze geldiler:
               - Ne o Rizo? Nedir bu halin böyle?
               - Hiç! Papaz Efendi, hiçbir şey yok!
               - Var var diyorum sen de bir şey!
               - Babamla tartıştık! Beni evden kovdu.
               - Neden tartiştin babanla?
               - Biliyorsunuz; uzun zamandır ikna etmek için çok uğraştım. Ama nafile! Osmanlı da Osmanlı! Diyor. 'Ben Türklerden hiçbir kötülük görmedim. Türklerden daha rahat yaşıyorum bu ülkede', diyor. Benim de bu işlerden uzak durmamı öğütlüyor. Bu sözleri beni çok sinirlendiriyor. Bu gün elime aldım bir demir çubuk, odadaki Osmanlı figürü olan bütün tabloları yerle bir ettim.
               - Sonra?..
               - Sonrası malûm!
               - Yazik! Akillanmayacak senin şu baban; Mihail.
               - Evet, akıllanmayacak!.. Artık '
               - Artık! Ne?
               - Anladınız Papaz Efendi, ben kararımı verdim, artık bu böyle devam edemez!
               - '?...
               - Ben gidiyorum Papaz Efendi!
 
Sabaha karşı Çarşıbaşı'nda Efenin Oteli'nin önünde toplanan bir kalabalık;
               - Hey! Duydunuz mu? Okçularlı İsmail'i öldürmüşler!
               - Gece yatağında diri diri kesmişler!
- Hem de karısının yanında!                                                                                                                
                - Bütün altınlarını, sarı liralarını almışlar!
               - Vah! Vah! Yazık oldu adama!
               - Kim yapmış olabilir?
               - Bir düşmanı yoktu!
               - Canım, altınlarını almak için kesmişler, düşmanlıktan değil!
               - Çeteler yapmış diyorlar!
               - Hangi çeteler?
               - Tabi ki Rum çeteleridir canım! Bizimkilerin yapacak halleri yok ya!
               - Bizim çetelerden de eşkıyalar türemiş!
               - Hiç acımazlarmış insana!
               - Ya! Vah! Vah! Gitti adamcık!
               - Şehrin göbeğine kadar gelip adam kesiyorlar!
- Hem de yatağında, karısının yanında!
               - Şu hale bak? Hükümet ne yapıyor?
               - Ne yapacak hükümet! Bulmuş iki tane suçlu sıyrılmış işin içinden!
               - Kim? Kimmiş suçlular?
               - Güya, Çoban Mehmet'le Kuzu köylü Hasan yapasılarmış!
               - Eee!
               - Gece hadiseden sonra evlerini basıp götürmüşler karakola, sabaha kadar dayak atmışlar!
               - Eee! Çıkmış mı bari altınlar?
               - Ne altınları? Adamların hiçbir şeyden haberleri yokmuş ki!
- Didik didik etmişler evlerini, hiç bir şey bulamamışlar!
               - Hiç evlerinde tutarlar mı? Saklamışlardır bir yerlere!
               - Saklayacak zamanları olmamış ki divanelerin, yataklarından kaldırıp götürmüşler!
               - Uyku sersemine neye uğradıklarını anlayamamışlar!
               - En yakın siz varsınız burada, bu işi siz yapmışsınızdır diye vermişler sopayı!
               - Vah! Vah! Ölene mi yanarsın, dövülene mi?
               - İşi yapanlar temiz yapmış, hiçbir iz bırakmamışlar!
- Tereyağından kıl çeker gibi çekmişler gitmişler desene!
- Aynen öyle!
- Zengin adamdı rahmetlik!
- Evinde çok altın biriktirdiği söylenirdi!
- İşte! Neye yaradı?
- Ölümüne sebep oldu!
- Hem de vahşice!
- Ya!.. Vah! Vah! Vah! Vah!
- Hay gidi Okçularlı İsmail hay!
(Devam edecek)

Bu yazı 1230 defa okunmuştur.

YORUMLAR

  • 0 Yorum