Kazım GERMİYANOĞLU

Kazım GERMİYANOĞLU

kgermiyanoglu@hotmail.com

Yangın-82

26 Kasım 2019 - 18:02

GÖRDES, 7 Nisan 1921
 Kaymakam İbrahim Ethem Bey merdivenlerden gelen gürültüyle başını kaldırdı, kapıya baktı. İri cüssesiyle kapıda görünen Parti Pehlivan Ağa:
               - Selâmünaleyküm! Diyerek telaşla içeri girdi. Selamı alan Kaymakam meraklı gözlerde Pehlivan'ın yüzüne baktı:
               - Hayrola Pehlivan?
               - Hayır değil Kaymakam Bey, hayır değil; facia!.. Kızıllar Köyünde'. Düşmanın bir harita komisyonu,  köyde bulunan müfrezemizin pususuna düşmüş, bütün eşya ve haritaları,  aletleri ile bir de yaralı bir nefer esir edilmiş'
               - Eee!?.
               - Bunun üzerine, düşman takviye kuvvetle köye girip Kızıllar'ı ateşe vermiş, köy kül olmuş' Felâket! Çok zayiat var.
               - Vahşet bu vahşilik!
               İbrahim Ethem Bey bir ok gibi yerinde doğrularak:
               - Derhal misilleme yapmalıyız, düşmanın bu tecavüzü karşılıksız kalmamalı!
               O sırada Hüseyin Efendi odaya girerek Kaymakam Bey'e bir telgraf uzattı. Telgrafı hızlı bir şekilde açan İbrahim Ethem Bey:
               - Cephe kumandanlığından' Hadise duyulmuş. İşgal dâhilinde bulunan Sındırgı ve Bigadiç istikametinde baskınlar yapmamız emrediliyor.
              - Derhal yapalım!
               - Dur hele Pehlivan! Netice alabileceğimiz bir baskın yapmalıyız. Bunun için Demirci ve Simav Müzaheret Bölüklerinden de takviye kuvvet talep edeceğim.
               Kaymakam İbrahim Ethem Bey hemen telefona sarıldı ve alelacele numaraları çevirdi. Ancak, ses gelmiyordu, suratı asıldı, kalpağını çıkarıp masaya koydu, beklemeye başladı. O anda telefon çaldı aceleyle ahizeyi kaldırdı:
               - Efendim! Simav Jandarma kumandanlığı mı? Ben de sizi arıyordum. Kızıllar köyünde yaşanan vahşetten haberiniz var mı?... Ha tamam' Ben de onun için arayacaktım. Netice alabileceğimiz bir baskın yapabilmemiz için'. Tamam, tamam, evet' 40-50 süvari kâfi' Evet, süvariler doğrudan Sındırgı'nın Osmanlar köyüne gelsinler. Tamam, hoşça kal kumandan.
              Ahizeyi elinden bırakmadan tekrar hızlı bir şekilde numaraları çevirdi, biraz bekledi, işaret parmağıyla ahize düğmesine basarak tekrar sinyal gönderdi. Yüzü birden düzeldi:
              -  Demirci' Sesim geliyor mu?... Asım Bey, sen misin? Ben Kaymakam İbrahim Ethem' Evet' Kızıllar Köyü' Baskın emri aldım. Simav'dan 40-50 süvari gelecek.  Tanıdığım efrâd ve çavuşları ayırarak hemen Osmanlar' a gönderin. Biz de buradan geleceğiz. Allah'a emanet ol!
               Telefonu kapatıp Parti Pehlivan'a dönerek:
              - Pehlivan, Akıncı Müfrezeleri, Jandarma ve Müzaheret efradından ne kadar kuvvet çıkarabiliriz?
               -  70-80 kişi çıkar!
               -  Peki, o halde derhal hazırlığımızı yapalım!
             - Emredersiniz Kaymakam Bey! Diyerek süratle odadan ayrıldı Parti Pehlivan.
              Ertesi gün, Kızıllar' ı yakan düşmanın takibi için Kaymakam İbrahim Ethem Bey'in bizzat komuta ettiği 70 kişilik kuvvetle Gördes'ten Kayacık yönüne hareket edildi. Parti Pehlivan Ağa, Halil Efe ve Sarı Mehmet Efe de bu kuvvetin içinde idiler. Yolda ilerlerken Kaymakam İbrahim Ethem Bey:
              - Bu harekâtımızla; hem Kızıllar ahalisinin intikamını alacak, hem de halka düşmandan korkmadığımızı, düşmana her an taarruza hazır olduğumuzu göstereceğiz. Bu aynı zamanda Akıncı Müfrezeleri'ni ve Müzaheret ile Jandarma Kuvvetlerimizi de tecrübe etmek için bizim için bir fırsattır. Bu sayede, Millî Müzahereti de teşkil etmiş olacağız. Bu sebeple bizzat kumandayı ele aldım, dedi.
             Önce Kayacık'a daha sonra da Yakaköy' e vardılar. Geceyi burada geçirdikten sonra, ertesi gün Boyalı köyüne vardılar. Burada istirahat ettikleri sırada, Kavakalan ve Akçaalan köylerinde bulunan düşman kuvvetlerinin geri çekildikleri haberi geldi. Kaymakam İbrahim Ethem Bey:
               -  Akhisar yönüne ilerleyelim, dedi.
               Akşama doğru Yayakırı Köyü'ne vardılar. Gece köyde konakladılar. Köylülerden düşman hakkında bilgi aldılar, işgal sırasında yaşanan sıkıntılarını dinlediler. Köylüler, Kömürcü Köyü'nden Hakkı adında birinin düşmanla birlikte çalıştığını, bu kişinin vatanperverleri ve parası olan zenginleri düşmana ispiyon ederek zulme neden olduğunu anlattılar. Sabahleyin erkenden Kömürcü Köyü'ne vardılar. Ancak, düşmanla beraber çalışan Kömürcülü Hakkı'yı bulmak mümkün olmadı. Oradan doğruca Sındırgı'nın Kınık Köyü'ne giderek geceyi orada geçirdiler. Ertesi gün akşam saatlerinde Sındırgı'ya bir buçuk saat mesafede düşman istihkâmlarının dibinde olan Umetdere Köyü'ne vararak köyü kuşattılar. Gece yarısına kadar düşman istihkâmlarına silah atılarak şaşkına çevirdikten sonra ani bir hareketle köyden ayrılıp Torail köyüne geldiler. Sabahleyin Osmanlar köyüne hareket edildi. Simav'dan ve Demirci'den gelen kuvvetlerde Osmanlar'da toplanmıştı. 150 piyadeden ibaret olan kuvvetle Bigadiç kasabası basıldı. Düşman neye uğradığını anlayamadı. Yunan askerlerinin birçoğu öldürüldü, kalanlar çareyi kaçmakta buldular. İşgalcilerle işbirliği yaparak birçok Türk kadınının ırzına tasallut eden yerli Rumlara gereken ceza verildi. Düşmandan ele geçirilen silah ve cephane, orduya teslim edilmek üzere Demirci'ye gönderildi.
             Böylece hem Kızıllar Köylüleri'nin intikamı alınmış, hem de düşmana unutamayacağı esaslı bir ders verilmişti.

Bu yazı 1018 defa okunmuştur.

YORUMLAR

  • 0 Yorum