Kazım GERMİYANOĞLU

Kazım GERMİYANOĞLU

kgermiyanoglu@hotmail.com

Yangın-69

24 Ağustos 2019 - 14:32

Hükûmet Binası'nın üst katında bulunan büyük odadaki sessizlik Kaymakam Hulusi Bey'in odaya girmesiyle bozuldu:
               -  Selâmünaleyküm Efendiler! Akşamlarınız hayırlı olsun!
               Odadakiler;
               - Aleykümselâm Kaymakam Bey, sizin de hayırlı olsun! Diyerek hep birlikte ayağa kalktılar.
               Kaymakam Hulusi Bey, ceketinin iç cebinden çıkardığı kâğıdı masanın üzerine bırakarak:
               -Gediz Kaymakamı Lütfi Bey'den bir telgraf aldım. Ordumuz İnönü'de büyük bir zafer kazanmış, ordumuzun düşmanı perişan ettiği, şimdide Kuvayı Seyyare'yi dağıtacağına dair herkeste büyük bir iman ve kanaat hâsıl olmuş. Bu arada Kula'daki Rum palikaryası da, Demirci Kaymakamı İbrahim Ethem Bey'e alaylı bir telgraf göndermiş. Düşman, Müslümanlar birbirini öldürürse bittabi buna sevinir. Kula'daki düşmanın Kuva-yı Seyyare'ye cephane göndermek üzere hazırlık yaptığına dair bir haber de aldım. Bu haber bana artık her şeyin, bütün vahim ihtimallerin gerçekleştiği, bu üç kardeşin düşmanla anlaştıkları kanaatini verdi. Ancak, ordumuzun kazandığı bu çok mühim muzafferiyet bizi teselli etmeye kâfidir.
               Hacı Ethem Bey:
               -Bu gün Demirci'den gelen pazarcılardan duyduğuma göre Kuva-yı Seyyare Birlikleri Demirci'de toplanmaya başlamışlar.
               Kaymakam Hulusi Bey:
               - Zaferden sonra ordunun Gediz'e, Kuva-yı Seyyare'nin ise Şancana'ya çekildiğini haber aldım. Ordumuz, muzafferen pek büyük bir süratle ilerlemekteymiş. Kuva-yı Seyyare'nin dağılan bazı kuvvet ve grupları Demirci'de toplanmışlar. Ancak, Demirci Kaymakamı İbrahim Ethem Bey tarafından şehrin yağmalanma ihtimaline karşı her türlü tedbir alınmış, ordumuz da Demirci'ye doğru gelmekte imiş.
 Müftü İsmail Hakkı Efendi:
               - Artık Kuva-yı Seyyare'nin büyük bir hezimete duçar olduğu ve mukavemet imkânı kalmadığı anlaşılıyor.
               Kaymakam Hulusi Bey:
               - Demirci Kaymakamı İbrahim Ethem Bey'den öğrendiğime göre; Gediz Kaymakamı
Çerkez Lütfi Bey de Kula'ya gidip düşmana katılacağını söylemiş, Ethem de karargâhını Hisarköy'de kurmuş ve şahsı için biraz yiyecek gönderilmesini rica etmiş.
               Odayı derin bir sessizlik kaplamıştı. Odada bulunan herkes gelişmeler karşısında ne yapılması gerektiğini düşünüyordu. Sessizliği Kaymakamlık tahrirat kâtibi Hüseyin Efendi'nin titrek sesi bozdu:
               - Efendim, Demirci Kaymakamı İbrahim Ethem Bey'in acele telgrafları buyurun. Diyerek elindeki telgrafı Kaymakam Hulusi Bey'e uzattı.
                Hulusi Bey, telgrafı hızlı bir şekilde açarak okumaya başladı:
               ' 17 / 1 /1337 Pazartesi. Bugün akşamüzeri saat 4.00 sularında Çerkez Ethem bütün karargâhıyla Demirci'ye geldi ve Kuvayı Millîye Karargâhı'nda rüesa ile müzakereye başladı. Tevfik Bey hariç,  bütün rüesa burada.
Demirci Kaymakamı
                                                                               İbrahim Ethem'
               Biraz önce odaya hâkim olan sessizlik yerini yüksek sesli konuşmalara ve tartışmalara bırakmıştı.
                Hacı Ethem Bey'in gür sesi gürültüye son verdi:
               - İhtimal ki! Kula'dan gelecek yardımcı düşman kuvvetlerini bekliyorlar.
               Kaymakam Hulusi Bey:
               - Lâkin boşuna ümitleniyorlar. Ordumuzun daha süratle geleceğine inanıyorum.
                Müftü İsmail Hakkı Efendi:
               - Demirci'den sonra uğrayacakları yer burasıdır. Biz düşman hattına daha yakınız.
               Hamdi Bey:
               - Ethem'i anlayamıyorum. Acaba ne yapmak istiyor? Niyeti düşmana iltihak mı? Bu delilik olur.
                Hacı Ethem Bey:
               -Böyle bir çılgınlığı yapar mı? Yapar. Çünkü dönülmez bir yola girmiş. Yazık böyle bir kahramanın sonu bu olmamalı.
               Kaymakam Hulusi Bey:
               -Kahramanlar kolay yetişmiyor ancak kolay yok oluyorlar' Neyse dostlar, sabah ola hayrola. Hepinize hayırlı geceler!                        
**   
 Gördes kaynıyordu. Çarşıbaşı'ndan Pazar Camii'ne kadar uzanan ana caddede kalabalıklar hızlı adımlarla gidip geliyorlardı. Cadde boyunca tüm kahvehaneler tıklım tıklım dolmuş, konuşulan tek konu vardı:
               - Kuva-yı Seyyare geliyormuş!
               - Gelirse halimiz nice olur?
               - Çerkez Ethem Ankara ile bağları koparmış, Yunan'a ilhak edecekmiş.
               - Çok öfkeliymiş! Ya bize bir zarar verirse!
               - Demirci'de Kaymakam İbrahim Ethem Bey tertibat almış, ordu da süratle geliyormuş.
               - Acaba bizimkiler bir tedbir düşündüler mi? Bir sürü kaçak ve dağınık kuvvet. Şehrimiz işgal ve talana uğrayabilir.
               - Bakın, gâvurlardan hiç ses soluk çıkıyor mu? Bizi bize saldılar, karşıdan seyrediyorlar.
               - Ah Çerkez ah! Sen böyle olacak adam mıydın?

Bu yazı 865 defa okunmuştur.

YORUMLAR

  • 0 Yorum