Av.Cenap GÜVEN

Av.Cenap GÜVEN

cenapguven41@gmail.com

Avukatlık ve Adliye Anıları-12

18 Şubat 2016 - 17:41

Ali Neden 50 Gün Fazla Hapis Yattı?
Bu anı, Yargıtay kararının yanlış okunup yanlış anlaşılmasından ötürü salıverilmesi gereken bir tutuklunun cezaevinde fazladan 1 ay, 20 gün daha yatmasının öyküsüdür. Hukukta dilin ve dilbilgisinin ne denli önemli olduğunu göstermektedir.
        Yıl 1996. Suçun türünü ve sanıkların kimliklerini, gerçek adlarını yazmıyorum. Adları diyelim, Ahmet, Mehmet, Ali, Veli olsun. Dört genç, dördü de tutuklu, Akhisar Ağır Ceza Mahkemesinde yargılanıyorlar. Sanıkların dördünün de avukatları var ve her birinin avukatları ayrı. Ahmet'in avukatı Aydın Barutçuoğlu; Mehmet'in 3 avukatı var; Ülker Öztürk, Osman Oktay, Nurtaç Kayapınar; Ali'nin avukatı Yılmaz Körpeağaç. Ben ise Veli'nin avukatıyım' 
        Akhisar Ağır Ceza Mahkemesinde tutuklu olarak yapılan yargılama sonucunda, 5.12.1996 gün, 1996/134 -160 sayılı kararla sanıklar; 2 yıl, 9 ay, 10 günden; 6 yıl, 8 aya kadar ağır hapis ve hapisle cezalandırıldılar ve sanıkların tutukluluk hallerinin devamına karar verildi.
        Bütün avukatlar kararı duruşmalı olarak temyiz ettik.
        26.03.1997 tarihli Yargıtay duruşmasına Ahmet, Mehmet, Veli'nin avukatları olarak bizler 3 avukat katıldık. Ali'nin avukatı duruşmaya gelmedi. Biz üç avukat Yargıtay duruşmasında kararın bozulmasını ve sanıkların salıverilmesini istedik. Duruşma karar tefhimi için 09.04.1997 tarihine bırakıldı.
        Yüksek Mahkemeden, 09.04.1997 tarihinde Akhisar Ağır Ceza Mahkemesine gelen telgrafta, tutuklu sanıklar Ahmet, Mehmet ve Veli'nin salıverilmeleri bildiriliyordu. Üç sanık aynı gün cezaevinden çıktılar. Telgrafta Ali'nin adı geçmediğinden,  o hapis yatmaya devam etti. 
        Ali'nin salıverilmemesi herkesi çok şaşırttı. 18 yaşından küçük tek sanık oydu. En az cezayı o yemişti. 6 yıl, 8 ay ceza alan Veli salıverilmişken; 2 yıl, 9 ay, 10 gün cezalı Ali niye bırakılmamıştı? Çok çeşitli yorumlar yapıldıysa kimse gerçeği bulamadı.
        Dosya Yargıtay'dan döndüğünde mesele anlaşıldı. Yargıtay 5. Ceza Dairesinin 1997/613-1382 sayılı ilâmında aynen şöyle deniliyordu:
        '' sanıklar vekillerinin temyiz itirazları ile Ali S'. haricindeki diğer  sanıklar vekillerinin duruşmadaki savunmaları bu itibarla yerinde görüldüğünden hükmün CMUK.nun 321. maddesi gereğince (BOZULMASINA), bozma sebebine göre tutuklu bulunan sanıkların TAHLİYELERİNE, başka bir suçtan tutuklu veya hükümlü bulunmadıkları takdirde derhal salıverilmelerine, keyfiyetin mahalline telgrafla bildirilmesi için Yargıtay C. Başsavcılığına müzekkere yazılmasına''      
        Yüksek Mahkemenin kararı çok açık. Yüksek Mahkeme:
        a) Tüm sanıklar vekillerinin temyiz itirazlarını yerinde görmüş,
        b) Ayrıca, Ali S' haricindeki diğer sanıklar vekillerinin duruşmadaki savunmalarını yerinde görmüş, (Ali vekili duruşmada bulunmadığından onun savunmasından söz edilmiyor)
        c) Ayrım yapmadan 'tutuklu bulunan sanıkların TAHLİYELERİNE' karar vermiş.
        Yargıtay bu şekilde tüm sanıkların tahliyelerine karar verdikten sonra dosyayı ‘Kalem'e gönderiyor. Kalem'deki görevli kişi Yargıtay'ın kararını okuyor ve kararı yanlış anlıyor, yanlış değerlendiriyor.
        Savcılığa, tutuklu sanıkların tahliyesi için müzekkere yazan görevli kişi, 'Ali S' haricindeki' ibaresini, yanlışlıkla, 'tutuklu bulunan sanıkların TAHLİYELERİNE' ibaresine bağladığından, müzekkerede Ali'yi hariç tutuyor. Oysa Yargıtay, tüm sanıklar vekillerinin (bu arada doğal olarak Ali'nin vekilinin de) temyiz itirazlarını yerinde görüp kabul ettikten sonra, Ali vekili Yargıtay duruşmasına gelmediğinden, onun dışındaki sanıklar vekillerinin duruşmadaki savunmalarını da yerinde görüp ayrım yapmadan tüm tutuklu sanıkların tahliyelerine karar veriyor.
        Ali dışındaki sanıklar Yargıtay telgrafı ile 09.04.1997 tarihinde salıverildiler. Dosya Yargıtay'dan Akhisar Ağır Ceza Mahkemesine 02.05.1997 tarihinde geldi. Dosya geldikten sonra da Ali'nin tutukluluk durumunda değişiklik olmadı. Akhisar Ağır Ceza Mahkemesinin 05.05.1997 tarihli tensip tutanağının 1. maddesi şöyleydi: 'Tutuklu sanık Ali S...'in üzerine atılı suçun nevi ve mahiyeti, mevcut delil durumuna göre tutuk halinin devamına, duruşmaya sağlanması için müzekkere yazılmasına,' 6. Madde: 'Bu sebeplerle duruşmanın 29.05.1997 günü saat 9.30 a bırakılmasına oybirliği ile karar verildi.'
        Yani Akhisar Ağır Ceza Mahkemesi de, Yargıtay kararını yanlış okumuş, yanlış anlamış ve yanlış değerlendirmişti. Doğru anlasaydı dosya Yargıtay'dan geldiğinde Ali için derhal tahliye kararı vermesi gerekiyordu.
        29.05.1997 tarihli duruşmada Ali'nin tahliyesine karar verildi. Böylece, diğer sanıklarla birlikte salıverilmesi gereken Ali, Yüksek Mahkemenin 09.04.1997 tarihli tahliye kararına rağmen, yanlış okumalar ve yanlış anlamalar yüzünden 50 gün fazla hapis yatmış oldu.

Bu yazı 1879 defa okunmuştur.

YORUMLAR

  • 0 Yorum