Reklam
Reklam
Ahmet İNCE

Ahmet İNCE

gordesgazetesi@gmail.com

Türkiye'nin Eskişehir'i Var

27 Ağustos 2021 - 16:18

Geçtiğimiz hafta yolumuz Eskişehir’e düştü. İstanbul Atatürk Eğitim Enstitüsü mezunları olarak, her yıl bir ilimizde bir araya geliyoruz. Bu yılın programı Eskişehirdeydi. 40 yıl sonra gönüldaşlarımız ve yarenlerimizle kucaklaşmak, tarif edilmez bir keyif.
            Bir o kadar tarife sığmayan bir şehir olmuş Eskişehir. Bugüne kadar yazılı ve görsel basında çok şey okumuş ve seyretmiştim. Ancak görmek ve yaşamak başka bir şeymiş. Üç gün boyunca bir şehri yudumladım. Düşüncelerim duygularım zirve yaptı adeta.
            Bir zamanlar Porsuk çayının kokusundan oturulamaz hale gelen ve göç veren Eskişehir, bugün bir cazibe merkezi haline gelmiş. Sihirli bir dokunuş mu yoksa bir mucize mi? Şüphesiz hiç birisi. Ama vizyon sahibi, bilgi, görgü ve yetenek sahibi bir insanın neler yapabileceğinin berrak bir örneği Eskişehir.
            O parlak vizyonun ismi Büyükşehir Belediye başkanı Yılmaz Büyükerşen’dir. Son 20 yılda Eskişehir’i Avrupai bir kent haline getirmek bir marifettir ve o marifetin ismidir Büyükerşen.
            Bugün Eskişehir sadece mimari ve fiziksel muntazamlığı ile değil, kültür ve sanat yapılanmasıyla da Türkiye’ye örnek bir şehir haline gelmiştir. Eskişehir’i gezenler şunu mutlaka söyleyecektir: Türkiye’nin Eskişehir’i var.
            Eskişehir bozkırın bağrında altın kolye misali takılı duruyor. Islah edilmiş porsuk, bir nazenin misali akıyor, şehre ihtişam katıyor. Gondollar, tekneler izleyenleri büyülüyor. Porsuk çayı üzerindeki plaj, denize gitmeye gerek yok dedirtiyor.
            300 dönümlük bir alana kurulan Kent Park, büyüleyici havasıyla şehre nefes pompalıyor. Peyzaj bu kadar mükemmel olabilir. Parkın bakımı bu kadar titiz olabilir. Ağaçlar, çiçekler, çimler sanki komut almışçasına bir düzen içerisinde. Bilim Kültür ve Sanat Parkı aynı mükemmellikte. Türk tarihi resimlerle ve minyatürlerle Eskişehir’e misafir olmuş gibi.
            İsmini sayamadığım kültür, sanat merkezleri ve müzeler insanı hayrete düşürüyor. Canlı Tarih müzesine konuk olduk. 45 dakikalık film gösterisi harikaydı. Milli Mücadelenin bugüne kadar görmediğimiz görüntülerini izleme imkanı bulduk.
            Bir hayalet şato inşa edilmiş, harika bir görüntü ve heybet içinde. Tarihin bütün masal kahramanları içeride yerini almış. Pamuk Prenses, Sindrella, Keloğlan ve dahi diğerleri.. Çocuklar gençler kadar, yaşlılar da ilgi gösteriyor.
            Gezi sırasında bay bayan öğretmen bir çiftle tanıştım. Yanlarında bir de kız çocukları vardı. Karaman’dan gelmişler gezmeye. Kızları ısrarla ‘baba bizi hayalet şatosuna götür’ demiş.
            Bilim Deney Merkezi çocukların en büyük ilgi duyduğu yer olmuş. Eskişehir’in çocukları çok farklı bir ortamda yetişiyor. Bunun mutlaka pozitif yansımaları olacak.
            Tarihi Odun Pazarı göz kamaştırıyor. Buram buram tarih kokuyor. Buradaki müzelerin sayısını bilemedim. Atlı Han’da lüle taşı işlemeciliğinin bütün ürünlerini bulmak mümkün. Sıra sıra dükkan ve atölyelerde, ürünleri hayranlıkla izliyorsunuz.
            Balmumu Heykeller Müzesi, insanı farklı bir iklime götürüyor. Sanatçı, bilim adamı, devlet başkanlarının heykelleri, tabir yerindeyse tıpkısının aynısı.
            Eskişehir’deki bu değişim, toplumsal hayata da yansımış. Halk bu değişime ayak uydurmuş. Geniş bulvarlarda bisiklet yolu ayrı, tramvay yolu ayrı. Sürücüler nasıl saygılı bir görseniz. Karşıdan karşıya geçerken, el hareketiyle buyur ediyorlar.
            Cadde ve sokaklarda bir tek sigara izmariti göremezsiniz. Bir karış toz bulamazsınız. Müzelerin, Sanat Merkezlerinin tamamında en temiz tuvaletler, çöp kovaları, sigara tabaları dikkatimi çekti.
            Son 20 yıldaki bu devasa dönüşüm, Eskişehir’e büyük iktisadi güç kazandırmış. Bugün Eskişehir’i yılda 1 milyon kişi ziyaret ediyor. Yerli ve yabancı turist sayısı her yıl artıyormuş.
            4 gün boyunca doya doya yaşadım Eskişehir’i. İnanın doyamadım. Eskişehir’i görmenizi tavsiye ederim.
            Türkiye’nin Eskişehir’i var dedirten Yılmaz Büyükerşen’e emeğinden ve vizyonundan dolayı teşekkür etmeyi borç bilirim.

Bu yazı 733 defa okunmuştur.

YORUMLAR

  • 0 Yorum