Ahmet İNCE

Ahmet İNCE

gordesgazetesi@gmail.com

İksirli Kelime: Paralel

17 Nisan 2016 - 23:29

Fikir ve düşünce hayatımızın büyük ustası ve üstadı Cemil Meriç, yıllar önce bir makalesinde yazmıştı: 'Bu ülkede kavga; insanla kader arasında değil, insanla kelime arasında geçiyor.'
            Aslında bu hikâye, Tanzimat'tan itibaren başladı ve bugüne kadar uzandı. Kavgamız hep kelimelerle. Fikri, irfanı boğan bir kement kelimeler. Hata ve kusurları ve günahları örten bir yorgan kelimeler. Suçlamaların, iftiraların en tahripkâr silahı kelimeler.
            Cemil Meriç'in bu makalesinin üzerinden, uzun yıllar geçti. Değişen hiçbir şey yok hayatımızda. Kelimelerle kavga devam ediyor. Yine tahrip edici, yine vurucu, yine günahları örtücü'
            Geçmişe dönüp, o kelimelerle yaptığımız kavgayı yeniden anlatmak istemiyorum. Çünkü, son derece can sıkıcı. Bir o kadar da ruhumuzu tırmalayıcı.
            Günümüzün ve yeni bir devrin iksirli kelimesi paralel üzerine, birkaç cümle söylemek istiyorum. Çünkü yaşadıklarımız, öncekilere rahmet okutacak türden.
            Şu iktidar-cemaat kavgası, artık herkesin malumu. Önce beraber oldular, iktidar gücünü paylaştılar. Sonra aralarında problem çıktı. Bu bir hesaplaşmaya döndü. Ve bu hesaplaşma, bütün şiddetiyle devam ediyor.
            Bu kavganın niçini ve nasılı, benim meselem değil ve ilgi alanıma girmiyor. Ancak hesaplaşmanın bayraktarlığını yapan bir kelime var ki ona dikkat kesilmek zorunda kalıyorum: PARALEL
            Devlet içinde ve devletin kurumlarını kendi görüşü doğrultusunda şekillendirmek isteyen bir yapı varsa, bu hukuk yoluyla ortaya çıkarılır. Nihai olarak, yargı kararına itibar ederim.
            Şu anda bir sürü açılmış dava var paralelle ilgili. Ancak hiç birisi sonuçlanmadı. Bekleyip göreceğiz. Bir hukuk devletinde, aslında teamül böyle olmalıdır. Yargı kararını beklemek ve ona göre hüküm vermek gerekir.
            Şimdiye kadar yapılmadığı gibi, bugünde aynı hastalıklı davranışı sergiliyoruz. Kelimelere sarılıyoruz. İksirli bir kelime bulup, kavgayı hayatımızın tüm yönlerine taşıyoruz.
            Kanımı donduran, paralel kelimesinin kendisi değil elbette.
            Bir kelime düşünün; bütün günahları örtebiliyor, en ağır suçlamaların silahı olabiliyor, tercihlerin vazgeçilmez kriteri haline gelebiliyor. Kelime asliyetini kaybedip, siyasi ve sosyal hayatımızın heyulasına dönüşüyor.
            Nasıl mı diyeceksiniz?
            Seçimlerden önce, trafik polisi ceza yazmış. Vatandaş bağırıyor, bu paralelci polislerin işi. Kasti ceza yazarak iktidara oy kaybettirmek istiyor.
            Bir belediyeye ait hafriyat kamyonu, Jandarma trafik timleri tarafından cezalandırılıyor. Yasaya aykırı yük taşıdığı için. Belediye başkanı hışımla geliyor. Tim komutanına etmediği hakareti bırakmıyor: Sen paralelcisin, bilerek yapıyorsun bunları. Komutan çaresiz, eli ayağına dolaşıyor. Ekranda görüntüleri hayretle izliyoruz.
            Adam mahkemede davası görülüyor. Aleyhinde karar çıkınca bağırıyor: Bu hâkim paralelci.
            Kısaca, Bülent Arınç farklı şeyler söylüyor. Malum medya hemen abanıyor: Vay paralelci.
            Bürokrasi, kurumlar, kuruluşlar birbirine karşı hep aynı kriterle konuşuyor: Sende mi paralelcisin?
            Şehit sayısının artması neden acaba? Paralelci polis ve askerler istihbarat zafiyeti yaratıyor da ondan.
            Siyasetçilerin kavgası paralel ile bayraklaşıyor. Hangi birisini yazayım buraya. Ancak son günlerin bir meselesi var ki mutlaka yazmak zorundayım.
            MHP'de ilginç gelişmeler yaşanıyor.
            Kısaca ifade etmek isterim. MHP tabanı infial halinde. Kaç yıllık inkıraza, artık isyan ediyor. Değişim istiyor. İmza topluyor, genel merkez dinlemiyor. Mahkemeye gidiliyor ve karar çıkıyor. Olağanüstü kongre toplanmalı diyor mahkeme.
            Bahçeli ve ekibinin bütün savunmaları boş çıkıyor. Mabet sallanıyor, kaç yıllık dirayetsizlik ve yetersizlik artık sona erecek. Fakat bırakmak kolay değil onlar için.
            Son çare olarak, paralele sarılıyorlar. Neymiş? Paralel yapı partiyi ele geçirmek istiyormuş.
            İktidar medyasının hesabı başka. MHP'deki değişim sağlanırsa, siyasi hesaplarda devasa değişim olacak. Olmaması için Bahçeli'nin kalması gerekecek. Vakit Bahçeliyi kurtarma vaktidir.
            Eee o zaman iksirli bir düşman, yani kelime lazım.
            Bu paralel kelimesi, aynen İngiliz anahtarı gibi, maymuncuk gibi. 7 derde deva ilaç gibi. Bahçeliden fazla MHP tabanındaki arzuya karşı çıkıyorlar. Akıl veriyorlar. Aman ha dikkat edin, paralel yapı MHP'yi ele geçiriyor.
            Cemil Meriç'in sözlerine bir kez daha nazar ediyorum. Hem de bunca yıl sonra.
            Evet değişen bir şey yok hayatımızda. Bu ülkede kavga insanla kader arasında değil; insanla kelime arasında geçiyor.

Bu yazı 1565 defa okunmuştur.

YORUMLAR

  • 0 Yorum