Ahmet İNCE

Ahmet İNCE

gordesgazetesi@gmail.com

Gri

02 Aralık 2023 - 13:21 - Güncelleme: 02 Aralık 2023 - 13:22

İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya’nın göreve gelmesinden itibaren, çok yönlü yapılan operasyonlar dikkat çekiyor. Kara para aklama, uyuşturucu tacirleri, uluslararası mafya örgütleri, çeteler, dolandırıcılar üzerine yapılan operasyonlar, “vay be” dedirten cinsten. Bakan Yerlikayanın başarısı ve kararlığı, her türlü övgüye layık.
            Ancak şu soruyu da sormadan edemiyoruz.
            Devlet bugüne kadar neredeydi. Bütün bu olup bitenler, birkaç ayda ya da yılda vücuda gelmiş işler değildi. Niye beklendi, niye bu zamana kaldı? Bunun bir sebebi mutlaka olmalı. Bazı kesimlerin görüşüne göre, devlet bağırsaklarını temizliyor.
            Bence bu operasyonların, gri bir tarafı var.
            Bunu anlatmak istiyorum.
            Türkiye’nin de dâhil olduğu OECD’nin (İktisadi İşbirliği ve Kalkınma Teşkilatı) bir alt organizasyonu var. İsmi FATF. Yani Mali Eylem Görev Gücü. FATF uluslararası kara para aklama ve terörizmle mücadele konusunda, üye ülkelerin adeta karnesini çıkarıyor, liste yayınlıyor.
            Uluslararası yatırım ve finansman hareketlerinde, FATF’ın düzenlediği listeler büyük öneme sahip. Para hareketlerinde, bu listeler büyük önem taşıyor. Mesela en tehlikeli liste, gri liste olarak biliniyor. Bu listedeki ülkeler, yatırım ve finansman yönünden önemli yaptırımlara muhatap oluyor, sıkıntı çekiyor.
            Türkiye hala FATF’ın gri listesinde.
            İlk defa 2011 yılında gri listeye alınmışız. 2014 yılında listeden çıkarılmışız. Mesela MASAK bu çerçevede kurulmuş. İlginçtir gri listeden çıkarıldığımız 2014 yılında, Mehmet Şimşek ekonominin başındaydı.
            Türkiye FATF tarafından, 2021 yılında yeniden gri listeye alındı. Bu süreçte yaşananlar gerçekten ürkütücüydü. Dolandırıcılık, kara para aklama, çeteleşme, uluslararası mafya hesaplaşmaları, bize ‘ne oluyor’ sorusunu sordurdu hep.
            Aynı süreç içerisinde, iktisadi olarak büyük çalkantılar yaşadık ve bugün yaşamaya devam ediyoruz. Dış finansman ve yatırıma müthiş ihtiyacımız vardı. Ancak bütün gayretlere rağmen, bunu bir türlü başaramıyorduk. Bu durum sallanan ekonomiyi daha da sıkıntıya soktu.
            Bunun başlıca sebebi, Türkiye’nin gri listede olmasıydı.
            Buna bir de yargıdaki karmaşa eklenince, işler iyice karıştı. Yargının bağımsızlığı ve tarafsızlığı hep tartışma konusu oldu. Anayasa Mahkemesi kararları, uygulanamaz hale geldi. Bu kaotik ortam, Anayasa Mahkemesi kapatılsın söylemine savruldu.
            O zaman yabancı yatırımcı niye gelsin. Finans merkezleri Türkiye’ye nasıl güvensin.
            Bu yılın Temmuz ayında, Mehmet Şimşek şöyle dedi: “Gri listeden çıkmakta kararlıyız.”
            O günden bugüne operasyonların, Mehmet Şimşeğin beyanatıyla eşzamanlı olması elbette tesadüf değil. Buna devletin kararlılığı da diyebiliriz. Vakti geçmiş bile olsa, bu operasyonların Türkiye’yi gri listeden çıkarmak amaçlı olduğu ortadadır.
            Aylardır ülke ülke dolaşan, yatırım ve finansman açısından kaynak arayan Mehmet Şimşek, hep eli boş dönmüştür. Aklın yolu elbette birdir. Türkiye bir an önce gri listeden çıkmak zorundadır. Bunun yanında yargının bağımsız ve tarafsızlığını, tartışma konusu olmaktan çıkarmalı ve bunun için tedbirler almalı, düzenlemeler yapmalıdır.
            Unutulmamalıdır ki Anayasa Mahkemesi tartışılan, kararları alt mahkemelerce uygulanmayan bir ülkenin ekonomisine, hiçbir yatırımcı gelmek istemez, hiç bir finans kuruluşu sıcak gözle bakmaz.

Bu yazı 535 defa okunmuştur.

YORUMLAR

  • 1 Yorum