Ahmet İNCE

Ahmet İNCE

gordesgazetesi@gmail.com

Ekonomi Eyi mi?

21 Ocak 2022 - 09:11 - Güncelleme: 21 Ocak 2022 - 09:12

Rahmetli Süleyman Demirel’in, siyasi hayatımıza girmiş unutulmayan sözleri ve deyimleri vardır. Muhalefete düşüp, defalarca iktidara gelmeyi başarmış bir siyasetçidir. 1975 yılındaki dünya petrol krizinden, fevkalade etkilenmiştik. İnsanlar akaryakıt kuyruğunda kıvranıyordu. O günlerde, söylediği şu söz hafızalardan silinmedi: “Benzin vadı da içtik mi?”
            Özal’a karşı yürüttüğü muhalefette, hep ekonomiyi ön plana alırdı. Tencere tavanın götüremeyeceği iktidar yok diye, meydanlarda haykırırdı. Kitlelerin önünde, anlaşılabilir kısa ve özlü sözlerle seslenirdi: “Bu ekonomi eyii mi?”
            Bugün ekonomi iyi mi?
            Resmi rakamın çok ötesinde, bir enflasyon ve hayat pahalılığı var. Sebepleriyle ilgili, o kadar çok şey söylendi. Zaten malum olan gerçeklerdi bunlar. Onları düzeltme adına, bir şeyler yapılmadığı ortada. Aksine hiç görülmedik modeller uygulanıyor. Halk şaşkın, ekonomistler daha şaşkın.
            Fakat hepsinden daha önemli olan, bir gerçeklik var.
            Mal sıkıntısı yok, pahalılık var. Önceki ekonomik krizlerde, tam tersi olurdu. Para olur, mal bulunmazdı. Her şey o kadar pahalandı ki cepteki para, bu pahalılığa yetişemiyor. Paramızın değeri dip yapmış. Yani değer kaybetmiş ama paranın kendisi pahalanmış.
            Nereye gitsek, nerede otursak başka konu yok. Artık herkes rakamlardan konuşuyor.
            Çiftçiye bir dokun, bin dert dinliyorsun. Gübre fiyatlarından başlıyor, akaryakıt fiyatlarından çıkıyor. Geçen yıl gübre şu fiyattı, bu yıl şu fiyat oldu. Yeteri kadar gübre kullanamayan da var, hiç kullanamayan da. Şubat ayı tarımsal faaliyetler başlar. Motorin 14TL’nin üzerine çıkmış. Tarlalar nasıl sürülür, ekim, dikim nasıl yapılır diye kara kara düşünüyor.
            Kışın sertleştiği günlerdeyiz. Muhabbet ortamlarında yalnızca yakıt var. Kömür uçmuş, doğalgaz zamlanmış. Odun bile, eskilerin deyimiyle kırmızı olmuş. Sen ne kadar yaktın bu ay, ben ne kadar yaktım hesaplamaları bir bir üstüne.
            Eskiden aracımıza binip, Akhisar’a köfte yemeye giderdik. Şimdi git bakalım. Gidiş geliş 150TL diyen var. Köfteler pahalanmış. Gidilir mi gidilmez mi? İster istemez, insanlar fren yapıyor. Zira artık bu zevk ve alışkanlıkların, acıtıcı bir maliyeti var.
            Cumhuriyet tarihinin, en büyük elektrik zammı diyorlar. Ocak ayının faturaları, Şubat’ta ödenecek. Esaslı feryat o zaman gelecek. Meskenlerden, işyeri ve işletmelere kadar hemen herkes, bu faturalar karşısında ne yapacak.
            Netice itibarıyla, piyasalar çakıldı kaldı. Alışverişler durdu. Bu gidişat, piyasaları daha da zora sokacak. Toplumun büyük bölümü, zaten borçlu durumda. Ev kredisi, araba kredisi ve sair kredilerle borcun içindeyiz. Ticari faaliyetlerde ödenmesi gereken çekler var. Ama piyasada iş yok. İş olmayınca, bu paralar nasıl ödenecek.
            Pandemi sürecinde toplum olarak, büyük sıkıntılar çektik. Ruhen daraldık. Etkileri hala devam ediyor. Bu dertten kurtulmadan, şimdi ekonomik sıkıntıların içine düştük. Ruh sağlığımız, bir bir üstüne darbe alıyor.
            Eskilerin güzel bir deyimi var; Vezn-i kantar, der-i ambar etmek.
            Hesap kitap etmek, durumunu gözden geçirmek anlamındadır. Vezn-i kantar, kantar ölçüsü demektir. Der-i ambar, ambarda neyin var anlamındadır. Kısacası gelirin ne, giderin ne, harcaman ne?
            Netice itibarıyla; ekonomi eyi mi? Eyi değil..
            O zaman, şu söze itibar etme zorunluluğu var demektir: Devir, hesap kitap devridir.
 

Bu yazı 679 defa okunmuştur.

YORUMLAR

  • 0 Yorum