Ahmet İNCE

Ahmet İNCE

gordesgazetesi@gmail.com

Devletin Adaleti

03 Mayıs 2023 - 08:42 - Güncelleme: 03 Mayıs 2023 - 08:43

Olmalı, olmalıdır, olmak zorundadır. Birlik ve beraberliğimizin ve dahi bekamızın olmazsa olmazı, devletin adaletidir. Peki, hiç düşündük mü acaba, nedir devletin adaleti?
            Devlet yasa çıkartır, yönetmelik hazırlar. Yasa ve yönetmelikler ayrım gözetmeksizin, ülkedeki tüm vatandaşlara eşit olarak uygulanır. Uygulandığı ölçüde, devletin adaletinden ve adilliğinden söz edilebilir.
            Çok partili hayata geçtiğimiz günden bugüne, ülkemiz aşırı bir siyasallaşma yaşadı. Politik tercihler, zamanla ön plana geçti. Yasaların ve yönetmeliklerin uygulanmasında farklılıklar oluştu. Çoğu kez bireyler, bu uygulamalarda mağdur oldu. Devletin adaleti gölgelenince, toplumun birlik ve beraberlik duygusu da derin yaralar aldı.
            Bunu anlatmak istiyorum.
            Ülkenin yarım asırlık bir sosyal güvenlik teşkilatı var. Kuruluşunda getirilen prim ödeme ve yaş sınırları var. Böyle başlamış. İnsanlar yememiş, içmemiş mevzuata riayet etmiş. Fakat her iktidar, oy kaygısıyla ve popülist tercihlerle bu yasada oynamalar yapmış. Kimisi yaşla oynamış, kimisi prim miktarıyla.
            Hayatında hiç sisteme girmemiş insanlar, siyasi kararlarla emekli edilmiş. Böylece ekonominin can damarı olan sosyal güvenlik meselesi, tam bir kara deliğe dönüşmüş. Aktif pasif dengesi paramparça olmuş, sosyal güvenlik gerçeği için şunu tavsiye ederim. 2023 yıl bütçesine bir bakın. Hazineden sosyal güvenliğe aktarılan paya bir göz atın. Ne dediğimi daha iyi anlayacaksınız.
            Bugün nasıl bir çarpıklık yaşıyoruz?
            25 yıl prim ödeyerek emekli olan 7500TL alıyor. 25 gün prim ödememiş, yasal düzenlemeyle hak sahibi olmuş emekli de 7500TL alıyor. Şimdi adaletten bahsedebilir miyiz? Bu ortamda, vatandaşlar birbirine acaba hangi gözle bakar?
            Kaç devir geçti, kaç af geldi. Vergi sisteminden bahsediyorum. Her seçim öncesi vergi afları gündeme düştü. Günü gününe vergisini ödeyen vatandaşlar acz içinde kaldı. Yıllarca vergisini ödemeyen mükellefler, vergi aflarıyla yol aldı. Bir ülke, bir ekonomi düşünün. Vergisini ödemeyeni ödüllendiriyor. Tek taksitini aksatmadan ödeyen mükellefi tebessümle seyrediyor.
            Ne olmalıydı? Madem devletin yasaları var. Mademki ticaret yapıyorsun. Vergini ödeyeceksin. Ödemiyorsan ticaret yapmayacaksın. Devlet bugüne kadar böyle bir tavır alamadı, ne yazık ki hep oy kaygısı içinde oldu.
            Kamuya eleman alımında, yapılan sınavlar var mesela. Yıllardır kaç sınavda ne hikâyeler yaşanmış. Çalınan sorular, gasp edilen haklar çarşaf çarşaf ortaya serildi. Devlet, adalet duygusunu zedeletmeyecek bir imtihan yapamaz mı? Böyle mağdur olmuş, belki milyonlarca insan var bu ülkede.
            Sonra bir mülakat garibesi çıkardılar ortaya. KPSS’de en yüksek puanı alanlar, mülakatta tepetaklak oldu. En düşük puanı alanlar, mülakatla önemli yerlere geldi. Yıllarca bu tür siyasi tercihle; vicdanlar kanadı, duygular mahvoldu. Ve şu soruldu: Bu mu devletin adaleti?
            Devletin bir imar yasası var. İnşaat yapmanın yasal zorunlulukları var. Ama bazıları buna uymadı. Ruhsatsız kaçak binalar yapıldı. Koskoca devlet seyretti. Devlet, yasalarına aykırı bu eylemi önleyemez miydi? Elbette önlerdi. Ancak oylar ne olacaktı? Tabii ardından imar afları geldi. Hem de kaç kez geldi. Af sayesinde, bu inşaatları yapanlar büyük rant sahibi oldu. Siyasetçilerde oy sahibi..
            Dahasını ve dahasını yazmak mümkün elbette.
            Meselenin vahim tarafı şurası; devletin adaleti yara alınca, toplumun dirlik ve düzenliği de yara aldı. Bu durumu, ülkenin beka sorunu olarak görüyorum.
            Türkiye 14 Mayıs’ta seçime gidiyor. Kimin kazanacağını değil, kazananın devletin adaletini yeniden tesis edip etmeyeceğini merak ediyorum.
            Devlet adil olmalı, olmalıdır, olmak zorundadır diye düşünüyorum…

Bu yazı 477 defa okunmuştur.

YORUMLAR

  • 0 Yorum