Ahmet İNCE

Ahmet İNCE

gordesgazetesi@gmail.com

Bu Yazı Önceden Yazılmıştır!

07 Mart 2023 - 16:01 - Güncelleme: 07 Mart 2023 - 16:03

Uzun süredir, siyasi konularda yazmıyorum. Seçimler sonuçlanıncaya kadar da, yazmama kararlılığım vardı. Ancak 6’lı masada yaşanan gelişmeler ve nihayetinde Kemal Kılıçdaroğlu’nun adaylığının açıklanması üzerine, ülke gündemi birden değişti.
            Görüş soranlar, telefon yağmuruna tutanlar karşısında adeta bunaldım. Ve yazmaya karar verdim. Bazı yazılar vardır, önceden yazılır. Bu tür yazıları kaleme almak, yazar açısından cesaret ister.
            6’lı masada yaşananlar ve seçim sonuçları üzerine, bu yazıyı önceden yazıyorum.
            İktidarın yaklaşık 15 aydır devam eden, yanlış ekonomi politikaları yüzünden toplumun bunaldığı bilinen bir gerçek. Bu durumun, toplumda bir değişim arzusu yarattığı da bilinen bir gerçek. Dolayısıyla uzun süredir gözler, hep muhalefet cephesine çevrilmiş durumda.
            Peki, muhalefet, bu arzuya cevap verebilecek siyasi bir gerçeklik sunabildi mi?
            Bence hayır!
            Bir yıldır sıkça toplanıp, sıkça bildiri yayınlayan bir masa var. Toplumda karşılığı olmayan, yüzde sıfır küsuratlı ve henüz varlığı seçmence tescillenmemiş 4 partiyle oluşan bir masa bu. Parlamenter sisteme geçiş haritası olarak sunulan, bir o kadar vaadi var. Seçmen bir yıldır, bu tabloyu seyretmekten adeta yoruldu.
            6’lı masanın adayı kim olacaktı? Son dakikaya kadar ismin kimliği üzerinde anlaşılamadı. Bu durum dahi, başlı başına sıkıntı konusuydu. 50+1 sağlayacak aday ismi önemliydi. 6’lı masadaki partilerin oy oranlarını alt alta topladığınızda ve hiç fire vermeyeceğini hesapladığınızda, 50+1’i bulmak mümkün değildi.
            1950 seçimlerinden bugüne, ana omurgayı oluşturan muhafazakâr sağ tabir ettiğim bir seçmen kitlesi var. CHP’ye mesafeli ve asla oy vermem diyen bir seçmen kitlesi bu. Partisiyle “duygudaşlık” kuran, işler ne kadar kötü gitse de, partisini terk etmeyen bir seçmen omurgasından bahsediyorum.
            Ak Parti 20 yıldır, bu omurganın üzerinde iktidar oluyor.
            Dolayısıyla 6’lı masanın belirleyeceği isim, bu açıdan büyük bir öneme sahipti. Siyaset sosyolojisinin bu temel gerçeğini, dikkate almak zorundaydı. İktidar olmak adına, bu durum olmazsa olmaz şartıydı.
            Peki, 6’lı masa bunu yapabildi mi? Yapamadı. CHP geçmiş hatalarından ders çıkarmayarak, hatasını tekrarladı. Kemal Kılıçdaroğlu’nun etrafında bir anafor oluşturuldu. Ekonomi çok kötü, hükümet depremde sınıfta kaldı gerekçeleriyle iktidarın gidici olduğu, Kemal Beyin beynine zerk edildi. CHP’ye yakın yazar-çizer, televizyoncu, siyasetçi takımı bu konuda büyük efor sarf etti. 6‘lı masanın fırtına öncesindeki son toplantısında, Kemal Bey bu tazyikle adaylığını oldubittiye getirmek istedi.
            İtirazı kim yaptı? Meral Akşener!
            Cuma günü yaptığı basın açıklaması, tam bir manifestoydu. Niye mi diyeceksiniz? Çünkü siyaset sosyolojisinin tüm derinliklerine vurgu yapan bir manifestoydu. Her bir kelimesi ve cümlesi yalnızca doğru değil, aynı zamanda bu ülkenin gerçekliğiydi.
            İYİ Partiyi büyük güçlükler içinde kuran, sert dalgalara karşı duran, tehdit ve çirkinliklere göğüs geren ve partisini önemli bir seviyeye getiren Akşener neden haklıydı? Pandemi süresi dâhil 3 yıl ülkeyi karış karış dolaşan, halkın sesine kulak veren bir siyasetçi olarak dikkat çekti. Diğerleri Ankara’da siyaset yaparken, o sahada siyaset yaptı. Dolayısıyla milletin nabzını, onun kadar tutan bir başka lider olmadı.
            Millet değişim arzusuyla, onun kulağına aynı isimleri fısıldadı.. 1 yıldır zaten anket sonuçları da aynı şeyi söylüyordu. Bu yüzden Akşener, bir yıldır aynı cümleyi tekrar etti: “Kazanacak aday”. Yine bu yüzden, “Cumhurbaşkanlığına aday değilim” diyerek, milletin sesine eşlik etti.
            Kemal beyin etrafındaki anafor, öylesine güçlüydü ki Akşenerin itirazı karşısında karşı atağa geçti. Bu müthiş bir yaylım ateşiydi. Akşener 48 saat dayanabildi. Çok basit gerekçelerle geri döndü masaya.
            Ve böylece, milletin değişim arzusuyla ortaya koyduğu irade ve isimler çöplüğe atılmış oldu.
            Şimdi bu tablo karşısında, seçmen şunları düşünecek:
            İktidardan rahatsızım. Değiştirmek istiyorum. Muhalefete bakıyorum. Bu kadar parti, bu kadar değişik ses, bu kadar değişik talep ve benim “duygudaşlığıma” uymayan bir aday var. Mevcut durum iyi değil. Bunlara oy verirsem daha mı kötü olur?
            Evet, tablo budur ve 6’lı masa değişim arzusundaki seçmeni güven bunalımına sürüklemiştir. Recep Tayip Erdoğan son iki ay içerisinde, bu güven bunalımını rahatlıkla lehine çevirecektir.
            Başka ne olacaktır?
            Meral Akşener, Cuma manifestosuyla milletin sesine tercüman olmuş, 48 saat sonra geri dönmüştür. Bu dönüş, kaç yıldır verdiği emeğin ve geldiği noktanın heba edilmesi olacaktır.
            CHP açısından bir şey değişmeyecektir. Önceki beklentilerin ve hayal kırıklıklarının, bir yenisini yaşayacaktır..

Bu yazı 1098 defa okunmuştur.

YORUMLAR

  • 1 Yorum