Ahmet İNCE

Ahmet İNCE

gordesgazetesi@gmail.com

Bahçeli'ye Reddiye!!

17 Mayıs 2016 - 19:44

Bir ideale ömür vakfetmiş, bir insanım. Ben ülkücüyüm. Her daim memleket sevgisi ve aynı zamanda memleket kaygısı taşıyan bir ülkücüyüm. Çileli yılların ve hicranların tüm zahmetlerini çekmiş ve o tarihi mirasa, halel getirmemek için çırpınmış bir ülkücüyüm.
            Mevki, makam, rütbe bilmem. ‘Ehrama taş taşıyan köleler' gibi, idealini iktidara taşımak için çalışan bir gönül ve fikir işçisiyim. Dolayısıyla nefsaniyetim ayaklarımın altındadır daima.
            Ancak bugün gelinen nokta itibarıyla yaşananları görünce, size bu reddiyeyi yazmak zorunda kaldım. Şahsen bir ülkücü olarak, bunu görev bildim.
            Çünkü siz; beyanlarınızla, açıklamalarınızla, ithamlarınızla, suçlamalarınızla idealimizin mazisine, ona gönül veren bizim gibi gerçek dava işçilerine darbe vurdunuz.
            Şimdi isminiz önünde değerlendireceğim saygı ifadesini, ancak bulunduğunuz makamın manevi hatırası için kullanacağım, şahsınız için değil.
            Sayın Bahçeli!                                       
            1 Kasım seçimleri sonucu ortaya çıkan tabloyla beraber, ülkücü hareketin hem vicdanı kanadı, hem aklı oynadı. Aslında uzun zamandır devam eden inkisarın, patlama noktasıdır 1 Kasım sonuçları.
            Dolayısıyla bir talep ortaya çıktı. Bu talep nereden çıktı biliyor musunuz? Teşkilatlardan değil, bize oy veren alttaki seçmenlerden. Seçmen ilçe teşkilatlarını, ilçeler illeri, iller delegeleri tetikledi.
            Önce istişare istendi, ardından değişim talebi geldi.
            Sayın Bahçeli!
            Siz bu talebi, yıllardır devam ettirdiğiniz benzer tavır ve reaksiyonlarla karşıladınız. Dış güçler, komplocular, şer ittifakları, paralelciler ve daha neler neler..
            Ben ve benim gibi binler, yüz binler ve milyonlar, sizin tavrınızı anlamakta hiç zorluk çekmedik. Fakat sizin, bizi anlamanız asla mümkün olmadı. Çünkü siyaset anlayışınız, özellikleriniz, siyasete nazarınız, bizi anlamanızda daima engel teşkil etti.
            Vicdanı kanayan, aklı oynayan tabandaki ülkücüler adına, isterseniz bizi niye anlayamadığınızı, ben size anlatayım.
            Size göre MHP, bir ideoloji partisidir.  MHP'nin gücü, aldığı oy oranıyla ölçülemez. Ve yine MHP ‘bunlara' teslim edilemez.
            Ve dahası, devletin bekası daima tehdit altındadır. Ülkücüler uyanık olmak zorundadır. Ve siz bu tehlikeye karşı omuz vererek, adeta devleti ayakta tutmaktasınız. İşin garibi, sizin bu fedakârlığınızı, sizden başka bilen ve takdir eden yoktur.
            Netice itibarıyla; devlet mütemadi tehlike altındayken, ülkücüler asla oy hesabı yapmamalı, iktidar olma gibi yanlış heveslere kapılmamalıdır. Hele partinin siyasetini ve liderini tartışmak gibi bir günahı, asla işlememelidir.
             Hep itaat istediniz. Eleştiriyi, istişareyi yok ettiniz. Biraz sesini çıkaranları; hainlikle, şer güçlerin adamı olmakla suçlayıp, ıskartaya ayırdınız.
            Geride kalan yıllarda hafızamıza bıraktığınız sözleri, size şöyle hatırlatabilirim: 'Hanımefendi biraz dinlensin, üstünü çizerim, ihraç ederim, atarım, istifanı ver''
            Sayın Bahçeli!
            Bu siyaset anlayışınızın sonucunda MHP, bir tarikat yapılanmasına döndü. Bizler tabanda birer mürit olduk. Söylediğiniz her sözü kutsayan, ‘gassalın önündeki ceset' gibi, kendini şeyhine teslim eden zavallılar haline geldik.
            Her sözünüzde hikmet, her cümlenizde keramet aramaya mecbur olduk.
            Benim gibi binlerce, yüz binlerce gönül işçisi seçim mahallerinde bu ruh haletiyle dolaştık. Liderimiz büyük devlet adamıdır dedik, siz onun kıymetini bilemiyorsunuz dedik. Devleti ayakta tutan büyük liderdir dedik.
            Dedikte dedik. Devletin başına devlet gelecek dedik. Biz esasında çok iyi anlattık. Fakat halk anlamadı. Neden anlamadığını ben söyleyeyim.
            Halk, anlattıklarımızın hakikat olmadığını, bizden daha iyi biliyordu da onun için.
            Sayın Bahçeli!
            Böylece Balgat, tabanda şöyle bir görüntü verdi. Orası bir mabetti ve giriş ve çıkışı izne tabiydi. Asla fikir üretemezsiniz, eleştiri ve istişare talep edemezsiniz.
            Peki, biz ne yaptık tabanda, nasıl çalıştık?
            İsimsiz amma davası için iddia sahibi neferler olarak, topluma önce şahsiyetliliğimizi kabul ettirdik. Ülkücülüğün bir duruş ve bir onur biçimi olduğunu gösterdik. Her bir vatandaşımız; bizim Türk Milliyetçisi olduğumuzu, vatan sevgisiyle yandığımızı zaten biliyordu. Bunları hiçbir zaman söyleme ihtiyacı duymadık halkımıza.
            Her birimiz Anadolu'da; şahsiyetimizle, bilgimizle, yaşayışımızla, ticaretimizle, memuriyetimizle kariyer yaptık. Anadolu insanı siyasetimizden önce bizi, bu ülkücülüğümüzle bağrına bastı.
             Ankara'sından zerre miktar rüzgâr esmeyen MHP'nin bayrağını, mahalli hünerlerimizle dalgalandırmaya çalıştık. Bir oy fazla almak için, kılıktan kılığa girdik. Fedakârlığın sınırlarını zorladık yıllarca.
            Sayın Bahçeli!
            Ne yaptınız diyebilirsiniz. Siz tabanı hiç göremediğiniz için, anlatmaya devam edeyim.
            Kasaba, ilçe, il fark etmez. Vatandaş düğün, sünnet davetiyesi verir. Davanız için gitmek zorundasınız. Bir haftanın sonunda en az 10 cemiyete gider ve MHP'liliğiniz gösterirsiniz. Kaç arkadaşımız, o zarfları cebinden doldurur.
            Köydeki partilinin oğlu askere gider, uğurlamaya koşarsınız. Tanınmış adam hacca gidecektir, kilometre tanımadan köyüne veya mahallesine ulaşır, kendinizi gösterirsiniz. Parti binasının kira günü gelir, eller cebe gider.
            Çoluk çocuğunuzun rızkından keser, davam yaşasın, partim bir oy fazla alsın diye fedakârlık yaparsınız. Seçim dönemlerinde daha fazlasını yaparsınız. Ama kimse sormaz bu fedakâr ülkücülere. Bu işi nasıl götürüyorsunuz, nasıl tahammül ediyorsunuz diye.
            Bu kadar değil elbette.
            Partilinin oğlu, kızı işsizdir. Ankara'mız olmadığı için, mahallinde çözüm bulmaya çalışırsınız. İlçe başkanısınızdır. Partilim diye borç verirsiniz, senedine kefil olursunuz. Hep bir oy fazla almak içindir. Çünkü elindekiler gidince, yerine gelecek insan yani seçmen fazla yoktur.
            Yani Anadolu'da, mevcut şartlar itibarıyla MHP siyaseti yapmak, fedakârlık ve çile işidir. Fakat sadece bu kadar olsa iyi.
            Genel merkez, mevcut iktidara yüklenir. Sert konuşur. Taban aynı havayla bölgesinde bunları ifade eder. Derken, iktidar partisi mensupları ile kaşlar çatılır. Tüm MHP'lilere bunun faturası ödetilir.
            MHP'lilerin çocukları, kızanları ne Ormana alınır, ne İş Kur imkânlarından faydalanabilir.
            Sayın Bahçeli Ankara'da sırt verip, devletin yıkılmasını önlemeye çalışırken, bizler de tabanda eziyet, işkence, çile ne derseniz deyin, çekmeye devam ederiz.
            O zaman şu soruyu sormak zorundayım. MHP'nin gücü, aldığı oy oranıyla ölçülemeyecekse, bizim tabanda çektiğimiz çilenin ne anlamı var. Daha doğrusu, parti olmanın ne anlamı var?
            Sayın Bahçeli!
             İşte bu yüzden 1 Kasım sonrası istişare istenmiş, kurultay toplansın talebi dile getirilmiştir.
            Ama siz, reddettiniz. Üst kurul delegelerinin imzalarını yok saydınız. Mahkeme kapılarını işaret gösterdiniz.
            Yani sesimizi boğmaya, hicranımızı bastırmaya çalıştınız. Bizim kaygımız partimiz ve ülkemiz içindi. O sesi boğmak için bizi yaraladınız. Ne hainliğimiz kaldı, ne paralelciliğimiz.
            Bize ‘müritler şeyhine nasıl isyan edebilir?' muamelesi yaptınız.
            Sayın Bahçeli!
            Biz, sizin müridiniz değiliz. Biz ülkücüyüz ve dava adamıyız. Başbuğumuzun gösterdiği hedefler doğrultusunda idealimizi, davamızı, partimizi iktidara taşımak istiyoruz.
            Bugün itibarıyla sizinle ve tesis ettiğiniz siyasi anlayışla, tabandaki ülkücüler olarak biz, bir yol ayırımına geldik.
            Bu yolun bir tarafından siz ve sizin siyasi anlayışınız var. Cüzi bir taraftar topluluğu ile tarihin akışına, milletin gerçeklerine, toplumun kabullerine, siyasetin kurallarına aykırı bir direnç gösteriyorsunuz.
            Yolun beri tarafında; Anadolu'da şahsiyeti ile ülkücülüğü ile kararlılığı ile azmi ile MHP'yi iktidara taşımak için değişim talep eden ve bu taleple, geri dönmemek üzere yola çıkan, vefakâr ve çilekeş dava arkadaşımız milyonlar var.
            Sayın Bahçeli!
            Biz, evet biz tabandaki milyonlarca ülkücü karar verdik. Önemli olan bizim karar vermemizdi. Artık sizin vereceğiniz karar, bizi ilgilendirmiyor'

Bu yazı 6002 defa okunmuştur.

YORUMLAR

  • 0 Yorum