Ahmet İNCE

Ahmet İNCE

gordesgazetesi@gmail.com

Gördes Sevdasının Son Numunesi

12 Ekim 2023 - 22:33

    Çocukluğumuz ve gençliğimiz, Gördes sevdasının doyasıya yaşandığı yıllarla geçti. Çarşıda, pazarda, tarlada bu şehrin insanları, kadim bir kültürün bütün güzelliklerini sergiledi hep. Ben o yılların meraklı ve canlı şahidi olarak, yaşananları arzuyla kaleme aldım.
    Sonra o kuşak insanların, büyük bölümü göç edip gitti. Gittikleri şehirlerde önemli iş adamı oldular. Ve Gördes’i hiçbir zaman unutmadılar. Gördes’e yapılacak hizmetler için, hiçbir fedakârlıktan kaçınmadılar.
    Sadece bu kadar mıydı onların Gördes’e olan tutkusu? Elbette hayır.
    Yalnızca Ramazan ayında değil, diğer zamanlarda da sık sık Gördes’e gelip, fakir ve fukarayı hep gözettiler. Uzun yıllar, bu muhteşem güzelliği temaşa edip durdum. Bana verilen görevleri de eksiksiz yerine getirdim.
    Tarihe not düşülsün diye yazdım yaşananları. Sonra “Bir Şehrin Hikâyesi-Gördes” kitabıma aldım o yazıları. Çünkü her biri, şehrin hafızasına düşülen bin nottu. Okuyucularım mutlaka hatırlayacaktır.
Ertan Atay, Behzat Akçiçek, Nezih Güven, Ahmet Uğur, İsmail Ulçay ve niceleri..
    Zaman elbette acımasız işliyor. Çocukluğumun ve gençliğimin Gördeslileri bir bir ayrıldı aramızdan. Kırsaldan şehre göç vakıası, şehrin nüfus profilini de değiştirdi. Buna rağmen; şehrin kadım kültürünün devam ediyor olması, beni ziyadesiyle mutlu ediyor.
    O nesilden kim kaldı?
    Sadece bir iki isim. Bu durum bana hüzün veriyor.
Geçtiğimiz günlerde, belki de Gördes sevdasının son numunesi olan,  abide bir şahsiyet ziyaretime geldi. Hayli ilerlemiş yaşına rağmen, hala diri ve dinçti. Hafızası mükemmeldi. Ya yüreğindeki Gördes sevdası? Anlatılacak gibi değildi.
O bir hanımefendi. Gördes’in kadim kültüründe istisna yeri olan, bir hoca efendinin kızıydı. Münevver bir aileden geliyordu. Yıllar önce göçüp gitmişlerdi. Şimdi çocuklarıyla birlikte Antalya’da hayat sürüyorlar. Varlıkları yerinde bir aile.
    Önceki yıllarda, aralıklarla geliyordu Gördes’e. Bu defa oğlu, gelini ve torunlarıyla geldi.     Kucaklaştık. Gördes’in eskisinden yenisine uzanan hasretlikle kucaklaştık. Sevinç ve hüzün bulutları, birbirine karışmış gibiydi bu buluşmada.
    Çünkü o, Gördes sevdasının belki de son numunesi idi.
    Önceki yıllarda yaptığı gibi, oğluyla beraber hatırı sayılır bir para bıraktılar bana. Fakir, fukaraya, ihtiyacı olanlara dağıtmamı istediler. Bu serüvenin nice demlerini yaşamış bir Gördes sevdalısı olarak, onlara hayır diyemezdim.
    Yaşım kemale ermiş. Son noktaya doğru hızla yaklaşıyoruz. Maziden geriye ne kalmış, o sevda adına. Galiba işte bu hanımefendi kalmış. Bu bir görevse, memnuniyetle yerine getirmekten onur duyarım.
    Kuyumcu titizliği içerisinde, kılı kırk yararak bana tevdi edilen yüklü miktarı dağıttım. Sevinç ve mutluluk anlatılacak gibi değildi. Bu esnada, ısrarla hep tembihte bulundum. Size bu yardımı, isminin açıklanmasına istemeyen bir hanımefendi yaptı. Hayır ve duanız ona olsun dedim.
    Okuyucularım ismi elbette merak edecektir.
    Açıklayamam, zira kendisi bunu asla kabul etmedi.
    Ömrümüzün son demi, son baharında bir Gördes sevdalısı, Gördes’e geldi ve gitti. Mazinin heybetiyle, kadim kültürümüzün sıcaklığı ile.

Bu yazı 703 defa okunmuştur.

YORUMLAR

  • 0 Yorum