Ahmet İNCE

Ahmet İNCE

gordesgazetesi@gmail.com

Yasin!!

01 Mart 2024 - 08:48 - Güncelleme: 01 Mart 2024 - 08:49

       Kur’an üzerine çalışanlar, anlamaya gayret edenler, şu çarpıcı hakikat ile yüz yüze gelir. Kur’an bir beste formu ve kozmik bir metin değildir. Kur’an sözdür yani kelamdır. Bu kelam Allaha aittir. Muhatabı da insandır. Hikmetle donatılmış bu kitap; insana hatırlatır, insanı bilgilendirir. Bu gerçeklik doğrultusunda, şunu rahatlıkla söyleyebiliriz:
            Kur’an hayatın içine indirilmiştir, olaylara indirilmiştir, insana indirilmiştir.
            Bu yüzdendir ki insana düşen görev; Kur’anı anlamak, anladığı ölçüde iman edip Rabbine kullukta bulunmaktır.
            Uzun asırlardan beri, Müslümanların hayatında Kur’an’ı anlamak tercihi yoktur. O kitap belli merasimlerde defalarca okunan, bu okumalarla fayda beklenen, güzel okuma yarışmalarında seslendirilen bir beste haline getirilmiştir. Sureleri belli amaçlara göre tasnif edilmiş ve böylece sihirli bir metin hüviyetine büründürülmüştür.
            Yasin suresi bunların başında gelir.
            Günümüzde Yasin suresini, Kur’an’ın kalbi olarak yorumlayanlar var. Kuran’ın tamamı Allah’ın kelamı olduğuna göre; onu kalp, beyin, öz gibi tasniflere tabi tutmak adeta akıl tutulması gibidir. Sadece bu kadar değil söylemek istediğim. Yasin suresi Kur’an’ın kalbi ise, değir sureler acaba nesi oluyor?
            Böylesi bir çarpıklık, gelenekselleşip bugünlere kadar gelmiştir. Yasin suresiyle ilgili öylesine çok ritüel ve merasim, Müslümanların hayatında yer edinmiştir. Çocuğunuz imtihana girecekse 40 yasin okunur ve üflenir. Evladınızın bahtı için 40 Yasin okunur ve üflenir. İşlerin açılması için 40 Yasin okunur ve üflenir mesela.
            Daha ziyadesi, ölülere okunan Yasin’dir. Ölmüşler için bol bol Yasin okunur. Evden cenaze çıktığında, 40 Yasin mutlaka okunur.
            Peki, bu tür merasim ve ritüellerin, Kur’an açısından hükmü nedir?
            Başka bir ifadeyle, bunların Kur’an’da yeri var mıdır?
            Olamadığını, Kur’an üstelik Yasin suresinde söylüyor. Şu ayete dikkat kesilelim.
            “KUR’AN DİRİ OLANLARI UYARASIN, birde onun gerçek söz (Allah’ın sözü) olduğu, ayetleri görmezlikte direnenler (kâfirler) açısından da kesinleşsin diye indirilmiştir.” (Yasin–70)
            Bu ayette Allah, Kur’an’ın indiriliş sebebini açıklıyor. Bu kitap diriler için diyor. Yani kitabın, ölülerle bir alakası yoktur hükmünü veriyor.
            Yasin suresi; Kur’an’ın bilgi ve hikmetini, İsa Aleyhisselama ait olayları, gece ve gündüzün seyrini, ay ve güneşin hareketlerini, ölüm ve dirilişin nasılını, ahiret gününün gerçekliğini anlatan ayetlerle doludur. Hiçbir yerinde, ölülerin ruhuna okunma gibi bir ibare yoktur. Çünkü bu kitap, diriler yani insan içindir.
            Kur’anda ayetler, ayetlerle açıklanıyor.
            Bu kitabın ölülerle bir ilgisinin olmadığını, Yasin suresinin şu ayetlerinde de görebiliyoruz:
            “Sur’a üflenmiştir; bir de bakarsın ki onlar kabirlerinden kalkmış, Rablerine doğru dalga dalga süzülüp koşuyorlar. Dediler ki; ‘yazıklar olsun bize! Yattığımız yerden bizi kim diriltip kaldırdı?’” (Yasin, 51–52)
            Ayette geçen MERKAD, kısa ama tatlı uyku uyunan yer anlamındadır. Dolayısıyla kabirde diriltilinceye kadar geçen süre, uyku halidir. Ölüm ve diriliş uyku ve uyanıklık hali gibidir. Kur’an’ın pek çok ayetinde bunu görürüz. Dolayısıyla ölülerin ruhuna okunan Yasinin bir hükmü yoktur.
            Peki, Muhammet Aleyhisselam bu konuda ne söylemiştir? Ona atfedilen hadis ve benzeri açıklamalarda, Kur’an bilgisinin dışında ifadeler vardır. Ancak bunların Muhammet Aleyhisselama ait olması mümkün değildir. Çünkü bu konuda, Allah Nebisini açık ve seçik olarak bilgilendirmiştir.
            Fatır suresindeki şu ayete dikkat kesilelim:
            “Dirilerle ölüler bir olmaz. Allah dinlemek isteyene dinletir. SEN KABİRDE OLANLARA BİR ŞEY DİNLETEMEZSİN.” (Fatır–22)
            Allah Nebisine “Sen kabirdekilere işittiremezsin” diyerek kesin bir hükümde bulunuyor. Ancak Müslümanlar kabirdekilere işittirmek için Yasin okuyor. Asırlardır bu çarpıklık devam ediyor.
            Bunları anlattıktan sonra şu sorular gelecek. Ne mahzuru var canım gibi. Mahzuru şu; Müslümanlar Kur’an hükmünün dışında ritüel ve merasim tanzim edemez. Bunları itikat haline getiremez.
            Ölülerimize Yasin okumayacaksak, o zaman ne yapalım?
            Onlar için bol bol dua edelim. Bağışlanmaları için yalvaralım. Allahın rahmetine ve merhametine vurgu yapıcı dualarda bulunalım. Çünkü dua, Müslüman’ın en büyük silahıdır..

Bu yazı 824 defa okunmuştur.

YORUMLAR

  • 2 Yorum
  • Cemal İşten
    1 ay önce
    Arabın kültürünü,hatta onların yapmadıkları bile din adına uydurulmuş,anlatılmış,asıl mana ve anlam kenarda kalmıştır,kaleminize sağlık Ahmet bey kardeşim.
  • Ahmet K.
    1 ay önce
    Toprak ölümü aç Ölüme muhtaç hayat Ölüm mutlak ve ölüm muhakkak Tek kapısıdır ölümsüzlüğün Erdem Bayazıt