Ahmet İNCE

Ahmet İNCE

gordesgazetesi@gmail.com

Maliki Yevmiddin!!

23 Mayıs 2019 - 18:44

Kısa süre önce kaleme aldığım; 'Kur'an Nasıl Okunmalı' başlıklı yazı, büyük ilgiyle karşılandı. Çok meraklı sorular aldım. Geleneksel din anlayışının açmazları içerisinde kıvranan samimi Müslümanların, sancılı suallerine muhatap oldum.
            Kuran'ın anlayarak okunmasını, bizzat Kur'an kendisi emrediyordu. Hatta namazda okunan ayet ya da surelerin, anlam yönünden bilinmesi gerekiyordu. Ancak bu sayede iman kavramı bir değer taşıyor ve insanı fenalıklardan ve kötü işlerden koruyordu.
            Dahası, insanın ahiret hayatını sağlama alıyordu.
            Yazıyla ilgili; bir dostumun meraklı sorularını cevaplarken, meseleyi iyi kavrayabilmesi için şöyle sordum: 'Namazda her rekâtta Fatiha suresini okuyoruz. Mesela, ‘Maliki Yevmiddin' diyoruz. Hiç düşündün mü, bunun anlamı nedir?'
            Şaşkınlık içerisinde; ‘bilmiyorum' dedi. Anlatayım o zaman diye karşılık verdim.
            Bu bereketli ayda, 'Maliki yevmiddin' ibaresini anlatmak istiyorum.
            İbare, 'din gününün/ hesap gününün sahibi' demektir. Allah kitabında, kendisini din gününün sahibi olarak anlatıyor. Aynı ibare, Kur'anda başka ayetlerde de geçiyor. Kıyametle beraber, ahiret hayatı başlayacak ve insan yeniden diriltilecektir. İşte o gün, din yani hesap günü başlayacaktır.
            İnsan, din gününde hesaba çekilecek ve dünya hayatındaki yaptıkları tartıya çıkarılacaktır. Hesabını verenler cennet ile mükâfatlandırılacak, veremeyenler cehennem ile cezalandırılacaktır.
            Mekkeli müşriklerin, Muhammed Aleyhisselama en büyük itirazı bu konuda oldu. Yeniden dirilişe ve hesap gününe akıl erdiremediler. Allah onların bu itirazına, şu ayetle cevap verdi.
            'Ve şüphesiz ki din/ hesap günü muhakkak olacaktır.' (Zariyat–6)
            DİN GÜNÜ; Allah'ın sözü ve üstelik vaadiydi. Bunun şek ve şüphesi olamazdı. Kur'an bu durumu; detaylı olarak açıklamış ve bu sözün, Allah'ın ahlakı olduğunu bildirmiştir. Dolayısıyla Allah'ın ahlakı, vaadine yani sözüne sadık olmasıdır.
            Bu hakikat, şu ayetlerle adeta perçinlenmiştir.
            'Mutlaka onların dönüşü bizedir. Sonra onların hesabını görmek de elbette Bize aittir.' (Gaşiye, 25–26)
             DİN GÜNÜNÜN şekli, çeşitli ayetlerle anlatılmıştır. O ayetlerden birisi şöyledir.
            'Gökyüzü dağılıp savrulduğunda
            Yıldızlar dökülüp saçıldığında
            Denizler kabarıp taştığında
            Kabirler alt üst olduğunda
            Her kişi önceden ne işlediklerini ve geriye ne bıraktığını bilir..' (İnfitar, 1–5)
            DİN GÜNÜNÜN sahibi olan Allah, o gün hesabı çabuk görecektir. Şu ayetlere kulak verelim.
            'O gün yeryüzü başkasıyla değiştirilir. Ve gökler de..
            Bütün insanlar; o tek hâkim Allah'ın huzurunda dururlar.
            O gün suçluları, birbirine bağlı zincirlere vurulmuş olarak görürsün!
            Gömlekleri katrandandır, yüzlerini ateş kaplamaktadır!
            Böylece Allah, herkese kazandıklarının karşılığını verir!
            Muhakkak ki Allah, hesabı çabuk görendir..' (İbrahim, 48–51)
            Peki, Allah bu hesabı nasıl çabuk görecektir? Bunun cevabını, yine Kuran'da buluyoruz.
            Şu ayetler, hesabın nasıl çabuk verileceğini net biçimde anlatıyor.
            'Hayır Hayır!
            Şüphesiz suçluların kaydı siccindedir
            Siccin nedir bildin mi?
            O, yazılıp numaralanmış (bilgi işlenen) bir bellektir.' (Mutaffifin, 7–9)
            Demek ki din gününde, her insanın kötü iş ve amellerinin kayıtlı olduğu bir bellek olacaktır.
            Şimdi devam edelim.
            'Hayır Hayır!
            Şüphesiz iyilerin kaydı İliyyun'dadır.
            İliyyun nedir bildin mi?
            O numaralanmış bir bellektir.' (Mutaffifin, 18–20)
            DİN GÜNÜNDE; Siccin ve İliyyun ismi verilen ve her insana ait iki bellek olacaktır. Bunlar anında sisteme girdiğinde, her şey ortaya çıkacaktır. Kimin tartısı ağır, kimin tartısı hafif hemen belli olacaktır.
            DİN GÜNÜ; gerçek adaletin tecelli edeceği gündür. O gün hiç kimseye haksızlık yapılmayacak, her insan yaptığının karşılığını görecektir. Allah Kuran'da, bu durumu şöyle açıklıyor:
            'KIYAMET/DİRİLİŞ günü için adalet terazileri kurarız
            Artık hiçbir nefse zulüm/ haksızlık edilmez
            Eğer (yapılanlar) bir hardal tanesi ağırlığınca da olsa, onu getiririz
            Hesap görenler olarak, Biz yeteriz.' (Enbiya, 47)
            DİN GÜNÜ hesabı kötü çıkanlar, pişmanlıkla kurtulmanın yollarını arayacaktır. Kimisi oğlunu, kimisi yakınlarını, kimisi dünya mallarını fidye olarak vermek isteyecektir. (Geniş bilgi için bakınız, Meariç suresi 8–18 ayetleri)
            Fakat o gün, bunların hiç birisi işe yaramayacaktır. Zira kimsenin kimseye bir yararı dokunmayacaktır. Şu ayet bu gerçeği anlatıyor.
            'SUR'a üflendiği zaman, artık o gün aralarında soy, sop yakınlığı yoktur ve birbirlerine de sormazlar.' (Müminun, 101)
             DİN GÜNÜNDE; dolayısıyla kimsenin kimseye, şefaati de söz konusu olmayacaktır. Kur'an bunu şöyle dile getiriyor.
            'Hesap günü nedir, bilir misin?
            Ve bir kez daha soruyorum; hesap günü nedir bilir misin?
            O gün hiç kimse;
            Hiç kimse için (zerre miktarı) bir şey (şefaat) yapamaz!
            Ve o gün buyruk/ otorite yalnız Allahın'dır!' (İnfitar,17–19)
             DİN GÜNÜ; şahitler huzurunda gerçekleşecektir. Yani Allah tarafından görevlendirilen, nebi ve resullerin şahitliğinde hesap görülecektir. Bunu kısaca açmak istiyorum. Cezayı hak edenlerin, o gün bazı itirazları olacak. Bilmiyorduk, haber edilmedik, bizi öncekiler saptırdı gibi mazeretler öne süreceklerdir.
            Allah onların bu mazeretlerini ortadan kaldırmak için, nebi ve resulleri şahit tutacaktır. Benim mesajımı onlara söylemediniz mi? Tebliği etmediniz mi? diyecektir. Onlarda kendilerine verilen görevi, eksiz yerine getirdiklerini söyleyeceklerdir.
            Bu yüzden her ümmet, kendi nebileri şahitliğinde hesaba çekilecektir. Bu konuyu anlatan ayet şöyledir.
            'Dirilteceğimiz gün;
            Her toplum için içlerinden kendilerine karşı bir şahit, seni de bunların üzerinde bir şahit göstereceğiz.' (Nahl,89)
            İnsanı en çok meraklandıran soru, ‘din gününün ne zaman gerçekleşeceği' sorusudur. Asırlardır çok çarpık görüş ve açıklamalar olmuştur. DİN GÜNÜNÜN vaktiyle ilgili, Kur'an'ın açıklaması nettir.
             'Sana o saat'ten soruyorlar.
            Onun zamanını bildirmek nerede, sen nerede?
            Onun bilgisi Rabbine aittir.' (Naziat, 42–43–44)
            İşte onun için asıl olan, Kuran'ı anlayarak okumaktır. Her namazda, her fatiha okuyuşunda, ‘Maliki Yevmiddin' dediğinde bunlar hatırına gelecek. Böylece incelecek ve kendini din gününe hazırlayacaksın..

Bu yazı 9844 defa okunmuştur.

YORUMLAR

  • 1 Yorum