Ahmet İNCE

Ahmet İNCE

gordesgazetesi@gmail.com

Ayılarla Yatağa Girmek

28 Kasım 2015 - 13:18

Bir imparatorluğun nasıl kaybedildiğini en iyi yaşayan, gören o müstesna kuşağın önde gelen ismiydi. Akif'in ‘tek dişi kalmış' dediği canavarın; bin türlü hile, desise ve siyaset ile bizi nasıl diz çöktürdüğüne şahit olmuştu.
            İsmet Paşa'dan bahsediyorum. Komutan, siyaset erbabı, tarihi tecrübeye sahip o İsmet Paşa şöyle demişti: 'Büyük devletlerle siyaset yapmak, ayı ile yatağa girmeye benzer.'
            Bir asır önce koca imparatorluk; bir değil, birden fazla ayı ile girdi yatağa. Parçalandı, ufalandı gitti. Bereket ki o tarihi tecrübeyi kullanan müstesna evlatlarıyla bugünkü devletini kurabilmeyi, ayakta tutabilmeyi başardı.
            Bir bataklıktan çıkmışlardı. Sonraki dönemlerinde siyasetlerini, bakışlarını hep tecrübeyle şekillendirdiler. Ortadoğu bataklığına aşırı derecede dikkat çektiler.
            Yaklaşık 1 asır geçti. Bunca tecrübe, bunca acı, bunca hüzün sanki bir işe yaramamış.
            Tekrar o bataklığın içindeyiz.
            Tıpkı 1 asır önce olduğu gibi, yine ayılarla yatağa girmek zorundayız.
            Ve nitekim bugün bir değil, birkaç ayı ile yatağa girmiş durumdayız.
            10 saat dizi izlemekten, 5 saat ofsayt pozisyonu tartışmaktan, sanal âlemde muhabbet etmekten düşünmeye, anlamaya fırsat bulamayan bir toplum, şehla bakışlarla olanları izliyor.
            İtiraz eden aklı imha ediyorlar.
            İtiraz eden sesi boğuyorlar.
            İtiraz eden kalemi kırıyorlar.
            Şimdi istediğimiz kadar konuşalım, yorum yapalım:
            Rus uçağını düşürdük. Hava sahamızı ihlal etti. Uyarılarımız dikkate alınmadı. Sonuna kadar haklıyız.
            İki tarafta çok gerginmiş. Diplomatik dil kullanılmalıymış. Bu gerginlik bir savaşa dönüşmezmiş. Türkiye ticari bakımdan sıkıntı yaşarmış. Enerji meselemiz darbe alırmış. Turizm sıkıntıya girermiş.
            KGB kökenli Putin, bunun altında kalmazmış. Türkiye gücünü göstermiş.  Konuş konuşabildiğin kadar.
            Eskilerin sözüdür: 'Nihayeti bedayetinden beter' derler.
            Yani şu an konuşulanlar, şu anki yorumlar ve şu anki yaşananlar işin bedayetidir. Aslolan ise işin nihayetidir.
            Evet, o coğrafya tam bir bataklık. Hesap hesap içinde, düzen düzen içinde, fesat fesat içinde.
            Bunu en bariz biçimde biz gördük, biz yaşadık, çilesini biz çektik. Bedelini biz ödedik.
            Yine Akif'in mısraları geliyor aklıma:
            Geçmişten adam ders alırmış ne maval şey
             Beş bin yıllık kıssa yarım hisse mi verdi
            Tarihi tekerrürden ibaret diyorlar
            Hiç ibret alınsaydı tekerrür mü ederdi?
            Demek ki o tecrübe, işimize yaramamış. Hayret ki ne hayret!!
            Netice itibarıyla, asıl farkına varmamız gereken görüntü şudur: Bir değil, birden fazla ayı ile yatağa girdik.
            Önce temenni ederim: İnşallah bir yerimizi parçalattırmadan, kırıp dökmeden yataktan kalkarız.
            Sonra dua ederim: Allah bu millete yüz yıl önceki 'Burası Yemendir' türkülerini  bir daha söyletmesin'.

Bu yazı 1007 defa okunmuştur.

YORUMLAR

  • 0 Yorum