Kazım GERMİYANOĞLU

Kazım GERMİYANOĞLU

kgermiyanoglu@hotmail.com

Yangın-46

08 Mart 2019 - 18:16

Mübarek Ramazan Ayı'nın sonuna gelinmiş, bayram hazırlıkları yapılmıştı. Fırınlarda nar gibi kızarmış baklava ve kulaç tepsileri sıra sıra sahiplerini bekliyordu. Gönüllerin coştuğu, sevinç, neşe ve mutluluğun doruğa ulaştığı, konu komşu ve akraba ziyaretlerinin yapıldığı, bayramlaşıp kucaklaşarak, dargınlık ve kırgınlıkların unutulduğu mübarek bayram günleri beklenmeye başlanmıştı.  
               İkinci Anzavur isyanı da bastırılmış, Çerkez Ethem Bey ve Parti Pehlivan Ağa Salihli'ye geri dönmüşlerdi. Uzun süre Gördes'ten uzak kalan Parti Pehlivan Ağa'nın gözünde Gördes tüter olmuştu. Eşi Hatice, Kayınbabası Molla Mehmet Efendi, Kayınvalidesi, Kayınbiraderleri ve diğer dostları, hepsini de çok özlemişti. Bu bayramı, Gördes'te geçirmek istiyordu. Ethem Bey'in iznini alarak Gördes ve civar köylerinden olan dokuz kızanıyla birlikte sahurdan sonra yola çıktılar. Hedeflerine bir an evvel ulaşmak istiyorlardı, bunun için dörtnala yol aldılar. İkindi vakti yaklaşmıştı. Uçsuz bucaksız yeşilliklerle kaplı vadiden Gördes'e doğru ilerliyorlardı. Arkalarda bulunan Gördesli Rafet Efe atını tepikleyerek Parti Pehlivan Ağa'nın yanına yaklaştı ve ona doğru eğilerek:
               -Ağam! İkindi vakti yaklaştı, öğle namazlarımızı geçirmesek'
               -Olur, Rafet Efe, dedi Pehlivan, şuracıkta bir bağ evi görünüyor, bir bakalım hele.
               Bağ evinin önünde durdular. Etrafta kimseler yoktu. Atlarından inip etrafı kolaçan ettiler. Biraz ileriden çapa sesleri geliyordu. Yavaş yavaş ilerlediler. Evin arkasında bir adamın tek başına bağ çapaladığını gördüler ve yaklaştılar. Adam da onların geldiğini hissetmiş olacak ki, işini bırakıp onlara doğru dönmüştü.
-Bu, Mehmet' Kör Mehmet, dedi Rafet Efe, selâm verip önünde durdular.
               -Kolay gelsin, dedi Parti Pehlivan Ağa.
               -Ve Aleykümselâm! Hoş geldiniz Ağalar! diyerek elindeki çapaya dayanıp doğruldu Kör Mehmet.
               Pehlivan Ağa meraklı bakışlarını Rafet Efe'ye çevirdi, Rafet Efe gülümseyerek başını salladı:
               -Ne o Mehmet? Yalnız mı çalışıyorsun? Hani başka kimse yok mu?
               -Yalnızlık Allah'a mahsustur Rafet Efem, diyerek eliyle uzaktaki ceviz ağacını gösterip:
               -Te orda biri daha var' Benim hatun' Boydan fakir, akıldan Karun'
               Gülüştüler. Parti Pehlivan Ağa'nın gözleri merakla açılmış, Mehmet'e bakıyordu. Merakını daha fazla gizleyemedi:
               -Doğuştan mı âmâsın yoksa cephede mi kaybettin gözlerini Mehmet Kardaş?
               -Büyük Harpte' Arabistan'da Pehlivan Ağam.
               Pehlivan'ın gözleri biraz daha büyüdü, yanındakilere bakarak güldü:
               -Gördesli Rafet Efe'yi tanıdın kabul, ya beni nasıl tanıdın Mehmet?
-Ben, bir defa duyduğum sesi hiç unutmam Pehlivan Ağam. 
-Sesimi nerede duydun ki? Seninle hiç karşılaşmadık'
               -Yoo! Karşılaştık' Karşılaştık Ağam.
-Nerde?!.
-Gördes'e ilk geldiğinde, Çarşıbaşı'nda; Koca Kahve'nin önünde, selâm verip Molla Mehmet Efendi'yi sorduğunda ben de ordaydım.
               Dudaklarını büküp başını salladı Pehlivan Ağa:
               -Bak hele! Ta nerden nereye! Bunca zaman sesimi unutmadın demek?
               -Hafızama kaydettim, gayri hiç unutmam. Bu da bize Yüce Allah'ın bir vergisi işte'
               -Demek, gazisin sen?
               -Evet, Kör Mehmet derler bana.
               -Ben sana Gazi diyeceğim, dedi Parti Pehlivan.
               -Sen gene bana Kör Gazi de' Çünkü karışır, çok gazi var memlekette.
               Parti Pehlivan Ağa tekrar güldü:
               -Peki, dedi, devam etti:
               -İyi de, sen görmediğin halde nasıl oluyor da çapa yapabiliyorsun? Onu merak ettim Gazi!
               Bu defa gülme sırası Kör Mehmet'e gelmişti; büzülmüş göz çukurlarının etrafındaki hafif sakallı, esmer yüz kasları birden gevşedi:
               -Bağların, ağaçların sayesinde'
-Nasıl yani?!.
-Onlar yol gösterir bana; ben çapayı kaldırdım mı, onlar bana ses verir.
               -Konuştuklarını söylüyorsun yani seninle!..
               Kör Mehmet başını salladı, gülümsedi.
               Pehlivan Ağa elini başına götürdü, alnını kaşıdı bir süre, düşündü, söyleyecek söz bulamadı:
               -Bize abdest alacak bir yer göster de namazlarımızı kılalım bari Gazi, dedi.
               -Şu ilerdeki ağacın gölgesinde bir desti su olacak, buyurun alın abdestlerinizi, yetmez ise biraz ilerisinde kuyu var, oradan çekersiniz, dedi Kör Mehmet eliyle bağın kenarındaki armut ağacını gösterdi. Pehlivan Ağa ile Efeler o tarafa yönelince; ' Bismillah!' deyip yeniden işe koyuldu.
               Namazlarını kılan efeler tekrar Kör Mehmet'in yanında toplandılar. Parti Pehlivan Ağa yavaş adımlarla yaklaşırken seslendi:
               -Gazi, hadi artık bırak, seni de götürelim Gördes'e. Bu mübarek arife günü yetiversin çalıştığın.
               -Allah kabul etsin dua ve niyazlarınızı, dedikten sonra; güneş aşsın bakalım, daha erken, biz iftara yetişiriz, daha yevmiyeyi hak etmedik dedi Kör Mehmet.
               -Yevmiye ne kadar ya Gazi?
               -Yirmi kuruş.
               -Az değil mi? Akşama kadar çapa yapıyorsun.
               -Allah bereket versin! Buna da şükür! Ya hiç olmazsa ne yaparım!
               Pehlivan Ağa arkadaşlarına baktı, dudaklarını büzüp başını salladı. Pehlivan kadar onlar da şaşkınlık ve hayranlık içindeydiler. Şu kısacık zaman içinde çok şey öğrenmişlerdi Kör Mehmet'ten. Mehmet konuşmasını sürdürdü:
-Sabahtan akşama kadar ağacın dibinde beni bekler zavallı. Beni yedirir, içirir, geydirir, getirir, götürür. Benim gözüm, kulağım, elim, ayağımdır o. O, olmasa ben nerde buralara gelip de bu işleri yaparım ha, kolay mı?
               Parti Pehlivan Ağa uzun süre Kör Mehmet'i dinledi, konuşması bitince:
               -Gazi Kardaş, bize müsaade, diyerek elini tuttu Kör Mehmet'in ve tokalaşırken bir altın lira bıraktı avucuna.
               Kör Mehmet birden ciddileşti, eline ateş düşmüş gibi çekti. Yüzünün bütün hatları gerilmişti. Parti Pehlivan ise iki eliyle Kör Mehmet'in elini sımsıkı tutmuş bırakmıyordu.
               -Yooo! Ağam, dedi Kör Mehmet, ben bunu hak edecek bir şey yapmadım'
               -Suyunu kullandık, vaktini aldık, hakkını helal et! dedi Parti Pehlivan Ağa.
               -Helal olsun Ağam, helal olsun! diyerek altını iade etmek istedi ama Pehlivan Ağa izin vermedi, elini tutup avucunu yumdu.
               -Korkma, helal paradır, bizim çarpmayla çırpmayla işimiz yoktur gazi'
               -Ondan şüphem yok Ağam' Lakin ben bunu alamam, kusuruma bakma'
               Biraz önce gülen şakalaşan Kör Mehmet gitmiş, yerine ciddi ve öfkeli biri gelmişti. Rafet Efe müdahale etti:
               -Pehlivan Ağam, Mehmet hak etmediği parayı aslâ almaz, beyhude uğraşmayın, dedi.
               Mehmet yumuşadı, tekrar gülmeye başladı. Pehlivan, bir süre daha Mehmet'in elini bırakmadı, sonra elini omzuna koyarak:
               -Seni tanıdığıma çok memnun oldum Gazi, işin kolay gele, diyerek atına atladı.
               -Allah yolunuzu açık etsin! Güle güle gidin! Dedi Kör Mehmet.
               Parti Pehlivan Ağa arkadaşlarına döndü:
-Gidelim Kardaşlar! Haydi Eyvallah Gazi! diyerek atını hızla Gördes'e doğru sürdü.    

Bu yazı 1027 defa okunmuştur.

YORUMLAR

  • 0 Yorum