Kazım GERMİYANOĞLU

Kazım GERMİYANOĞLU

kgermiyanoglu@hotmail.com

İki Kese Altın

31 Mart 2016 - 17:22

Yavuz Sultan Selim, Mısır Seferi dönüşü ordusuyla bir köyün yakınından geçer. Aksakallı bir ihtiyarı tarlasında çalışırken görür. Yaklaşıp selâm verdikten sonra ne yaptığını sorar:
-          Ağaç dikiyorum Sultanım! Diye cevap verir ihtiyar.
-          Dede senin yaşın kaç? Diye sorar Padişah.
-          Yaş doksanı geçtiii! Der, dede cılız sesiyle.
-          Peki, bu fidanlar ne zaman büyüyüp ağaç olacak ta sen meyvelerini yiyeceksin? der Yavuz.
İhtiyar yavaş yavaş ayağa kalkıp doğrulmaya çalışırken gülümseyerek cevap verir:
-          Ben yiyemezsem, torunlarım yer hünkârım! der.
İhtiyarın bu sözü Yavuz'un hoşuna gider ve yanındaki Vezir Sinan Paşa'ya:
-          Dedeye bir kese altın verin, diye buyurur.
Sinan Paşa, ihtiyara bir kese altın atar. İhtiyarın gülümsemesi daha da artar:
-          Padişahım, bakın benim ağaçlar büyüdü, meyvesini vermeye başladı bile, der.
İhtiyarın bu sözü Yavuz'un çok hoşuna gider ve:
-          Sinan Paşa! Bir kese altın daha verin dedeye, der ve hızla atını sürerek uzaklaşır.
Tarihimizde buna benzer daha birçok ibretlik olay yaşanmıştır.
Yüce Dinimiz, bizim bugün canlandırmaya çalıştığımız ağaç ve orman sevgisinin, senede bir veya birkaç gün değil, bir ömür boyu sürdürülmesini istemiştir. Sevgili Peygamberimizin;
'Kıyamet kopacağı zaman bile, elinizde bulunan bir hurma fidanının dikimini, yetiştirebilecekseniz, hiç durmayınız, onu hemen dikiniz.' Hadis-i Şerifleri, dinimizin ağaca, ormana ve yeşilliğe verdiği önemi açık bir şekilde belirtmektedir. Peygamber Efendimiz, bir başka Hadis-i Şerifleri'nde de; ' Dikilen ağacın meyvesinden ve gölgesinden insanlar ve hatta diğer canlılar istifade ettikleri sürece, onu dikenin sevap defteri kapanmayacak, kendisi ölüp gitse de, Allah katındaki derecesi yükselmeye devam edecektir.' buyurmaktadırlar. Sadece bu iki Hadis bile Yüce Dinimiz İslâm'ın ağaç yetiştirmeye ve onu korumaya verdiği önemi açıkça göstermektedir.
Fatih Sultan Mehmet'in; 'Ormanlarımdan bir dal kesenin, başını keserim.' Sözü, ecdadımızın ağaca ve ormana verdiği değeri göstermesi bakımından büyük önem taşımaktadır ' Yaş kesen, baş keser.' Atasözümüz de meşhurdur.
Savaşa giderken ordu komutanlarına verilen; 'kadınların, çocukların ve yaşlıların öldürülmemesi' emrinin yanında; 'ağaçların kesilmemesi, ormanların tahrip edilmemesi, mamur olan yerlerin gözetilmesi' de bir ilke olarak İslâm Dini' nin düşman arazisindeki ağaçların, ormanların ve güzelliklerin korunması hususundaki hassasiyetini açık bir şekilde gözler önüne sermektedir.
Cumhuriyetimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk de, bir yurt gezisinde bozkırların ortasında boş ve ağaçsız bir kasabaya uğradığında, gördüğü manzara karşısında çok üzülmüş ve kasaba halkına yeşilliğin ve ormanın önemini anlatabilmek için; ' Yeşil görmeyen gözler, renk zevkinden mahrumdur. Ağaç dikiniz ki; kör bir insan bile yeşillikler arasında olduğunu fark etsin. Ağaç ve yeşil medeniyettir.' diyerek, onları ağaç ve orman yetiştirmeye teşvik etmiştir.
Gazi, Latife Hanım'la evlendikten sonra, Çankaya'daki bağ evi onarılarak büyütülmüş, köşkün bahçesini yeniden düzenlemek üzere İzmir'den bir de bahçe uzmanı getirilmişti. Bahçe uzmanı, birkaç gün bahçeyi inceler, bir takım planlar çizer. Sonunda tasarladıklarını Gazi'ye sunma sırası gelmiştir. Bahçeyi birlikte gezerlerken, nerelerde neler yapılması gerektiğini anlatıyor, Gazi de dikkatle onu dinliyordu. Oldukça büyük ve heybetli bir kayın ağacının önüne geldiklerinde konuk uzman:
- Bu ağacı da keseceğiz Gazi Hazretleri, çünkü yolu engelliyor. Dedi.
Atatürk birden durdu. Kızdığı, gerilen yüzünden ve çakmak gibi yanan gözlerinden belli oluyordu.
-  Vay beyim vay! Ömründe böyle bir ağaç yetiştirmişliğin var mı ki, böyle fütursuzca keselim diyorsun?
Adamcağızı bir daha Gazi'nin huzuruna çıkarmadılar. Geldiği yere, İzmir'e geri gönderdiler.
Atatürk Orman Çiftliği'ni kurmak üzere arazi satın alınırken de uzmanların;
'Bu toprakta tarım yapılmaz, ağaç yetiştirilmez' raporu vermeleri üzerine Atatürk;
- Demek ki seçimimiz çok yerinde. Olmayacak denilen yerde olabileceği gösterebilmek için, iyi bir yer seçmişiz.' diyerek ısrarla çiftliğin orada kurulmasını ister.
Vatan şairimiz Mehmet Emin Yurdakul bir şiirinde, ağaçları ve ormanları acımasızca tahrip edenlere karşı şöyle haykırmaktadır:
'Ey hemşehri, sakın kesme! Yaş ağaca balta vuran el onmaz;
 Bu kütükler 'Nice yıldır, hiç birine kervan gelmez, kuş konmaz!

Bunları kes, o baltanla çürümüş ağaçları yere ser'                    
Kutsal Meslek' te bulunduğum süre içerisinde yaşadığım anılarım arasında, her yıl bahar başlangıcında öğrencilerimle yaptığımız Ağaç Dikme Şenlikleri ‘nin müstesna bir yeri vardır. Hâlâ düşündükçe beni heyecanlandıran ve büyük haz yaşatan nadide anılardı onlar.

Bu yazı 1412 defa okunmuştur.

YORUMLAR

  • 0 Yorum