Ahmet İNCE

Ahmet İNCE

gordesgazetesi@gmail.com

Eğitim Neden Başarısız?

02 Ekim 2017 - 10:33

TEOG kaldırıldı. Nasıl kaldırıldı, siyasi bir tercihle. Yerine ne konulacak belli değil. Yani hiçbir hazırlık yapılmadan, böyle bir karar verildi. Üniversite sınavlarında köklü değişikliğe gidileceği ifade edildi.
            Her defasında olduğu gibi, hep sil baştan yapıyoruz. Bu kaçıncı eğitim modelidir, kaçıncı imtihan sistemidir.
            Sonrada diyoruz ki eğitim ve kültürde başarısızız.
            Bildim bileli bu ülkede eğitimin modeline, sınavların şekline hep siyasetçiler karar verir. Bu yanlış, eğitimi bugünkü çıkmazın içine sürüklemiştir. Zira eğitim bir bilim dalıdır. Pedagoji bilimi, yalnızca siyasetçilere bırakılmayacak kadar ciddi bir iştir.
            Günümüzde eğitim ile ekonomi, eğitim ile kültür, eğitim ile sosyalleşme arasında mutlak bağlar vardır. Güçlü bir ekonomi, bilimsel bir eğitim modelinden geçer. Kültürel hayat, dirayetli bir eğitim modeli ile oluşur. Toplumun sosyalleşmesi, içeriği doldurulmuş bir eğitim sistemi ile sağlanır.
            Yıllardır eğitim adına yaptıklarımıza bakalım.
            Önce okuma yazma seferberliği başlattık. İnsanımız cahil kalmasın diye düşündük. Okullar açtık, üniversiteler kurduk. Çocuklarımız yüksek tahsil yapsın istedik. Sonra onlara birer diploma verdik.
            Bugün en büyük işsiz ordusu, diplomalı çocuklarımızdan oluşuyor. Eğitimden anladığımız buydu; toplumun yüzde şu kadarı okuryazardı, yüzde şu kadarı üniversite mezunuydu.
            Bu çarpıklığı, iktidarlar devam ettirdi yıllar boyunca. Eğitimi bir bilim dalı olarak görmediler. Bu işin ilmini yapanların görüşlerine itibar etmediler. Birçok bilim adamının fikir ve düşüncesini hiçe saydılar. İstişarede bulunmadılar, olması gerekeni aramadılar.
            Her biri ayrı değer olan çocuklarımızı; yeteneklerine ve becerilerine göre eğitip geliştirecek bir sistemin hayalini bile kuramadılar.
            Dolayısıyla eğitimin bir modeli olamadı hiçbir zaman. İktidarların düşüncesine göre öğretmen, fikriyatına göre müfredat, sadakate göre okul idarecisi tercih edildi hep.
            Bu çarpık yapı içerisinde, bir başka çarpıklık boy gösterdi. Kimisi şöyle bir nesil, kimisi böyle bir nesil yetiştirme gayretine düştü.
            Okul binaları yaptık. Nice üniversiteler açtık. Öğrencisi var, hocası yok; hocası var öğrencisi yok fakültelerle doldu ortalık.
            PİSA sınavlarında ortaya çıkan sonuç, aslında yıllardır devam eden çarpıklığın tezahürüydü. Çocuklarımızın Türkçede okuduğunu anlayamadığı, anlayamadığı için matematikte problem çözemediği ortaya çıktı. Netice itibarıyla; problem çözmesi gereken çocuklarımız, problemin birer parçası haline getirildi.
            Bu yılın üniversite sınavları sonucu, en az 250 bin kontenjan boş kaldı. Niye? Çünkü çocuklarımızda, bu eğitim sisteminin kendilerine bir fayda sağlamadığını gördü. Diplomaların bir işe yaramadığını fark etti.
            Bir eğitimci olarak, yıllardır söylediğim bir gerçeklik vardır. Belli sayıda üniversitenin, belli sayıda fakültesinden mezun olamazsanız, diplomanız size istikbal vaat etmez. Bu sayıda ortalama 50 bin civarındadır.
            Pedagoji bir bilimdir. Üstelik bilimin en hassas ve nazik olanıdır. Bunu niye söylüyorum?
            Eğitim sistemimizin bugün içinde bulunduğu durumu, gördüğüm için söylüyorum. Siyasetin ağır darbeleriyle yara almış sistemsizliğin, ufkumuzu karartmasına üzülüyorum. Kulaklarımda Nobel ödüllü Türk bilim adamı Aziz Sancar'ın sözleri yankılanıyor: ' Gençler bilim için siyasetten uzak durun.'
            Konunun daha iyi anlaşılması için size Prof. Dr. Mümtaz Turhan'dan bahsedeceğim.
            Türkiye'de sosyal psikolojinin kurucusudur. Vefat ettiği 1969 yılına kadar İstanbul Üniversitesinde kürsü başkanıydı. Avrupa'da pek çok üniversitede görev yapmıştı.
            Mümtaz hoca, aynı zamanda sosyal antropolojinin en önemli bilim adamıydı. Son iki asırlık tarihimizin siyasi, sosyal, kültürel ve maarif hayatını sıra dışı bir metotla incelemiş, yeni ufuklar açmıştı.
            Rahmetli Erol Güngör, en kıymetli talebelerindendi. Konya Selçuk Üniversitesinin kuruluşunda görev almış, müthiş katkılar yapmıştı.
            20'li yaşlarda Mümtaz Turhan'ı okumaya başlamıştım. Üç ciltlik 'Kültür Değişmeleri' isimli eseri; siyasetin, ideolojinin çok ötesinde zihnimize ışık saçıyordu. Sonra 'Garplılaşmanın Neresindeyiz' isimli eserini okumuştum. Kafam allak bullak olmuştu.
            Şimdi o eserde; Mümtaz hocanın bilimsel zihniyet için verdiği bir örneği size kısaca anlatmak istiyorum.
            Amerika'da, kömürün ısıtmada kullanıldığı yıllarda, hava kirliliği ciddi bir problem oluşturmuş. Isınıyoruz amma hava kirliliği de dayanılacak gibi değil demişler. Daha o yıllarda Amerika'da bilim şirketleri varmış. Teknik ve toplumsal meselelerde, çözüm üreten şirketlermiş bunlar.
            Hava kirliliği konusu, bu şirketlerden birisine verilmiş. Uzun araştırmalardan sonra, şunu bulmuşlar. Kömür büyük kütleler halinde tam yanamadığından, karbon monoksit gazı çıkarıyor ve bu gaz hava kirliliğine sebep oluyor.
            Hükümet ne yapmalıyız diye aynı şirkete ikinci bir görev vermiş, yine uzun çalışma ve araştırmalardan sonra, şöyle bir çözüm önerisi getirmiş şirket. Kömürü preslerde ufalayabilirsek tamamının yanmasını sağlayabiliriz. Böylece hava kirliliğine sebep olan, karbon monoksit gazının çıkışını engelleyebiliriz.
            Teknik hazırlıkları hükümet tamamlamış ve kömür preslerde ufalanmaya başlamış. Bu uygulama sonucunda, hava kirliliği büyük ölçüde önlenmiş.
            Fakat bu defa, bir başka problemle karşılaşmışlar. Preslenen kömür bol miktarda kül meydana getiriyor. Halk bu külleri nasıl atacak, çevreye nasıl zarar vermeyecek?
            Hükümet, bunu bir problem olarak görmüş ve aynı şirketten çalışmasını istemiş.
            Neticede şirket, bu külün tuğla yapımında ham madde olarak kullanılabileceğini bulmuş. Halk küllerini torbalara koyarak evinin önüne bırakmış ve yetkililer tarafından her gün alınmış.
            Mümtaz hoca ve sonrasında onun yolunu takip edenler, bu ülkede dikkate alınmamıştır. Siyasetin keskin kılıcı, kör ideolojik saplantılar, bu ufka itibar etmemiştir.
            Eğitimde niye başarısızız? Aslında acıtıcı bir soru bu bizim için.
            Âcizane, bu soruya cevap olarak, bir soru sormak istiyorum.
            Eğitimde başarılı olmamız için, bir tane neden gösterebilir miyiz?

Bu yazı 1894 defa okunmuştur.

YORUMLAR

  • 0 Yorum