Ahmet İNCE

Ahmet İNCE

gordesgazetesi@gmail.com

32.Yıl Yazısı ve Hüzün

05 Ağustos 2016 - 14:21

Başladım, devam ettim ve 32 yıl geçti böylece. Gördes şartlarında imkânsızlıklara ve zorluklara inat, bugünlere geldim. Dizginlenmez bir arzu ve pörsümeyen bir heyecanla geçti yıllar.
            Bir şehrin 32 yılına tarih düştüm. Bu şehirle ilgili ne varsa yazdım. Ülke meselelerine kafa yordum, yüzlerce makale, araştırma ve inceleme yazısı kaleme aldım.
            32 yıldan geriye ne kaldı diye sorarsanız bana, şunu söyleyebilirim. Bu gazete Gördes halkının sevgisini, güvenini kazanmış, her kesimin itibar ettiği kurumsal bir kimliğe kavuşmuştur.
            Bu kolay bir iş değildir. Benden sonra bu gazetenin serüvenini inceleyecek olanların, asıl üzerinde durması gereken konu bu olacaktır.
            32. yılı yazarken yüreğim buruk, beynim sancılar içerisinde. Çünkü 15 Temmuz, bende onulmaz yaralar açtı. Zira 15 Temmuz; Türkiye Cumhuriyeti kurulduğu günden bugüne, devletin geçirdiği en şiddetli sarsıntının tarihidir.
            Bu memleket için, çocukluğumdan beri yaşadığım kaygılarım ve sevdalarım vardır benim. O kaygı ve sevdalar, beni şahsiyet sahibi yaptı. Bu yüzden kıvırmadan, bükülmeden bugünlere geldim. Gördes Gazetesi de bu yolculuğumda, bana eşlik etti.
            Gördes'in kadim tarihinde 'Hacı Yüzbaşılar' olarak bilinen bir aileden geliyorum. Büyük dedem Hacı Yüzbaşı Ahmet Efendi, imparatorluk coğrafyasında yıllarca savaşmış bir askerdi. Balkan ve Rumeli'nin elden gidişinde, ne hicranlar yaşamıştı.
            1900'lu yılların başında, Gördes'e döndüğünde 80 yaşındaydı.
            4 çocuğu da o vatan topraklarında doğmuştu. Dedem Tayyareci Cevdet Efendi, Selanik doğumluydu. Atatürk'ü hep ondan dinlemiştim.
            Dedem Tayyareci Cevdet Efendi, babası Hacı Yüzbaşı Ahmet Efendiyi anlatırdı bana çocukluğumda. Bir imparatorluğun hangi şartlarda elimizden uçup gittiğini, beynime işlerdi. Mustafa Kemal'i anlatırdı, Milli mücadeleyi anlatırdı.
            Ve ben bu terbiye sistemi içerisinde; daha çocuk yaşlarda vatanın kıymetini, devletin mahiyetini ruhuma sindirmiştim adeta.
            Aile olarak bu gelenek bizi, vatan ve devlet kavramları üzerinde aşırı bir duyarlılığa sevk etmiştir.
            80 öncesinin kaoslu yıllarında, devlet yine tehdit altındaydı. Delikanlı demlerimde sağıma ve soluma bakmadan, meydanlara çıktım. İnancımla, cesaretimle, fikriyatımla, şahsiyetimle mücadele ettim.
            Çok acılar çektim, çok zor günler yaşadım, çok şeyleri feda ettim. Cezaevi günlerinde hep büyük dedemi hatırladım. 80 yaşında silahını bırakmak zorunda kalan Hacı Yüzbaşı Ahmet Efendi'nin yaptıklarının yanında, bizimkisinin lafı mı olurdu?
            Çok tecrübe yaşadım. Çok şey gördüm.
            15 Temmuzu yaşadıktan sonra, geriye dönüp bakıyorum. Ruhumda buruk bir mutluluk var. Mutluluk insanı acıtır mı? Beni acıtıyor.
            Fikriyatından, düşüncesinden, siyasetinden, inanışından rücu eden insanları görüyorum. Özür dileyenler, kandırıldık diyenler, bilemedik diyenler, hata ettik diyenler, anlayamamışız diyenler'
            Ama ben hiç yanılmadım, hiç kandırılmadım, hiç şaşmadım, hiç özür dilemek zorunda kalmadım. Çünkü sevdam ve kaygım çok büyüktü. Millet ve devlet tutkusunun yanında, her şey teferruat olarak kalıyordu.
            Bu yüzden bağnazlığa hiç düşmedim. Doğru inanmayı öğrendim. Analitik düşünmeyi öğrendim. Devamlı okudum, devamlı kafa yordum.
            Genç yaşımda savunduğum fikir ve düşünceler, bugün de geçerliliğini koruyor. Zaman ve olaylar, onların tamamını teyit etti.
            Devlet ve millet kaygısıyla, bugüne kadar yüzlerce makale yazdım. Bugün o yazıların cümlesinin, ne kadar isabetli ve yerinde olduğu bir kez daha ortaya çıktı. Ancak buna asla sevinemiyorum.
            32 yıl itibar görmek, kabul edilmek, halk tarafından aranmak ne demek diye sorarsanız, ancak böyle cevap verebilirim.
            Gördes Gazetesi 32 yıllık çizgisinde hiç sapmadı, bükülmedi. Yalaka olmadı, yalamalık yapmadı. Şahsiyetsizlik girdabına düşmedi. Menfaat ilişkilerine girmedi. Sayfalarında ne yazdıysa, hangi meseleye parmak bastıysa hepsi gerçek çıktı.
            15 Temmuz pek çok konuda, toplumsal zaaflarımızı ve veballerimizi de ortaya çıkardı. Yıllardır onların pek çoğuna, parmak basıyor fakat anlatamıyorduk.
            Başta dini konular olmak üzere, onları yeniden kaleme alıp, halkımızı aydınlatmak zorunluluğu hissediyorum.
            32. yılın bu buruk kutlamasında, sevda ve kaygılarım açısından sırtımda daha fazla yük hissediyorum.
             Bu vesileyle gazetemizin hazırlanmasında emeği geçen tüm mesai arkadaşlarıma, bizi yaşatan Gördes halkına ve okuyucularımıza teşekkür ediyorum.

Bu yazı 2369 defa okunmuştur.

YORUMLAR

  • 0 Yorum