Yaşar ATLI

Yaşar ATLI


Sultan Abdulaziz'in Avrupa Seyehati

23 Aralık 2019 - 11:22

Sultan Birinci Abdülaziz 8 Şubat 1830 tarihinde İstanbul'da doğdu. Ağabeyi Sultan Birinci Abdülmecid'in vefatı üzerine 25 Haziran 1861 günü tahta çıktığında 31 yaşındaydı.
Çok iyi Fransızca konuşurdu. Şiire ve müziğe de ilgisi vardı. Kendine ait besteleri vardır. Resim yapma kabiliyeti de çok üstün olan Sultan Birinci Abdülaziz, Osmanlı donanmasına ısmarlayacağı gemilerin planını bizzat kendisi çizmişti.
Ok atmayı, ata binmeyi, avlanmayı ve özellikle güreşmeyi çok severdi. Güçlü, kuvvetli ve pehlivan yapılıydı. En iyi pehlivanlarla güreşir ve sırtlarını yere getirirdi. Ünlü pehlivan ‘gaddar' lakaplı Kel Aliço'yu saraya aldırmıştı.
Sultan Abdulaziz ülke dışına çıkıp Avrupa başkentlerini ziyaret eden ilk padişahtır.
Ondan önce hiçbir Padişahımız yabancı bir ülkeyi resmi ya da gayrı resmi ziyaret etmemiştir. Sultan Abdülaziz'in Fransa, İngiltere ve Avusturya ağırlıklı Avrupa Seyahati ilk ve tek örnektir. Çok büyük yankıları olan bu seyahatin sonunda Osmanlı topraklarında üç gün üç gece şenlikler yapılmıştır. Sultan Abdulaziz daha önce de Mısır'a seyahatte bulunmuştu.
Fransa'da 1867 yılında tertip edilen milletlerarası Paris sergisini ziyaret etmek üzere imparator III. Napolyon, Osmanlı padişahı Abdulaziz Han'ı Paris'e davet etmiş aynı zamanda bu vesile ile genel barışı kuvvetlendirecek fikir teatisi fırsatının zuhur etmiş olacağını da İstanbul'daki büyükelçisi vasıtasıyla bildirmişti.
Sultan Abdülaziz III. Napolyon'un daveti üzerine çıkmıştı bu seyahate. Tabi bu sadece Napolyon'la kalmamıştı. İngiltere sefiri de Londra'ya davet etmişti.
Padişah bu geziye kalabalık bir ekiple hareket etti.
Ekipte; Veliaht şehzade Sultan Murad, onun küçüğü şehzade Abdülhamid, büyük oğlu şehzade Yusuf İzzeddin Efendi ile hariciye nazırı Dr. Büyük Mehmed Fuad Paşa, Padişah hocası Akşehirli Hasan Efendi ve diğer memurlar vardı. Ayrıca Fransa sefiri ile İngiliz sefareti baş tercümanı da yanlarında bulunmaktaydı.
21 Haziran Cuma günü Cuma namazını Ortaköy Camisinde kıldıktan sonra Beşiktaş Sarayına geçen Abdulaziz, saray önünde bekleyen Sultaniye vapuruyla yola çıkmıştır.
Kafileyi Pertev Piyâle vapuru ile Fransız sefire tahsis edilen bir diğer gemi ve bazı zırhlılardan oluşan küçük bir filo takip ediyordu.
Buradan büyük bir törenle uğurlanan Sultan, ertesi gün Çanakkale Boğazı'ndan her iki taraftan atılan toplarla selamlanarak geçti ve Boğaz çıkışında Fransız donanmasınca karşılanıp yine top atışlarıyla selamlandı.
Girit meselesi sebebiyle Yunanistan ile muhasamata rağmen 24 Haziran'da Mora açıklarından geçen Sultan, 25 Haziran'da Sicilya'da Messina Limanına, 30 Haziran'da Paris'in Lyon garına ulaştı.
İstasyonda III. Napolyon tarafından karşılandı. Şerefine bütün istasyon kıymetli halı ve kumaşlarla döşenmişti. Parlak bir askeri törenden sonra XIV. Lui'nin muhteşem tarihî arabasıyla Tuileries Sarayına doğru hareket edildi. Yolda halk Osmanlı padişahına büyük sempati gösterilerinde bulunmuş, onu alkışlamış: 'Yaşasın Sultan, yaşasın İmparator' sesleri göklere yükselmişti. Abdulaziz'i Tuileries Sarayında III. Napolyon'un zevcesi, güzelliği ve zarafeti ile bütün Avrupa'da meşhur olan imparatoriçe Ojeni karşıladı. İmparator eşini Osmanlı padişahiyle tanıştırdı. Tercüman vasıtasıyla nezaket sözleri teati edildikten sonra Üçüncü Napolyon Abdulaziz'i ikametine tahsis edilmiş olan Elize sarayına götürüp bıraktı.
Abdulaziz o günü istirahatle geçirdi. Ertesi gün imparatorla birlikte aynı araba ile ve halkın gittikçe artan sevgi gösterileri arasında milletlerarası Paris sergisini ziyarete gitti. Serginin açılış töreninde bulundu. Fransızlara bir cemile (jest) olmak üzere Sevr mamulatından birçok şeyler satın aldı ve bunların sergi sonuna kadar teşhire devam edilmesine müsaade etti.
Napolyon, Abdulaziz şerefine büyük bir geçit resmi hazırlattı. Padişah bu geçit resminde resmi üniforması ve göğsünde imparatorun vermiş olduğu Lejyon Donor nişanıyla hazır bulundu.
Paris Belediyesi ayrıca Osmanlı hükümdarı şerefine bir ziyafet verdi. Abdulaziz, bundan maada birçok resmi ve hususi ziyafetlere katıldı. Tiyatro temsillerine gitti. Paris'in görülecek her yerini gezip dolaştı.
Küçük Bir Anekdot
(Başmabeyinci Hafız Mehmed Bey'den naklen). Bu arada, Hariciye Nazırı Fuad Paşanın da fikri yollandı. Hatta Üçüncü Napolyon bir sohbet sırasında yarı şaka tarzında: Şu Girit'i Yunanistan'a satın, olsun bitsin dedi. Fuad Paşa, buna hazır bulunduklarını söyledi. Biraz ümitlenen İmparator, bu sefer daha ciddi olarak Girit'in kaça satılabileceğini sorunca, şu cevabı aldı: Aldığımız fiyata veririz.  (İ. H. Danişmend, İzahlı Osmanlı Tarihi Kronolojisi, c.4, s.219).
III. Napolyon tarafından 10 Temmuz'da Paris'ten uğurlanan Abdülaziz, seyahatinin ikinci durağı İngiltere'ye hareket edip maiyetiyle Boulogne'de Gal Prensi Edward tarafından 'icra-yı şehrayin'le karşılandı. Demir yoluyla Londra'ya ulaşan Sultan, Kraliçe Victoria ile görüştükten sonra ikametine ayrılan Buckingham sarayına yerleşti. Londra'daki 11 günlük ikameti süresince bazı resmi davetlerde, kabullerde bulunan Abdulaziz, Avam Kamarasında milletvekillerinin müzakerelerine katıldı. Kraliçeyle beraber İngiliz donanmasının bir tatbikatını izledi. Portsmouth ve diğer bazı tersaneleri gezdi. Belediye sarayında Londra fahri hemşeriliğini kabul etti. İki yıl önce vefat eden Türk dostu Başvekil Palmerston'un evine giderek ailesini ziyaret etti ve bu ziyareti halk nazarında büyük tezahürat gördü. Posta işletmeleri ve bazı bankalarda incelemelerde bulunan Sultana, Kraliçe tarafından İngiltere'nin meşhur 'dizbağı' nişanı da verilmiştir.
Küçük Bir Anekdot-2
Lord Kinross; 1867 yazında yapılan bu seyahati anlatırken, Sultan Abdülaziz'i 'Ordusunun başında olmaksızın sınırları dışına seyahat eden ilk Osmanlı Hükümdarı' cümlesiyle tavsif ettikten sonra Fransa Hükûmeti'nin bir nezaket göstergesi olarak Namık Kemal ve arkadaşlarının Fransa'dan çıkartılıp Londra'ya gönderildiklerini belirtir. Sultan Londra'ya vardığında, Crystal Palace önünde yapılan havai fişek gösterileri sırasında kırmızı fesleriyle kalabalık arasına karışmış olan Namık Kemal ve arkadaşlarını fark etmiş, dışişleri bakanından onların kendi muhalifleri olduğunu öğrenmiştir.
Koblenç'de Prusya kralı tarafından karşılanarak, Viyana'da hakkında fevkalade ikram ve izaz gösterildi. Buradan Varna yolu ile İstanbul'a dönüldü.
Seyahatin tamamı 47 gün sürmüş oldu. İstanbul şehremini Ömer Faiz Efendi'nin seyahat esnasında tuttuğu günlük Cemal Kutay tarafından 47 Gün ismiyle yayınlanmıştır.

Bu yazı 1330 defa okunmuştur.

YORUMLAR

  • 0 Yorum