Yaşar ATLI

Yaşar ATLI


İnsan!

03 Aralık 2021 - 18:23 - Güncelleme: 03 Aralık 2021 - 18:23

İnsan nedir? İnsanların sayısınca insan tanımı yapılabilir belki de. Mesela birisi çıkıp dese ki insan turşu seven bir varlıktır, kim ne diyebilir. Hayır, öyle değil diye itiraz edecek olursak diyebilir ki benim hayatımın anlamı ve amacı turşudur, varlığım turşuya armağan olsun. Turşu sevmeyene selam bile vermem diyebilir. Bu durumda kerhen de olsa ikna olmaktan ve sevgili dostumuza bir şişe lahana turşusu ikram etmekten başka çaremiz yoktur. Fakat yine de o sence öyle, sana katılmıyorum. Çünkü bana göre insan, hoşaf seven bir varlıktır deyip hoşafın faziletlerini gayet mukni delillerle sıralayabiliriz. Bunun sonu yoktur. Şimdi biz sevgili filozoflarımızı turşuları ve hoşaflarıyla baş başa bırakalım ve tekrar soralım. İnsanın alamet-i farikası nedir.
Aristo, insan konuşan hayvandır daha doğrusu düşünen canlıdır demiş.  Kimi Aristo şarihlerine göre de öyle dememiş de insan bilmek ister demiş. Başka tanımlar da var. Bazılarını sıralayacak olursak: İnsan dik yürüyen, dindar, şüphe duyan, başkaldıran, seven, tarihsel, toplumsal, eğitilen, öğrenen bir varlıktır gibi türlü tanımlar yapılmıştır. Her filozof efradını cami ağyarını mani bir tarif getirmeye çalışmış. Nedir insan. En mükemmel varlık mı? Yoksa esfel-i safilin mi? Çamur mu ruh mu? özgür mü köle mi? Melek mi şeytan mı? Zalim mi aciz mi? Hatta insan, insan olarak mı doğar yoksa zamanla mı insan olur. Varlık mı önce gelir öz mü? Felsefe tarihi bu gibi tartışmalarla doludur.
Batılı bir filozof insan insanın kurdudur demiş. Mehmet Akif’in ifadesiyle dişsiz mi bir insan, onu kardeşleri yerdi. Bu tespit doğrudur. Çünkü her insanın canavar bir tarafı vardır. En medeni insan canavarını ehlileştirmiş insandır. Her ne olursa olsun, hangi eğitimlerden geçersek geçelim yine de içimizde bir yerlerde az da olsa bir ilkelliğin kalacağını düşünüyorum. İnsan asla melek olamaz.
Geçenlerde duyduğum bir söze göre ise insan insanın yurdudur. Hatta çok hürmet ettiğim bir zat, kul kulun halifesidir demişti. İnsan insanın yurdudur sözü insana fevkalade ferahlık veriyor. Merhamet olmazsa, arkadaşlık, sevgi olmazsa yaşanır mı? Hadi yaşadın diyelim ona yaşamak denir mi?
Diyelim ki dünya namına hiçbir endişen yok. İstediğin her şey anında temin edilecek. Fakat tek başına bir dağ başında, insanlardan uzak bir şekilde yaşayacaksın. İnsan buna dayanabilir mi. Tek başına iki hafta karantinaya alınan insanlara nasıl zaman geçirdiklerini sorduğumda, oh kafamı dinledim diyene rastlamadım. Neredeyse kafayı yiyecektim diyene ise çok rastladım. Neden acaba.
İbni Haldun insan doğal olarak medeni yani toplumsal bir varlıktır demiş. Evet, insan toplumsal bir varlıktır. İnsanı tek başına cennete de koysanız yine de bir ses, bir nefes arar. Bulur o insanı ünsiyet eder. Zamanla kavga eder, kaybeder insanı. Fakat yine zarı zarı insanı arar. Neden arar? İnsanın ağusunu insan alır da ondan. Derdim bana derman imiş durumu. Ya da ne seninle ne sensiz.
Bir arkadaşım vardı. Haydi şuraya gidelim veya şu işi yapalım derdi. Ben de işim var gelemeyeceğim gibi bahaneler üretirdim. Benim ikna olmayacağıma kanaat getirince son kozunu kullanırdı. Derdi ki kadasını aldığım hoca haydi gidelim. Artık ben kıyamazdım arkadaşıma ve kalkıp nereye gidilecekse giderdim. Gittikten sonra da çoğunlukla pişman olurdum çünkü birkaç vakit namazı cemaat bensiz kılardı. (nerdeydin hocaa!) İnsan insanın kadasını da alır ağusunu da alır. Alır almasına da kendi kadasını da azıcık sana taşıtır. İnsan ateş gibidir. Çok yaklaşırsan yanarsın, çok uzaklaşırsan üşürsün.
Paradoksları anlatmakta zorlanıyorum. Allah’tan şairin şu beyti imdadıma yetişti.
Âdeme âdem gerektir âdem etsin âdemi
Âdem âdem olmayınca netsin âdem âdemi.
İnsan nedir? Sadi Şirazi, yek katre hunest ve hezar endişe diye tanımlamış. Sadi’nin bu tanımı bana göre en güzel tanım. Bir damla kan ve binlerce endişe.
Bizde de Necip Fazıl, insan üç beş damla kan, deniz üç beş damla su diyor. Necip Fazıl’ın tanımı insanı küçültüyor ve küçümsüyor. Fakat Sadi’nin tanımı insanı büyütüyor.
Eh böylece insanı getirip yolun ortasına bıraktık. Ama siz biraz heyecan istiyorsanız her şey toplumsaldır deyip ziyadesiyle İbni Haldun’a katılabilirsiniz. Ya da insan insanın kurdudur deyip Hobbes’a hak verebilirsiniz. Daha da olmadı yürünecek çok yolumuz var, bu bir varlık ve hiçlik meselesidir deyip Sartre’a selam çakabilirsiniz.
Ziya Paşa demiş ki;
Halletmediler bu lûgazın sırrını kimse,
Bin kâfile geçti hukemâdan fuzelâdan.
Hadi tekrar soralım. İnsan nedir? El-insan müşkilu’l-insan. İnsan, insanın sorunudur.
 

Bu yazı 670 defa okunmuştur.

YORUMLAR

  • 0 Yorum