Yaşar ATLI

Yaşar ATLI


Şehadet Şerbeti

12 Mart 2016 - 17:12

Şehit, "şahit olan, hazır bulunan" demektir. Ölüp yok olan, kaybolup giden değil, ölümsüzleşendir. Bunun içindir ki şehit diridir, ölmez, ona "ölü" denmez. Yeri ve zamanı geldiğinde canından daha mukaddes bildiği dini, milli ve manevi değerler uğruna dünyadan ve dünyadaki her şeyden vazgeçip canını ortaya koyan kimsedir. Şehit imanına kanını şahit gösteren kimsedir. Hz. Ömer'in tarifiyle, "Şehit, kendisini Allah'a adayan kimsedir."
Şehitlerin mertebesini Cenab-ı Hakk bize şöyle haber veriyor. ''Allah yolunda öldürülenleri sakın ölü sanmayın. Bilakis onlar diridirler; Allah'ın lütuf ve kereminden kendilerine verdikleri ile sevinçli bir halde Rableri yanında rızıklara mazhar olmaktadırlar. Arkalarından gelecek ve henüz kendilerine katılmamış olan şehit kardeşlerine de hiçbir keder ve korku bulunmadığı müjdesinin sevincini duymaktadırlar. " (Âl-i İmran 169-170 )
Sevgili Peygamberimiz ise şehitlere verilecek mükâfatı ve onların nailolacakları nimetleri şöyle anlatmaktadır: "Şehitlerin ruhları (adeta) yeşil kuşlarıniçindedir. Bu kuşların arşa asılı kandilleri vardır. Onlar cennette istedikleriyerde dolaşır sonra arşa asılı kandillere inerler. Allah onlara şöyle seslenir: 'Herhangibir şey arzu ediyor musunuz?' Onlar da, 'Cennette dilediğimiz gibi dolaşabilirkenbaşka ne arzu edebiliriz ki?' Yüce Allah onlara bunu üç defa sorar. OnlarRablerinden bir şey dilemedikçe bırakılmayacaklarını anlayınca şöyle derler: 'Ya Rab! Ruhlarımızı bedenlerimize geri döndürmeni ve senin yolunda bir defa daha şehit olmayı diliyoruz. '"
Allah Resulü başka bir hadisinde de şöyle buyurmuştur: "Ölüp de Allah katında hayırlı bir mertebeye erişen kullar içinde, şehitten başkahiç kimse -kendisine içindekilerle birlikte dünya verilecek olsa bile- yenidendünyaya gelmek istemez. Şehit, şehitliğin ne kadar üstün bir mertebe olduğunugördüğü için, dünyaya dönüp bir kez daha şehit olmak için can atar.'
Cenab-ı Hakk'ın şehitlere tanıdığı imtiyaz, onların şehit düşme anlarından itibaren başlamaktadır. Onlar ölüm acısını neredeyse hiç hissetmezler, Peygamberimizin ifadesiyle ölüm onlara bir çimdik acısı kadar hafif gelir.
Niyet her şeyin ruhu olduğu gibi ölümü dahi dirilten bir manaya sahiptir. Bunun için Peygamber Efendimiz, "Kim içtenlikle Allah'tan şehit olmayı dilerse yatağında bile ölse Allah onu şehitlerin makamlarına ulaştırır."buyurarak niyetteki bu diriltici ruhun önemini vurgulamıştır.
Hz. Muhammed peygamberlik makamında olmasına rağmen şehit olmayı istemiştir. Ebu Hureyre'den nakledildiğine göre, Resulullah (sav) şöyle buyurmuştur: "Canım elinde bulunan Allah'a yemin ederim, istedim kiAllah yolunda savaşıp öldürüleyim sonra diriltileyim, sonra öldürülüp tekrardiriltileyim, sonra öldürülüp tekrar diriltileyim, daha sonra tekrar öldürüleyimve diriltileyim!" ( Buhari, Temenni, 1)
Bir müslümanın çektiği eza, cefa, gam hatta eline batan bir diken bile hadisin ifadesiyle günahlara kaffarettir. Bundan dolayı bazı hadislerde ‘zor ölümlerin' dahi sahibini şehadet mertebesine yakınlaştıracağı ifade edilmiştir. Abdullah b. Abdullah b. Cebr'in, babasından naklettiğine göre, hasta olan (dedesi) Cebr'i ziyarete gelen Resulullah (sav) şöyle buyurmuştur: "Allah yolunda savaşırken ölmek şehitliktir. İçhastalıklarından ölmek şehitliktir. Yanarak ölmek şehitliktir. Boğularakölmek şehitliktir. Yıkıntı altında kalarak ölmek şehitliktir. Aklınıkaybederek ölmek şehitliktir. Hamile iken ölen kadın da şehittir." ( İbn Mace, Cihad, 17)
Kur'an şairi Mehmet Akif 'Çanakkale Şehitlerine' isimli şiirinde Hz. Peygamber ve kuzularını şöyle tasvir ediyor:
Sen ki, a'sâra gömülsen taşacaksın...Heyhât,
Sana gelmez bu ufuklar, seni almaz bu cihât...
Ey şehid oğlu şehid, isteme benden makber,
Sana âğûşunu açmış duruyor Peygamber.
Din uğruna, namus uğruna kanlarını kara toprağın bağrına döken kınalı kuzulara selam olsun, ruhları için el- Fatiha.

Bu yazı 1412 defa okunmuştur.

YORUMLAR

  • 0 Yorum