Yaşar ATLI

Yaşar ATLI


Bayram Şekeri-II

18 Haziran 2018 - 12:30

Bu yazıya bi şöyle başlayayım dedim. 'Malumunuz a Ramazan bitti. Uzmanlar diyor ki hafif yemeklerden yiyin, birden yüklenmeyin falan. Eh, biz de uzmanlara uyarak hafif şeyler yazalım dedik.' Yazıya böyle başlamak içime sinmedi, sindiremedim. Bi de şunu deneyeyim dedim: ' Bir ecnebi feylesof demiş ki bırak tabiat öğretmenin olsun. Ben de ona öykünerek, bırak tarih öğretmenin olsun, diyorum.' Fakat bu da ağır gelmiş olacak ki bundan da vazgeçtim. Daha başka şeyler de yazdım. Sonra da bayram şekeri için teşrifata, girizgâha, törenlere ve şölenlere gerek yok, ağzımızın tadı yerinde olsun yeter, dedim. O halde buyurun bayram şekerine!
Vur, Fakat Dinle
M.Ö 480 yılında İran ve Yunan donanmaları Selamis limanında karşı karşıya gelmişler. Savaştan evvel yapılan bir toplantıda Atinalı Temistokles, körfezin içinde savaş yapılmasını ileri sürmüş. Amirale göre İran gemileri büyüktü, dar bir körfezde savaş yapamazlardı. Ancak Temistokles bu fikrini bağıra bağıra söyleyince, Baş Amiral Oribad buna kızmış ve bastonunu kaldırıp Temistokles'in üzerine yürümüş. Temistokles başını eğmiş ve şöyle demiş:
— 'Vur, fakat dinle.'
İnsan sormadan edemiyor. Acaba Temistokles 'Vurma, fakat dinle' diyebilir miydi, deseydi dinletebilir miydi?
Geldim, Gördüm, Yendim
M.Ö. 49'da Sezar, Pompe'i takip ile Anadolu'ya geldi. Buradan Mısır'a geçen Sezar, Kleopatra ile tanıştıktan sonra tekrar Anadolu'ya dönüp, Pontuslarla müthiş bir savaşa tutuştu. Uzun yıllar Doğu'da kalan Sezar, Roma'dan dostlarından aldığı bir mektupta, kendisinin bu kadar zamandır neler yaptığı soruluyordu. Sezar, bu dostuna ironik bir cevap verdi:
— 'Veni, Vidi, Vici.' Yani 'geldim, gördüm, yendim.'
 Sende mi Brütüs?
Sezar'a M.Ö. 44'te Senato içinde bir suikast hazırlanıp, 23 yerinden hançerlenerek, feci bir şekilde öldürüldü. Bu sıralar 57 yaşında bulanan Sezar ilk hançer darbesinden sonra arkasına baktığında, evlâtlığı Brütüs'ün de hançerini kaldırıp saldırmakta olduğunu gördü. Sezar bunu beklemediğinden kendini tutamayıp:
— 'Sende mi oğlum Brütüs?' diyerek, kendini hançerlere teslim etti.
Tarihin en acı sözü belki de 'Sen de mi Brütüs' sözüdür. İnsan bunu okuyunca 'kalleş Brütüs' demekten kendini alamıyor. Fakat ben yine de derim ki temkinli konuşmak lazım. Belki de Brütüs'ün ciğerini yakan bir şey yapmıştır Sezar ve Brütüs de 'Sezar'ın hakkını Sezar'a' kabilinden davranmıştır, kim bilir.
Beni Dervişliğe Alır mısın?
Fatih Sultan Mehmed devrinde en büyük âlimlerden biri Akşemsettin idi. Bu zat, Fatih'e İstanbul'u 29 Mayıs'ta alacağını müjdelemişti. Bir gün Fatih yanında oturan Akşemsettin'e:
— 'Hocam, dedi, beni dervişliğe alır mısın?' Akşemsettin'de 'alamam' deyince, Fatih buna kızmış ve şöyle demişti:
— 'Çok acaib şey, ne olduğu ve istidatları belli olmayan bir takım adamları dervişliğe alıyorsunuz da, beni kabul etmiyorsunuz?'. Akşemsettin hafifçe gülümsedi ve şöyle cevap verdi:
— 'Dervişlikte bir hal vardır. Ondan tat alındığı takdirde dünya işlerinden ve saltanattan el çekmek lâzım gelir. Hâlbuki sizin böyle bir hal yapmanız memleketin zararına olur. O siz de ve ben de günaha girmiş oluruz. Padişahlara lâzım olan şey iyi huyluluk ve adalet sever olmaktır.'
Ben yine de Muhibbi'nin dediğini derim.
'Padişah-ı alem olmak bir kuru kavga imiş,
Bir veliye bende olmak cümleden a'la imiş.'
Oruç Borcun Var mı?
III. Mustafa'nın veziri Koca Rağıp Paşa'nın konağında bir ramazan sohbeti yapılıyormuş. Ragıp Paşa karşısında oturan şair Haşmet'e:
— 'Senin de borcun var mı?' demiş. Haşmet hemen cevap vermiş:
— 'Var efendim!'
— 'Ne kadar?'
— 'Mahalle bakkalına bin kuruş, kasaba beş yüz kuruş...' derken Ragıp Paşa gülmüş ve:
— 'Be adam onu sormuyorum. Oruç borcun var mı, onu soruyorum' deyince Haşmet şöyle cevap vermiş:
— 'Oruç borcumu Allah sorar, sizin soracağınız kul borcudur'
Bu Bir Sanattır Majeste
1898'de İstanbul'a gelen Almanya İmparatoru II. Wilhelm bir gün Abdülhamit'e:
— 'Kaç hanımınız var?' diye sorduğunda padişah da sekiz hanımım' var diye cevap vermiş. Ağzı bir karış açık kalan imparator hayretle:
— 'Biz, bir tanesini idare edemiyoruz, siz nasıl olur da sekiz tanesini idare edersiniz?' dediğinde padişah şöyle cevap vermiş:
— 'Bu bir sanattır Majeste!'

Bu yazı 1183 defa okunmuştur.

YORUMLAR

  • 0 Yorum