Prof.Dr.Süleyman Sami İLKER

Prof.Dr.Süleyman Sami İLKER

ssamiilker@gmail.com

Sizin Nesil Yaşlanmamalı

25 Ocak 2024 - 13:20 - Güncelleme: 25 Ocak 2024 - 13:20

Rektörlükte görev süremin bir yıl daha uzatılmasına ilişkin sözleşmeyi imzalayıp, eşimi de kısa bir süre ziyaret ettikten sonra, kızımın lens çözeltisini almak üzere Muradiye girişinde önüme çıkan sağdaki ilk eczaneye girdim. Kısa bir sıra bekleyişten sonra sarışın uzun boylu, Balkan kökenli olduğunu düşündüğüm genç tezgâhtar, talebimi karşıladı. Kartla (tabii ki Troy) ödememi yaparken bana yukarıdaki kısa cümleyi sarf etti. (O, jenerasyon kelimesini kullandı. Olsun.)
İlk planda beni tanıyor mu veya hekim olduğumu biliyor mu diye düşünürken, tanımadığını anladım. Doğal olarak neden, dedim. Saygı ve güven hissi veriyorsunuz dedi. Biraz şaşırdım, teşekkür ettim ve dönüşte yolda düşündüm.
NEDEN
Tıraşım düzgündü her zamanki gibi. Gün boyu başarılı geçen altı ameliyatın verdiği huzur ve yorgunluk üzerimde olsa da, faydalı olmanın verdiği huzur, demek ki yorgunluğu bastırmış, desem de... Esas etken; kravatlı, tam takım kıyafetim bunu söyletmiş olmalı dedim kendi kendime. Bu arada çok şükür göbeğim de yok. Çünkü dikkat ediyorum; ekmek, unlu gıdalar ve miktarlarında sınırlarım var. Aşmamaya özen gösteriyorum.
TEBESSÜM
Bunları yazarken bir tebessüm oluşuyor yüzümde. Geçenlerde bir arkadaşım; ne zaman bir yazınızı okumaya başlasam, mutlaka sözü sağlıklı beslenmeye (ya da hasta etmeyen beslenme) bağlar diyorum, çoğu zaman da haklı çıkıyorum, dedi. Onun bu sözünü hatırlayınca içim güldü.
DÜŞÜNMEYE DEVAM
Yakın zamanda bir emekli öğretmen büyüğüm, kravat takmayı özledim, dedi. Neden dedim. Bir düğün, bir toplantı veya bir başka cemiyet işinde, herkes kılık kıyafette o kadar özensiz, sıradan ki. Ütülü pantolon giyen, kravat takan neredeyse kalmadı. Hele okullar dedi. Herkeste yırtık veya sağlam bir kot, üzerinde zevksiz, renk uyumu bile çoğu kez olmayan gömlek ve hırkalar.
SEBEP/SONUÇ
Özgürlüğün ucunu "bilerek" kaçırdık. Şuna buna özgürlük derken, ne günlük tıraş kaldı ne ütülü pantolon ne de renk uyumu. Emperyalist dediğimiz malum ülkelerin dünyanın özgün kültürel renklerini -yemekten kılık kıyafete, müzikten sanata, hayat tarzına- yozlaştıran etkisi karşısında, ezik bir hale düştük toplum olarak.
Bizim kültür, kimlik, edep tarlamızı birileri sürmüş ve ekmiş tohumlarını. Cehalet de buna eklenince, toptancılık işin içine giriveriyor. Bazı yanlışlara haklı olarak karşı çıkarken, bütün inanç ve kültürel değerlerimizin reddi noktasına savrulmamız, bize şifa, güç ve huzur sağlamaz. Bu coğrafya zayıflığı ve zaafı kaldırmaz.
Bunca badirelere rağmen dünyanın en çetrefilli topraklarında dimdik durabildikse, yine de duracağız. Duruyoruz da. Ama, işgaller önce zihinlerde, kültürde başlıyor. Bilim ve teknoloji; kimlik, bilgelik (erdem/irfan) ve kişilikten sonra gelen mevzular.
Hep sağlıklı, huzurlu ve mutlu kalmanız dileklerimle. Selâmlar.
 

Bu yazı 222 defa okunmuştur.

YORUMLAR

  • 0 Yorum