Gülruh DEMİREL

Gülruh DEMİREL

gulruhdemirel123@gmail.com

Telesafirli Günler

19 Ekim 2023 - 08:41 - Güncelleme: 19 Ekim 2023 - 08:42

Televizyonun yaşamımıza girmesiyle misafirlerimizin sayısı çoğalmış ismi de telesafir olmuştu .
 Misafirlikte değişmişti artık...
 Hoşgeldinizle başlayan gece gezmelerinde;hal hatır sormanın, muhabbet yapmanın yerini sessizce karşılamalar, telesafirlerimizin de  diziler başladı mı? yetiştim mi? sözlerini duyar olmuştuk.
 Hanımların gündüz gezmelerinde ise heyecanla beklenen dizilerin yorumları yapılır, televizyonlu evler için telesafirlerin  hangi eve gelecekleri planlanırdı.
 O yıllarda tüm hanımlar televizyon için görüntüden başka işlevselliği olmayan, binbir emekle dantel örtüler örerlerdi.Televizyonun üst kısmına üçgen şeklinde yerleştirilen  dantelin  altından televizyonumuzu izlerdik.
Sadece televizyon üzeri değil, buzdolabı, telefon,radyo gibi eşyalarımızda dantellerle bezenirdi.
 Biz genç kızlar da yaşamımıza yeni giren eşyaların örtülerini hayallerimizi de katarak örer, çeyiz sandığımıza yerleştirirdik.
  Televizyonumuzun tek kanalı olan TRT1 İstiklal marşıyla,Bayrağımızın göndere çekilmesiyle başlar saat 24.00 sularında yine aynı şekilde kapanırdı.
 Telesafirlerimize reklamlar bölümünde çay ve bisküvi ikram ederdik.
 Bazen  ikram hazırlarken en heyecanlı bölüm başlardı.İşte o anda "Tatlı Cadı" dizisindeki başroldeki "Tatlı cadı "gibi olup burnumuzu  oynatarak bir anda ikramların hazırlanmasını hayal ederdik.
   Telesafirliği hiç mi hiç istemeyen ama her akşam namazını kılıp bize gelen misafir komşu teyzemiz de vardı. Aman! şu yeni icadı nereden aldınız. Ben ibadetimi ona bakarak zayi edemem namahreme bakamam der, televizyona ters oturur,eline de  tesbihi alır dualarla televizyonun sesini duymamak için mücadele verirdi.
Biz se o seni görmüyor teyze desek de inanmaz nasıl olur ben onu görüyorsam o da beni görür der, başka da bir şey demezdi.
  O yıllarda elektrikler saat 24.00 sularında kesilir kesilmeden 10 dakika önce de üç kez yanıp sönerek hazırlığınızı yapın, lambalarınızı yakın dercesine bize sinyal verirdi. Gelen telesafirlerimizin çoğu aman karanlığa kalmayalım diyerek hızla yola koyulurlardı.
  Televizyonda izlediğimiz KAÇAK dizisindeki Dr Richard Kimble'ı öylesine bağrımıza basmıştık ki... Sanki içimizden birisi gibiydi.
Suçsuz yere mahkumiyet giymiş bir doktorun, kanıtları bulabilmek için kaçarken yaşadıkları bizleri bir hayli etkilemişti.
Dr Kimble sever,suçsuz yere böyle kaçıp yaşamasına üzülür ,her zaman da doktorluğunu zor durumlarda yapmasına hayran olurduk. Elimizden gelse toplanıp suçsuzluğuna hepimiz şahit olmaya vardık.
 O gün tüm televizyonlu evlerde toplanılır, sessizce "Kaçak dizisi" izlenilirdi. Sadece Gördes'im de böyle olmadığını da Google'dan öğrendim.
Kaçak dizisinin final bölümündeki gece İstanbul ' da ki tüm sokaklar boşalmış, turistler Türkiye'de darbe olduğunu ve dışarıya çıkma yasağı getirildiğini sanmışlar.
Diziyi izleyemeyenler ise ertesi günü bize gelirler "Ayten ben izleyemedim sen bize bir güzel anlatıver" derlerdi. Ben ise izlemiş olmama rağmen annemin o ballandırarak anlatımını tekrar dinlerdim.
Annem filmleri de çok güzel anlatırdı. Her hafta Sıtkı Amca locamızı ayırır, yeni gelen filmi ailece gazoz içip çiğdem yiyerek izlerdik."Selvi boylum Al yazmalım" filmi ertesi gün sinemaseverlerin gelmesiyle ve annemin anlatımlarıyla tekrar bizim evde gösterime girerdi.
 En heyecanlı yerinde annemin" ben bir yemeğin altına bakayım" demesiyle "hay Allah çok da meraklı yerindeydi"demeleri...Giderken de  "Ayten o kadar güzel anlatıyorsun ki! İyi ki sinemaya gitmemişiz, paramız cebimizde kaldı. İkramlarda çabası"sözleri bizleri gülümseten sözlerdi.
  Televizyonda en çok  izlediğimiz  programlar şunlardı;
Kaçak...
 Kaynanalar dizisi...
 Nuri ve Nuriye' Kantar ailesinin  dünürleri Tijen Timuçin'le  atışmalarını.
  Reşat Nuri Güntekin'in romanından uyarlanan Çalı kuşu...
 Kamuran ve Feride'nin aşklarındaki masumiyeti...
  Tatlı Cadı...
  Yıldız Kenter ve Şükran Güngör'ün sunduğu Tevfik Gelenbe'nin bacı kalfalığını o tatlı sesiyle renklendirdiği
 Uğurlugiller ailesini seyrederken yaşamın püf noktalarına dokunmalarını...
  Erkan Yolaç' ın "Evet Hayır" oyunuyla bizlerin de ona eşlik ederek yarıştığı program...
  Uğur Dündar'ın sunduğu Arena programıyla yapılan yanlışlıkların gözler önüne serilmesini...
  Barış Manço'lu günler...
 Babaanne torun kaynaşması... Bitki ve hayvan sevgisinin işlenmesi...
Yaşamımıza renk katan güzelliklerdi.
  O yıllarda eşim pazara gitmeden ihtiyaçlar listesini hazırlardı.Ben söylerdim o da yazardı.
 "Domates, biber, patlıcan" der demez listenin ilk başına sadece" Barış Manço" yazardı.Bizleri gülümseten yazılardı bunlar...
 Mutlu olan yaşamdan zevk alan kişilerdik. Televizyonunuz olması yılbaşı için de bir ayrıcalıktı.
Beylerin hanımlara "yeni yıl gelsin sana Güngör'den (Güngör Erdem ağabeyimiz) bir Grunding televizyon alayım " sözleri hepimizi sevindirir ,onların sevincine biz de ortak olurduk.
 Televizyonumuz dünyaya açılan bir pencereydi adeta...
 Ajda Pekkan'ın "Aman Petrol" şarkısıyla Eurovizyon'a katıldığı gün ise unutamadıklarım arasındadır.Herkesin televizyon karşısında Ajda Pekkan'ı pürdikkat izlerken ki gün...
 İzmir Karşıyaka'da zemin katta oturan komşumuz o gün misafirliğe gidiyor.Kamyonu balkona yaklaştıran hırsızlar bizim de duyup önemsemediğimiz gürültülerle tüm evin eşyalarını yükleyip götürüyorlar.Saat 24.00 ten sonra gelince evi boş gören komşumuzun feryatlarıyla olayın ne olduğunu biraz önceki gürültülerin nedenini anlıyoruz. Apartmandakilerin  ve karşı komşu bizlerin televizyona kendimizi iyice kaptırdığımızı o zaman fark edebiliyoruz...
 Televizyon şimdiki cep telefonları gibi vazgeçilmezimiz olmuştu.
 Yılbaşında yeni yıla girerken dansözü utana sıkıla göz ucuyla seyretmek de çok güzeldi...
 Anılarımızı süsleyen telesafirli günleri özlememek elde mi?
 Bence geçmişte güzel olmayan bir şey yoktu sanırım...
 Vefa, sevgi, yardımlaşma ve en güzeli de TELESAFİR OLABİLMEK ve TELESAFİRLERİMİZİ ağırlayabilmekti.
 Sizlere de bu telesafir yolculuğuma eşlik ettiğiniz için teşekkür ediyorum...
 Tüm sevdiklerim...

Bu yazı 493 defa okunmuştur.

YORUMLAR

  • 0 Yorum