Ahmet İNCE

Ahmet İNCE

gordesgazetesi@gmail.com

Sıkıntılı Yeni Bir Dönem

20 Temmuz 2015 - 19:26

Ramazan ayı boyunca siyasi konuları bir kenara bırakarak, genelde dini konularda yazılar kaleme aldım. İç bunaltan seçim sonuçları tartışmalarına, koalisyon tahminleri eklenince, insanın yazı yazmaya gönlü olmuyor.
            Sanırım bu yüzden, Ramazan ayı adeta ilaç gibi geldi. Bir aylık süre zarfında tüm siyasi konuları bir kenara bırakarak, özellikle dini konulara zaman ayırmak zihnimi dinlendirdi. Bir nevi yıkanma, bir nevi arlanma diyebilirim buna.
            Bayramın ertesinde, ister istemez yine ülkenin gündemine dönmek zorunda kalıyor insan. Bir koalisyon kurulur mu? Kim kimlerle kurar gibi sorular için, adeta papatya falı açılıyor. Falda bir şeyler çıkmazsa, işin sonunda bir seçim gözüküyor.
            Sadece bu kadar değil yaşadığımız sıkıntı. Çünkü önümüzdeki dönemde, hem iç ve hem dış siyasette önemli gelişmelerin yaşanacağı gün gibi aşikâr. Türkiye'yi bekleyen önemli sorunlar var. Bunlar aciliyet gösteren ve bir an önce inisiyatif alınması gereken konular. Ancak iç siyasetteki iktidar karmaşası, bunları öteliyor.
            Bir koalisyon kurulamazsa, Türkiye seçime gidecek. Seçime gitmek siyasi ve ekonomik açıdan ciddi riskler taşıyor. Zira dış politikadaki gelişmeler göz önüne alındığında, Türkiye'nin kesinlikle zaman kaybına tahammülünün olmadığı görülüyor.
            Komşularla sıfır sorun politikasından, sınırımıza sıfır komşularla hepten sorunlu hale geldiğimizi artık herkes görüyor. Esed politikası iflas etmiştir. Üç günde Şama girmek, Emeviye camisinde Cuma namazı kılmak gibi iddialar hükmünü yitirmiştir.
            Belki bunlardan daha vahimi, bu politikalar Suriye'yi içinden çıkılmaz bir noktaya sürüklemiş, bunun sancısını Suriye kadar Türkiye de çeker hale gelmiştir. Sınırlarımız birinci derecede geçirgen hale sürüklenmiştir. Esat karşıtı güçlerle Türkiye'nin yakınlaşması, yarayı kangren yapmıştır.
            Bugün sıfır kilometre sınırımızda, dünyanın sözde cihatçı bilumum terör gurupları cirit atmaktadır. Türkiye Ortadoğu bataklığının soğuk yüzünü, iliklerine kadar hissetmektedir. Esed politikasının yanlışlığıyla şişeden bir değil, birkaç cin çıkmıştır. Suriye'nin güneyindeki Kürt hareketi ve Irak'ın kuzeyindeki bağlantıları kaygılı tedailer uyandıracak gelişmeler olarak karşımıza çıkmaktadır.
            Mevcut Suriye politikası ile Türkiye, bu çıkmazdan kafasını çıkaramaz. İhtiraslardan, inatlardan uzak, yeni bir politika gerekmektedir. İç siyasette bunu sağlayacak bir iktidar formülü, yani koalisyon çıkar mı? Meseleye bu açıdan bakıldığında, bir koalisyon kurulmasının güçlüğü kendini belli edecektir.
            Suriye benzeri dış politika yanlışlığını Mısır ile yaşadık. Detaylara girmek istemiyorum. Mısır'ın iç işleri,  asla bizim işimiz olmamalıydı. Tüm dünya Ortadoğu'nun gerçek lider ülkesi Mısır ile çok önemli antlaşmalara ve ekonomik faaliyetlere imza atıyor. Peki, Türkiye ne yapıyor. Ne yaptığımız belli. Bu akılsız tutumlarla ‘şerefli yalnızlık' yaşıyoruz.
            Hafta içerisinde Mısır, dev Süveyş kanalı projesi için tüm dünya devletlerini açılışa davet etti. Türkiye'nin yanlış tutumuna rağmen, bizi de davet ettiler. Hatta Suudi Arabistan'ı ve Katar'ı da davet ettiler.
            Türkiye'yi ilgilendiren dış gelişmelerin en önemlisi İran konusunda gerçekleşti. Nükleer silahsızlanma konusunda uzun zamandır süren görüşmeler hafta içerisinde sonuçlandırıldı. Alman ve İran heyetlerinin nükleer silahsızlanma konusunda anlaşmaları, dünya siyasetinin göbeğine bomba gibi düştü. İran atom bombası yapımında kullanılan plütonyum üretimini durduracağını kabul etti.
            Bu karar sonrası ne oldu diyeceksiniz? Başta ABD olmak üzere, tüm ülkeler İran'a uyguladıkları ekonomik ambargoyu kaldıracağını açıkladı. Petrolden tüm ekonomik faaliyetlere uzanan çizgide, bölgede şimdi yeni dengeler oluşacak.
            Bu durumdan en çok rahatsızlık duyan ülkelerin İsrail, Suudi Arabistan ve Katar olduğunu söylemeye sanırım gerek yok. İran denklemi değişince, Türkiye'nin önemli bağlantısının olduğu bu ülkeler politikalarını revize etmek zorunda kalacak. Ama nasıl? Şimdilik bunun cevabını vermek kolay değil.
            Netice itibarıyla Türkiye; başka Suriye olmak üzere, Mısırla olan ilişkilerini ve İran bağlantılarını yeniden gözden geçirmek zorunda kalacak. Bunu kim yapacak. Dolayısıyla kurulacak bir koalisyon, bu yönüyle büyük önem kazanmaktadır. Hala yanlışlarında ısrar eden önceki iktidarın politikaları, kurulacak bir koalisyonda da devam edecekse, bu durum Türkiye'yi bir şey kazandırmaz. Aksine çok şeyler kaybettirir.
            Türkiye'yi sıkıntılı günler bekliyor derken, bu gerçekleri ifade etmek istedim. Yani kurulacak koalisyon, öyle sıradan bir iş olmayacak. Bir koalisyonun kurulması ve ya kurulamamasında iç meselelerden daha fazla, dış politikadaki tercihler etkili olacaktır.
 
            

Bu yazı 971 defa okunmuştur.

YORUMLAR

  • 0 Yorum