Yaşar ATLI

Yaşar ATLI


Bir Halk Filozofu Hasan Basri Özlü

03 Nisan 2017 - 19:29

Bilgelerin, filozofların olduğu çağlar eskide kaldı. Artık bir Diyojen, Buda, Tagore, Yunus yok denecek kadar az. Ya da varlar da bizden mi gizleniyorlar, bilemiyorum. Ne demişti Diyojen, gündüz vakti el fenerini yakıp çarşılarda dolaşırken; ne yapıyorsun böyle, diyenlere? –Adam arıyorum.
Diyojen'e benzettiğim dahası Diyojen'in aradığı adamlardan birini buldum galiba. Bir halk filozofu Hasan Basri Özlü.
İki bastonla zar-zor yürüyor. Kendisine inanan, inandığına inanabilen, çelik gibi bir iradesi var Hasan Basri Özlü'nün. Bir halk bilgesi. İlk tanışmamızda tanıştığımıza çok memnun oldu, halinin-hatırının sorulmasına, dinlenilmesine. Hayat hikâyesini anlattı. Eskiden nasıl bir şaribu'l-leyli ven-nehar olduğundan, arkadaş çevresinden, yaramazlıklarından, vesaire. Sonra da bundan belki otuz-kırk yıl önce Adıyaman Menzile Şeyh Abdulbaki Hazretlerini ziyaretine sözü getirdi.
 —Yolda giderken yolda içe içe gidiyorduk. Adıyaman'a yaklaştığımızda artık içmeyelim dedik, huzuruna sarhoş girmeyelim. O sultan oturuyordu, iki elini dizlerine koymuştu, yanına vardık, arkadaşlarım da ben de elini öptük, bana bakıp dedi ki:
— Tekrar içki içmeye başlarsan, tevbeni bozarsan helak olursun.
Hasan amca bunları yeniden yaşıyormuş gibi etkileyici anlatıyordu. Sözüne devamla;
— Çok keskin bakıyordu, başımı okşadı. O gün bugündür içkiden tiksiniyorum. Tevbesini tutmayanlar helak oldu.
Hocam sizinle tanışmam çok güzel oldu. Benim şiirlerim de var isterseniz bir tanesini okuyabilirim dedi.
— Buyur Hasan amca zevkle seni dinliyorum.
Dünya malı dünyanındır, dünyada kalır
Yoldalar, hazırlan bizi almaya geliyorlar!
Kefen bizim öz malımızdır.
Devam ediyor Saçlı Efe;
— Hocam geceleri uyuyamıyorum, kalkıp abdest alıyorum iki rekât namaz kılıyorum, yüz defa estağfirullah, yüz defa salâvatı şerife, yüz defa la ilahe illallah çekiyorum, dünyadaki Müslümanlara dua ediyorum. Bir Cuma vaazınızda şu Suriye'deki müslümanlara dua edin, zalimlere beddua edin.
Hasan Basri amca şu anda yaşı doksanı geçkin ve elektrikli arabayla geziyor.
Yaşı için şöyle diyor;
Yaş oldu doksan
Ömür bitti çoktan
Almaya geliyorlar hazırlan.
Hz. Peygamber ve Hz. Ali aşığı olan Hasan Basri amca Peygamber aşkını şöyle dile getiriyor. Bundan birkaç sene önce hacca giden biriyle selam yolladım. Dedim ki; Hz. Peygamberin kabrine gidersen hürmetle esselamu aleykum ve rahmetullahi ve berekatuhu ey Allah'ın Rasulü. Sana ümmetinden Hasan Basri'nin selamını getirdim.
Devam ediyor Hasan Basri amca. Hz. Ali diyor ki; Göklerden daha ağır ne vardır?
- Bir namuslu insana iftira.
Ateşten daha sıcak ne vardır?
-        Zalim sultan.
Denizlerden daha zengin ne vardır?
-        Kanaatkârların kalbi.
Yaaa!
Âlimler de Peygamberlerin varisleri onlara da hürmet göstermek lazım hocam, diyerek sözünü bağlıyor ve hocası Akif Hocayı saygıyla andıktan sonra hocasının kendisine yaptığı bir nasihati hala unutmamış ki benimle paylaşıyor. Hocam derdi ki oğlum Basri sakın cünüp gezme, cünüp gezersen yediğin yemek, bastığın toprak feryat eder.
Baba Yunus diyor ki;
Elif okudum ötürü
Pazar eyledik götürü
Yaratılanı hoş gördük
Yaratandan ötürü.
Yunus babanın dervişi bu şiiri kendine düstur edinmiş gibi ilerlemiş yaşına rağmen sokak hayvanlarını koruyor ve elinden geldiğince onları beslemeye çalışıyor. Sevaptır hocam, onlara su vermek, yiyecek vermek lazım, diyor.
Nedir bu kavga, elem, keder,
Bir ilim ekmeğin yarısı
Sana da yeter, bana da yeter.
Son Efe'yi dinlerken Faruk Nafiz'in şu dizelerini hatırlıyorum:
Bizim de kalbimizi kımıldatır derinden
Toprağa diz vuruşu dağ gibi bir zeybeğin.

Bu yazı 1566 defa okunmuştur.

YORUMLAR

  • 0 Yorum