Yaşar ATLI

Yaşar ATLI


Alim ve İktidar

13 Şubat 2017 - 13:27

Abdulkadir Altunsu Osmanlı Şeyhulislamları adlı eserinde 129 şeyhülislamın hayatını anlatmaktadır. Diyanet İslam Ansiklopedisi'nin Şeyhülislam maddesinde ise şeyhülislamlık ve müftülük yapanların sayısı 131 olarak zikredilmektedir. Uzun yıllar Bursa kadılığı yapan Molla Fenârî'nin 1425 Bursa müftülüğüne tayin edilmesi genellikle Osmanlılar'da müftülük ve şeyhülislâmlığın başlangıcı kabul edilmiştir. Bazı şeyhülislamlar padişahtandaha fazla etkili olmuşlar, bazıları ise padişahın ve hatta sadrazamınoyuncağı halinde kalmışlardır. Şeyhülislamlar arasında Zenbilli Ali Efendi, Ebussuud Efendi gibi uzun müddet bu görevde kalan nüfuzlu zatlar olduğu gibi görev süresi bir gün süren, nüfuzu çok az şeyhülislamlar da olmuştur.
'Müftilenâm' da denilen şeyhülislâmların makamı zamanla meşihat ve meşîhat-ı İslâmiyye şeklinde de anılmıştır. XVII. yüzyılda şeyhülislâmlık yahut meşihat siyasî nüfuzu daha da artan bir kurum hüviyetine bürünmüş, ardından sürekli gelişmiş, XIX. yüzyıldaki idarî düzenlemeler sırasında şeyhülislâmlar kabine üyesi olmuştur. Şeyhülislâm makamının etkili bir konum kazanmasıyla ilgili rivayetlerde Zenbilli Ali Efendi öne çıkarılmıştır. Onun Yavuz Sultan Selim'in bazı idarî ve siyasî kararlarını tasvip etmeyerek sert tepki gösterdiği, Selim'in bunların dünyevî işler sayıldığı, müftünün sadece dinî meselelerde yardımda bulunması gerektiği şeklindeki sözlerine karşı çıkıp padişahların hem dinlerini hem dünyalarını gözetmenin şeyhülislâmın başlıca vazifesi olduğunu belirttiği kaydedilmiştir.
Osmanlı tarihinde istisnaî olarak bazı kritik durumlarda ulemâya ölüm cezası da verilmiştir.
Ahîzâde Hüseyin, Hocazâde Mesud ve Seyyid Feyzullah efendiler 'sâî bi'l-fesâd' olma, siyasete karışma ve nüfuzlarını kötüye kullanma sebebiyle ölümle cezalandırılmıştır. Maktul şeyhülislam Feyzullah Efendinin serencamesine kısaca değinmek istiyorum:
Osmanlı devrinin kırk altıncı şeyhülislamıdır. İlk eğitimini Erzurum'da yaptı. Padişah Sultan IV. Mehmed zamanında Vanî Mehmed Efendi padişaha hoca olunca, 1662 yılında Feyzullah Efendi'yi İstanbul'a çağırdı. Onu yetiştirerek kendisine damat yaptı. Mülazemeti için padişah iradesi alındı ve Feyzullah Efendi müderris oldu. Şehzadelere, bilhassa Şehzade Mustafa'ya 1669 yılında hocalık yaptı.
Padişah II. Mustafa 6 Şubat 1695'da tahta çıkınca hocasını 25 Mayıs 1695 tarihinde "Şeyhülislamlığa" getirdi. Padişah II. Mustafa'nın 22 Ağustos 1703 tarihine kadar tahtta kalması süresince, Feyzullah Efendi büyük bir nüfuz sahibi olarak 8 yıl bu görevi yaptı.
Feyzullah Efendi, Padişah hocası olduğu halde hükümdarın güvenini kötüye kullanmış, büyük oğlu Fethullah Efendi'ye "Şeyhülislam Veliahtı" payesi vererek kendisine halef seçmiş ve ona "Hil'at-i Beyza" (Şeyhülislam kaftanı) giydirmeğe muvaffak olmuş, bütün çocuklarını ve yakınlarını ilmî rütbelere eriştirmiş, sadrazamları etkisi altına alarak hükümet nüfuzunu ve devletin genel menfaatlerini kendi evlat ve yakınlarına hasretmiştir. Bu davranışları gerek ulema ve gerekse halk arasında hoşnutsuzluk yarattı.
İstanbul'da bulunan Yeniçeriler ve halk hem siyasi ve ekonomik sorunlardan dolayı hem de meşihat makamının bu kabil hatalarından dolayı 1703'te ayaklandılar. Bu olay bir süre sonra Edirne'ye sıçradığı için tarihlere "Edirne vak'ası" olarak geçmiştir. Padişah Edirne'de bulunuyordu. Toplanan asi Yeniçeriler aralarında karar vererek Şeyhülislam ve oğullarının makamlarından azledilerek İstanbul'a gönderilmelerini, istekleri kabul edilmediği takdirde Edirne üzerine yürüyeceklerini Taşçı-zade Şeyh Abdullah Efendi'ye verdikleri bir dilekçe ile padişaha sunmak istediler. Sarayda yapılan meşverette şeyhülislam bu olayı duyunca, dilekçenin padişaha sunulmasına rıza göstermediğinden dilekçenin alınarak yakılmasını ve asilerin temsilcilerinin sürgün edilmesini sağladı. Bu durum Padişah'tan gizli tutuldu.
Bir süre sonra olayı öğrenen Padişah, Sadrazam Rami Paşa'ya ; "Bu tutumun askerin kinlerinin daha fazla körüklenmesinden başka ne netice vereceğini?" sordu. Sadrazam, şeyhülislamın isteği üzerine bunun yapıldığını bildirdi.
İstanbul'da isyan ateşi büyüdüğü için şeyhulislam ve çocukları Ağakapısı hapishanesine konuldular. Şeyhülislam böylece azledilerek meşihatten ayrılmış oldu. Edirne'ye gelen Yeniçeriler, Sadrazam Rami Mehmed Paşa'dan şeyhülislamı istediler. Şeyhülislam, idam edilmemesi kaydıyla asilere teslim edildi. Yeniçeriler, Feyzullah Efendi'yi ele geçirince, bir hamal beygirine bindirerek ümmetpazarı denen yere getirdiler ve üç gün işkenceye tabi tuttular. Feyzullah Efendi her türlü eziyetten sonra kafası kesilerek öldürüldü. Cenazesi iple ayağından sürüklenerek 2 Eylül 1703 tarihinde Yeniçeri Kışlasına götürüldü ve oradan Tunca Nehrine atıldı. Kızılbaş diye ilan edilip cenaze alayında papazlara ayin yaptırıldı. Şeyhülislamın Edirne'deki malları asiler tarafından ele geçirilerek yağma edildi. Oğulları Yedikule'ye hapsedildi.
Şeyhülislam Mehmed Feyzullah Efendi, fıkıhta geniş bilgisi olan bir kişi olmasına rağmen hırsının cezasını çekmiş, oğlu Fethullah Efendi'yi Şeyhülislam Veliahdı yaparak bu kutsal görevi kendi ailesine babadan oğula geçecek bir saltanat gibi telakki etmiş olduğundan öldürülmüş olsa bile daha sonradan oğlu Mustafa Efendi 63. Şeyhülislam diğer oğlu Murtaza Efendi ise 69. Şeyhülislam olmuşlardır.

Bu yazı 1190 defa okunmuştur.

YORUMLAR

  • 0 Yorum