Kazım GERMİYANOĞLU

Kazım GERMİYANOĞLU

kgermiyanoglu@hotmail.com

Yangın-51

20 Nisan 2019 - 17:24

Parti Pehlivan Ağa ile kızanlarının ayrılmasından sonra, Nasuhzâde Mustafa Bey de Milis gücüyle Gördes'ten ayrıldı. Yunan taarruzu, nisan ayından itibaren beklenmekteydi. Sevr şartlarının, Türk delegelerine verildiği 10 Mayıs tarihinden itibaren bu beklenti, keşif taarruzları sebebiyle daha da artmıştı. Halk, büyük bir endişe içinde idi. Bu arada 24 Mayıs günü Mustafa Kemal Paşa'yı idama mahkûm eden İstanbul Divân-ı Harbi'nin kararını, Padişah Vahdettin de onaylamıştı. Diğer yandan Ankara Hükûmeti, Sovyet Rusya ile de temasa geçmiş ve Türk heyetleri Moskova'ya giderek temaslarda bulunmuşlardı. Bu girişimler sonucunda; 3 Haziran günü Sovyet Rusya Hükûmeti Misâk-ı Millî'yi resmen tanımıştı. TBMM Başkanı Mustafa Kemal Paşa, Güney Cephesi'ne giden Fevzi (Çakmak) Paşa'nın gezisini Alaşehir'e kadar uzatmasını ve cepheyi düzenlemesini istemişti. Millî Savunma Bakanı Fevzi Paşa şerefine, Alaşehir'de, 9 Haziran günü, parlak bir fener alayı düzenlenmişti. Çerkez Ethem Bey Kuva-yı Seyyare'siyle, 14 Haziran'da Yozgat ayaklanmasını bastırmak üzere Salihli'den ayrıldı. Uzun süre cephede kalan Fevzi Paşa, 21 Haziran günü cepheden ayrılırken; 'cephenin sakin olduğunu ve bir saldırı beklenmediğini' söylüyordu. Bu tahminin sebebi; Akhisar ve Soma bölgesinde, Konferans kararına rağmen Yunanlıların henüz ulaşamadıkları bölgeler bulunması idi. Bu nedenle, hücumun Soma-Akhisar istikâmetinde olacağı kanaati hâkimdi.
               Bu gelişmeler yaşanırken Gördes dehşetli bir olayla sarsıldı. Necati, bir grup Rum genci tarafından çarşının tam ortasında güpegündüz ölesiye dövülmüştü. Necati, berber dükkânından çıkmış giderken birden karşısında beliren dokuz on kadar Rum genci tekme tokat girişmişlerdi. Necati neye uğradığını şaşırmış,  atılan yumruk ve tekmelerle kendini yerde bulmuştu. Bayram biter bitmez herkes tarlasına koştuğu için çarşı tenhaydı. Berber Halil Usta, Necati'yi kurtarmak için dükkânından çıkıp müdahalede bulunmuş ama aldığı darbelerle o da kendini yerde bulmuştu. Meydanı boş bulan Rum gençleri, Necati'yi yere indirip tekme tokat döverlerken Çarşıbaşı'ndan Mezarkaşı'na giden alt sokakta dükkânı bulunan Demirci Kara Bilal elinde demir dövdüğü ağır çekiciyle koşup kükreyerek yetişmiş, onu gören Rum gençleri çareyi kaçmakta bulmuşlardı. Necati'yi, eli yüzü kan revan içinde baygın vaziyette bulan Bilal Usta, Halil Usta'nın da yardımıyla omuzlayıp doğruca Sıhhiye Merkezi'ne götürmüşlerdi. Olayı duyarak gelen Molla Mehmet Efendi, Muzaheret Bölüğüyle saldırgan Rum gençlerini yakalamak için Rum mahallesine girmek istemişse de, son anda oraya yetişen Hacı Ethem Bey tarafından; ' Olaylar daha vahim bir hâl alabilir, soğukkanlı olalım' denilerek bırakılmamış, olay yerine gelen mahallenin önde gelenlerinden Aleksi Efendi'nin saldırganları bulup teslim edeceğine dair verdiği söz üzerine olay yatıştırılmıştı. Ancak, akşama doğru Pazar Camii önünde toplanan Türk gençlerinin 'Kana kan!.. İntikam!..' naralarıyla Rum mahallesine doğru yürüdükleri haberi yankılandı Çarşıbaşı'nda. Cemiyet Merkezi'nde bulunan Hacı Ethem Bey ile Molla Mehmet Efendi süratle olay yerine ulaştılar. Gençler, yumrukları havada bağırıp çağırarak Rum mahallesine doğru ilerliyorlardı. Hacı Ethem Bey adımlarını daha da sıklaştırdı ve seslendi:
               -Gençler! Durun! Bekleyin hele!
               Onun sesini duyan grubun arkasındaki gençler öndekilere seslenerek durmalarını sağladılar. Hacı Ethem Bey ve Molla Mehmet Efendi hızlı adımlarla grubun önüne geçip grubun başındakilerle bir şeyler konuşunca kalabalık durdu. Hacı Ethem Bey hemen yüksekçe bir yere çıkıp konuşmaya başladı:
               -Evlâtlarım! Lütfen sakin olunuz! Gördes Kuva-yı Millîye Reisi ve bir ağabeyiniz olarak size sesleniyorum! Lütfen sükûnetle beni dinleyiniz! Millet olarak çok kritik bir dönemeçten geçiyoruz. Yunan bir taraftan Akhisar, bir taraftan Salihli'ye kadar dayanmış! Payitahtımız İstanbul işgal altında! Padişahımız Efendimiz esir! İstanbul'daki Hükûmet işgalcilerin oyuncağı olmuş! Damat Ferit denilen şahıs, hainlikte sınır tanımıyor! Düşmanın buraya da gelmesi an meselesi' Evet, acımız büyük! Lâkin daha vahim hadiselere sebebiyet vermemek için sabırlı ve metanetli olmak mecburiyetindeyiz! Düşmanın gayesi belli; bizi tahrik edip, büyük galeyanlar çıkararak işgalcilere kapı aralamak. Aslâ oyuna gelmemeliyiz! His ve öfkelerimizle değil, aklımızla hareket etmek mecburiyetindeyiz. Aksi takdirde düşman gayesine ulaşır. Aleksi Efendi ile görüştük, kendisi de bizim kadar müteessir! En kısa zamanda hadiseye sebep olanları bize teslim edeceğine dair söz verdi. Kabahati olanlar elbette ki cezasız kalmayacaktır. Müsterih olunuz! Şimdi sükûnet içinde evlerinize dağılınız evlâtlarım!  
               Gençler susmuş, büyük bir sükûnet içinde Hacı Ethem Bey'i dinliyorlardı. Hacı Ethem Bey'in konuşması bitince arkalardan bir genç:
               -Aleksi Efendi sözünde durmazsa ne olacak?..
               Kalabalıkta bir dalgalanma oldu, bütün başlar o yana doğru dönmüş ve bir uğultu başlamıştı. Hacı Ethem Bey hemen cevap verdi:
               -O zaman biz icabını yaparız, hiç şüpheniz olmanız evlâtlarım! Haydi, şimdi evlerinize işlerinize dönünüz!
               Gençler ikişer üçer kişilik gruplar halinde konuşa konuşa dağıldılar.
               Necati, aldığı darbeler nedeniyle zor nefes alıyordu. Demirci Bilal Usta yetişmese belki de ölecekti. Büyük Harp çıkınca önce ağabeyi sonra da babası askere alınıp cepheye gönderilmiş, henüz onaltı yaşında olan Necati annesiyle Gördes'te kalmıştı. Gördes'e yakın küçük tarlalarında biraz bostan ve biraz da bahçe yapmışlar, o yıl tütün dikmemişlerdi. Yakışıklı bir genç olduğu için Rum kızı Terrina'nın gönlünü çalmış, zaman zaman buluşup görüşmüşlerdi. Ancak ilişkilerinin Rum gençleri tarafından duyulması üzerine, zor da olsa kalbine taş basıp bu sevdadan vazgeçmek zorunda kalmıştı. Buna rağmen Rum gençleri onun peşini bırakmamış, cezalandırmak için fırsat kollamışlardı.
               Yaralarının iyileşmesi bir hayli zaman aldı Necati'nin. Gördes uzun süre bu olayla çalkalandı. Molla Mehmet Efendi, Muzaheret Bölüğünü kritik noktalara yerleştirerek, daha dikkatli olmaları hususunda uyardı.

Bu yazı 447 defa okunmuştur.

YORUMLAR

  • 0 Yorum