Av.Cenap GÜVEN

Av.Cenap GÜVEN

cenapguven41@gmail.com

Halı Dokuyan Kadınlar ve Şehit Makbule Hanım-1

05 Mart 2022 - 16:14 - Güncelleme: 19 Mart 2022 - 13:07

Yer                  : Bir Gördes evinin halı dokunan odası ya da halı tezgâhı kurulu sofası.
Kişiler            : Sunucu
                          Elif (20-25 yaşında)
                          Ayşe (25-30 yaşında)
                          Fatma (30-40 yaşında)
                          Emine Hanım (50-55 yaşlarında)
                          Şehit Makbule Hanım
                                                
BİRİNCİ BÖLÜM
HALI DOKUYAN KADINLAR
Açıklama       : (3 kadın (Elif, Ayşe, Fatma) halı tezgâhında halı dokumakta ve sohbet etmektedirler.              

Sunucu           : (Kapalı perdenin önünde) Sayın seyirciler oyunumuza hoş geldiniz. Oyunumuz Kurtuluş Savaşı’nın kahraman kadınlarımızdan Gördesli Makbule’yi anlatan tek perdelik bir oyundur. Makbule, doğduğu, çocukluğunu ve gençliğini yaşadığı kent/kasaba Gördes’le, Gördes’in tarihsel halıcılık yaşamıyla, Gördesli hemen bütün kadınların halı dokumasıyla bütünleşmiştir. Bu nedenlerle Makbule’nin yaşamını, evliliğini, Kurtuluş Savaşı’mızdaki kahramanlığını anlatırken öncelikle Gördes’i, Gördes halıcılığını, Gördes’in halı dokuyan kadınlarını anlatmak gerekiyor. Oyunumuz hakkında daha ayrıntılı bir açıklama yapmak istemiyoruz. Oyunumuzu izledikçe bunları sırası geldiğinde görmenizin daha uygun olduğunu düşünüyoruz. Umarız beğenirsiniz. İyi seyirler diliyoruz.

(Konuşmanın sonunda perde yavaş yavaş açılırken sunucu çekilir. Halı tezgâhının başında halı dokumakta olan üç kadını görürüz, aralarında konuşurlar ancak sesleri duyulmaz. Bir süre izleriz. Sonra halı dokuma sesleri ve kendi aralarındaki konuşmaları duyulur. )

Elif                 : (Gerinerek, of çekerek) Kollarım koptu vallahi; argaç geçir, kirkit vur, ilme kes… Hep aynı, hep aynı… Yani bitmek de bilmiyor…  
Fatma             : (Ahlayıp puflayarak) Doğrusun kız. Benim de sırtım tutuldu.
Elif                 : (Fatma’ya dönerek) Fatma Abla sen diyorsun bu işlere? Yani sen de bırak şu kirkit vurup durmayı da arada iki laf ediver.
Fatma             : Sen ne diyorsun kız! Evde iki çocuk, bakan eden yok. Kaynanam yatalak hasta, yatıyor. Adam kahveden gelip bugün ne pişirdin deyip yemek isteyecek. Benim laf edecek halim mi var! Şu işimi bitirip de çocuklar için biran önce eve gitmek istiyorum da eve gitsen ne olacak?.. Temizlik yap, çocuklarla cebelleş, hasta bak, yemek pişir…
Elif                 : Doğru söylüyorsun Fatma Abla. Ben de biran önce bitirmek istiyorum da bitmiyor. Biz de arkadaşlarla sözleştik. Halı işi bitince arkadaşlarla pınara su doldurmaya gideceğiz.
Ayşe                : (Elif’e) Su doldurmak işin bahanesi işte… Arkadaşlarla toplanıp vur patlasın, çal oynasın eğleneceksiniz, artist resimlerine bakacaksınız, oğlanlardan konuşacaksınız, falan falan…
Elif                 : (İkisine birden) Ne varmış, oğlanlardan da konuşuruz, çalıp oynarız da… Sanki sizler yapmadınız, sizlerin başından geçmedi!..                       
(Ayşe ve Fatma seslerini çıkarmazlar, gülüşerek birbirlerini dürterler…)
Fatma             : Hadi bakalım, çene çalmayı bırakın da işimize bakalım.                   
(Konuşmaksızın bir süre halı dokurlar… Sonra.)
Elif                 : Ayşe Abla, Fatma Abla… Biz bu temsili niye oynuyoruz?..
Fatma             : Ne temsili kız?..
Elif                 : Şu şimdi oynadığımızı, tiyatro temsilini işte…
Ayşe                : Emine Ataman Koç, Emine Hocamız kotardı, ayarladı, oynayın dedi, oynuyoruz işte…
Elif                 : Onu biz de biliyoruz da, ablalarım, Gördes’te, köylerinde halı mı dokunuyor, tezgâh mı kaldı da bunun temsilini yapıyoruz? Yani köyüyle, kentiyle üç beş halı tezgâhı ya var, ya yok. Yani olmayan bir şeyin temsili mi olurmuş!..
Fatma             : Öyle deme Elifciğim, güzel kızım. Gördes, halıda, halıcılıkta dünyaya nam salmış bir kent, bir şehir. Sen de biliyorsun, halıda iki çeşit düğüm var, birinin adı “Gördes Düğümü”, yani Gördes’imiz bütün dünya halıcılığına adını vermiş, daha ne olsun?
Ayşe                : Elif, bugün dokunmasa da bir zamanlar köyüyle, kentiyle bütün Gördes evlerinde halı tezgâhı kurulur, halı dokunurdu. İşte bugün burada o güzel günleri anmak için, o günlere özlem duyarak bu temsili oynuyoruz.
Elif                 : Hepsi tamam, hepsi doğru… Ben de üzüntümden böyle konuşuyorum işte.
Fatma             : Elif bak, babam, dedem anlattı, ninelerim anlattı. Zamanında Gördes’te yirmi kadar halı tüccarı varmış ve bunlar bütün tezgâhlara halı sipariş eder, halı dokuturlarmış. Ama en ünlüleri de kök boya halı dokutan Ahmet Ünal ve Murtaza Ünal kardeşlermiş. Kök boya bitkilerden, bitki köklerinden elde ediliyor. Halı yünlerini boyamada sentetik boya kullanılmıyor. Kız Gördes, Elmalı Gördes, Taraklı Gördes, Güllü Halı, Gördes Seccadesi ünlü Gördes halılarından bazıları… Ünal kardeşlerden sonra halıcılığı çocukları, torunları, Mehmet ve Ahmet Ünal ile Veli Ünal sürdürüyor. Sonra onlar da pes edip makine halıcılığına geçtiler ya… 
Ayşe                : Yine Gördes’in ünlü halıcılarından Yakaköy’den Halit Aydın ve Erol Aydın kardeşler var. Aydınlar çeşitli tezgâhlarda kök boya halı dokutuyorlar, İzmir’de büyük halı mağazaları açıyorlar, Amerika’ya, yurt dışına halı ihraç ediyorlar. Bu ihracat işini Ünallar da yaptılar. Halıcılığa emeği geçenler arasında Yakaköylü Mehmet Çaprak’ı da unutmamak gerekir.     
Fatma             : Bugün için bildiğimiz ünlü halıcılar bunlar. Ama yine dedelerimizin, ninelerimizin, onlarının atalarının anlattıklarına göre bunun öncesi de var. Müsellimoğullarından Hacı Bekir ve onun oğlu Hasan Ali Güven Gördes’in ünlü halıcıları... Hasan Ali Güven 1953 yılında vefat ediyor. Ölümünden sonra çocukları babalarının halıcılık mesleğini sürdürmüyorlar. Gördün değil mi Elifciğim kimleri anıyor, neyin temsilini yapıyoruz. Allah razı olsun Emine Hanımdan…
Elif                 : Siz dedelerden, ninelerden anlattınız ya ben de kitaplardan okuduklarımı söyleyeyim. Gördes halıcılığının tarihi çok daha eskilere gidiyor. Osmanlılara, Selçuklulara ve daha eskilere… Gördes Düğümü’nün, Gördes halısının bilinen tarihi 2500 yıl öncesine gidiyor. Ben o kadar eskilere gitmeden, size Şükûfe Nihal’in Vatanım İçin romanından Gördes halısına ilişkin kısa bir bölümü okumak istiyorum. (Ayağa kalkar, cebinden bir kâğıt çıkarır, sahnenin önüne gelir, salonu tarar, durur… ) Ama bunu Sunucumuz daha iyi okur…(Bağırır) Sunucu! Sunucu!.. (Sunucu sahneye gelir, kâğıdı Elif’ten alır, Elif yerine oturur, Sunucu sahnenin önünde, salona okur)
                                                                                                                    (Devamı haftaya)

 

Bu yazı 1388 defa okunmuştur.

YORUMLAR

  • 0 Yorum