Seyfettin Budak

Seyfettin Budak

budakseyfettin83@gmail.com

Yanılmışım Tanrı Varmış / Antony Flew

03 Şubat 2024 - 17:03 - Güncelleme: 03 Şubat 2024 - 17:04

Evrende üstün bir zihnin varlığını düşünmemiz için ne olmuş olması gerekir?
20. yüzyılda ateizmin babası olarak kabul edilen Antony Flew, “Yanılmışım Tanrı Varmış” eserinde Tanrı'nın yokluğu fikrinden varlığı fikrine neden ve nasıl geçtiğini şöyle anlatır:
''Tanrıyı keşfim, hiçbir inanca dayanmamaktadır. Doğadan hareket ederek bir muhakeme neticesinde ulaştığım bir sonuçtur.  
Bu evrenin karmaşık kanunlarının, bilim adamlarının Tanrı'nın zihni dedikleri şeyi ortaya koyduğuna inanıyorum.
Hayatın ve çoğalmanın ilahi bir kaynaktan başladığına inanıyorum.
Yarım yüzyıldan fazla bir süre ateizmi açıklayıp savunduktan sonra neden buna inanıyorum? Buna şöyle cevap verebilirim:
Bilim, doğanın Tanrı'ya işaret eden üç boyutuna ışık tutuyor.
Bunlardan biri, doğanın kanunlara uyduğu gerçeği…
Zira bir kanun varsa, kanun koyucu da vardır.
İkincisi, hayat boyutu; maddeden kaynaklanan ve zekice organize edilip amaca yönelik hareket eden varlık boyutu…
Üçüncüsü ise doğanın bizzat varlığı.". (1)
Flew, evrende yürümekte olan ince ayar sisteme ilişkin şu tespitlerde bulunur:
"Öncelikle, belirli kanunların ve değişmezlerin olduğu bir evrende yaşadığımız ve bunların bazılarının farklı olması durumunda yaşamın mümkün olamayacağı inkâr edilemez bir gerçekliktir.
İkinci olarak da, mevcut kanunlar ile değişmelerin yaşamın devam etmesini sağlıyor olması gerçeği yaşamın kaynağı sorusunun cevabını verememektedir. Bu koşullar yaşamın başlaması için gerekli ama yeterli değildir. " (2)
Flew'u Tanrı'nın varlığına ikna eden bir diğer unsur da DNA'nın yapısı olmuştur.
" ... Yaşamın kaynağının bir üçüncü felsefi boyutu ise bütün yaşam biçimlerinin temel unsurlarından biri olan kodlama ve bilgi işlemenin kaynağı ile ilişkilidir. Matematikçi David Berlinski'nin hücre hakkındaki yazdıklarına bir bakalım:
DNA'daki genetik mesaj kodlanarak çoğaltılır ve ardından RNA'daki mesajın amino asitlere aktardığı dönüştürme süreci gerçekleşir ve son olarak amino asitler bir araya gelerek proteinleri oluşturur.
Hücre aslında birbirinden farklı iki bilgi yöntemi ve kimyasal faaliyet yapısı ile evrensel genetik kod tarafından koordine edilir. " (3)
"Önemli nokta yalnızca doğada düzenlerin olması değil, bu düzenlerin matematiksel olarak kesin, evrensel ve 'birbirine bağlı' olmasıdır.
Einstein bunlara 'somut mantık' diyordu. Bizim sormamız gereken soru, doğanın bu şekilde bir bütün halinde nasıl geldiğidir? 
Bu kesinlikle Newton, Einstein, Heisenberg gibi bilim adamlarının sordukları ve cevapladıkları bir sorudur. Bu kişilerin buldukları cevap 'Tanrı'nın aklı' olmuştur.'’ (4)
"S. Hawking bu konu hakkında şunları söylemişti: En büyük kanıt evrendeki düzendir. Evren hakkında daha fazla şey keşfettikçe evrenin mantıklı kanunlarca yönetilmekte olduğuna dair daha fazla şey öğreniriz.
Ve aklımızda hala şu soru olur:
Evrenin var olma nedeni nedir?
İsterseniz Tanrı'yı bu denklemin cevabı olarak tanımlayabilirsiniz. " (5)
Flew, "Ateist arkadaşlara şu soruyu sormak isterim:" der:
"En azından üstün bir zihnin varlığını düşünmemiz için, bir neden oluşturmak üzere, ne olması ya da ne olmuş olması gerekir?" (6)
(1).  A. Flew, Yanılmışım Tanrı Varmış, s. 96.
(2). A. Flew, a.g.e., s.114.
(3). A. Flew, a.g.e., s.120.
(4.). A. Flew, a.g.e., s.96.
(5). A. Flew, a.g.e., s. 97.
(6). A. Flew, a.g.e., s.135; Prof. Dr. Şaban Ali düzgün, ‘’Dini Anlama Klavuzu’’, Yay. Otto yay., Ankara. 2017. s. 21-23.

Bu yazı 233 defa okunmuştur.

YORUMLAR

  • 0 Yorum