Haftanın Yazısı

Haftanın Yazısı

gordesgazetesi@gmail.com

Seçimin İlginç Notları

10 Haziran 2015 - 19:37

39–41
            Uzun devirli siyaset ve seçim tecrübesi yaşadım. Bunun yanında, siyaset sosyolojisinin bilimsel verilerine büyük önem veririm. Seçimler öncesinde yapılan bütün yorumları, anketleri, analizleri, karşılaştırmalı tabloları ve haberleri en ince detayına kadar incelerim.
             Mesela o günlerde, Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreterliğinin bir açıklaması düşmüştü haber sitelerine. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın seçimlerden sonra yurt içi gezilerine çıkacağını bildiriyordu.
            Aradan birkaç hafta geçti. Anket sonuçları yayınlanmaya başladı. Derken özel bir bilgiye ulaştım. Erdoğan'ın önüne gelen bir ankette, AKP 39–41 aralığında gözüküyor. HDP ise barajı zorluyor.
            Sonra bazı analizlerde, benzer görüşler ortaya çıkmaya başladı. Neticede fazla sürmedi ve Erdoğan sahaya çıkmak zorunda hissetti kendini.
            12 yılın tartışmasız siyasi lideri, güç ve kudretin mümessili olan Erdoğan müthiş bir performans gönderdi. Anayasal çizgi, yaptığı yemin filan hiçbirini umursamadı. Kullanılması gereken her şeyi kullandı.
            Fakat onu sahaya çıkmaya mecbur eden rakamı değiştiremedi. AKP %40,7 rakamında kalarak iktidarı kaybetti.
            Her çıkışın bir inişi, her iktidarın bir çöküşü mutlaka oluyor. Enteresan olan taraf; iniş ve çöküşlerde insan hep tutkularının, hırsının, kudretinin esiri oluyor.
 
                                               BALKON VE PENCERE
            Propaganda döneminde, siyasi literatürümüze girecek önemli sözler ve deyimler vardı. Bunda HDP eş başkanı Selahattin Demirtaş'ın büyük katkısı oldu. Üslubu, hitabeti, kullandığı dil ve duruşu ile seçimin parlayan yıldızıydı.
     Cumhurbaşkanı Erdoğan ona çok yüklendi. Demirtaş saz çalıp türkü söyleyince, Erdoğan miting meydanından seslendi: 'Bir arkadaş var. Sesi çok güzelmiş. Hem çalıp, hem söylüyormuş'..'
          Demirtaş bir başka meydandan cevap verdi: 'Sayın Cumhurbaşkanı sesimin güzel olduğunu, hem çalıp hem söylediğimi ifade etmiş. Kendisine teşekkür ederim. Evet, sesim Güzel. Hem çalıp, hem söyleyebiliyorum.
            Fakat Sayın Erdoğan, çaldığını söyleyebilecek mi onu bilmiyorum.'
            Belagat sanatının çok güzel bir örneği bu. İçinde mecaz var, kinaye var. Birde irticalen söylemek gibi bir marifet var.
        Demirtaşla devam edelim. Erdoğan karizmasının karşısında bırakın ezilmeyi, zaman zaman üstüne çıkmayı başardı. 400 milletvekili, Başkanlık sistemi tartışmalarına mesela şöyle karşılık verdi:
    'Sayın Erdoğan'a 7 Haziran akşamı; bırakın balkonu, pencereden bile konuşma yaptırmayacağım..'
 
İZMİR'DEKİ MARDİNLİ
            Seçimlere bir aydan fazla bir zaman var. İşim icabı İzmir'deyim. Yıllardır iyi tanıdığım Mardinli bir iş adamının yanındayım. Yaklaşık 40 yıl önce gelmişler. İkinci ve üçüncü kuşaklarla beraber, piyasanın önemli isimlerinden olmuşlar. Arada alış veriş yapıyoruz.
        Bunlar mütedeyyin, dinine bağlı muhafazakâr insanlar. Kürt kimliklerini saklamadılar hiçbir zaman. Fakat ilişkilerde asla öne de çıkarmadılar. Kendi ifadesiyle, bugüne kadar hep merkez sağ yani iktidar partilerine oy vermişler. Demirel, Özal, Erdoğan hep böyle gelmişler.
        Laf döndü dolaştı seçimlere geldi. Şu sözü çok ilginçti: 'Ahmet bey, bu seçimde mecburen bizimkilere oy vereceğiz. Bunlar meclis dışında kalırlarsa ülkeyi birbirine katarlar. Meclise girsinler, orada mücadele etsinler.'
            Bu görüşme benim için, siyasetin sahasında elde edilecek en önemli verilerden birisiydi.
            Daha başka şehirlerde bu tarz irtibatlarım oldu. Sonra şu tespiti yaptım. Anadolu'ya yayılmış olan ve bugüne kadar iktidarları destekleyen muhafazakâr Kürt seçmen, hızla HDP'ye gidiyor.
            İşte HDP'ye baraj aştıracak esas güç bu dedim.
            Sonra İzmir sonuçlarına baktım. HDP %10'u geçmiş ve 286 bin oy aymış İzmir'de. İstanbul benzer bir örnekle, 1 milyon 70 bin oy vermiş HDP'ye.
 
                                   MANİSA NE OLDU?
            13 Nisan 2015 tarihli Gördes Gazetesindeki köşemde; ‘Manisa'da Sonuç Ne Olur?' başlıklı bir yazım vardı. Partilerin aday listeleri belli olduktan sonra kaleme almıştım.
            Yazının özetinde, şunlara temas etmiştim. Üç parti 9 vekilliği paylaşacak. Paylaşımda; partilerin seçim stratejileri, aday listeleri ve Manisa siyasetinin genel karakteri etkili olacak dedim ve bir değerlendirme yaptım.
            Sonunda da Manisa'daki 9 vekilliği, 3 parti aralarında 4–3-2 olarak paylaşır dedim.
        Bu tespitim çok ilgi gördü. Sadece partilerin isimlerini vermedim. 1973 seçimlerinden bugüne, Manisa siyasetini sıkı takip ederim. Aday listelerini ve seçim stratejilerini gördükten sonra bunun hesabını yaptım.
          4–3–2 dağılımında, nezaketen parti isimlerini koymadım. Ancak samimiyetle söyleyebilirim ki AKP-4 CHP-3 ve MHP-2 çıkaracaktı benim hesaplamalarımda.
            Niçin mi?
      AKP'de adayların isimleri hiç önemli değildi. İktidar partisi olmanın gücüyle, son 12 yılda aldığı ve alabileceği oy belliydi. Benzer oyu, yine hanesine yazdıracaktı.
            CHP önseçimle hareket ve heyecan kazanmıştı. İlk üç sıralaması mükemmeldi. Salihli'den Mazlum Nurlu tercihi, ikici sırada CHP'ye devasa avantaj sağlamıştı. Dr. Tur Yıldız Biçer ismi, Manisa ve ilçelerinde karşılık bulan bir adaydı. Nitekim CHP bu doğru tercih ve doğru stratejinin karşılığını, 3 milletvekilliği ile almayı başardı.
            MHP Manisa'da, iki dönemdir adeta harakiri yapıyor. İl genelindeki dev potansiyelini, seçimlerde berbat etmek için elinden geleni arkasına koymuyor. Üstelik 2014 yılında kazandıkları Büyükşehir başarısı bu potansiyelin cabası.
            MHP genel merkezi tabanını dinlemiyor, Manisa siyasetinin genel karakterini hiçe sayıyor. Tepeden inme adaylarla sıralama yapıyor. Neticede seçmen, buna gerekli tepkiyi gösteriyor. 2011 ve 2015 seçimleri, adeta birer fotokopi gibi MHP için.
            MHP aday listeleri açıklandığında durumu hemen gördüm. Büyükşehir stratejisi ve bu listelerle, MHP en fazla 2 olur hesaplamasını yaptım.    
 Ahmet İNCE
           
 

Bu yazı 958 defa okunmuştur.

YORUMLAR

  • 0 Yorum