Yaşar ATLI

Yaşar ATLI


Tanrı Buyruğu-II

28 Mayıs 2016 - 16:44

Geçen yazımızda Ömer Rıza Doğrul'un hayatından bahsetmiş ve tefsirinden birkaç örnek vermiştik. Bu yazımızda da dikkatimizi çeken birkaç örnek daha vereceğiz.
Hz. Yusuf'un Gömleği: Yusuf suresi 12/84. ayette ‘gözleri dola dola ağladı.' (vebyazzat aynâhü) Buna göre bu tabire dayanarak Hz. Yakub'un kör olduğunu iddiaya mahal yoktur. Sonraki ayetlerde de Yusuf'un gömleğinin Yakub'un gözlerine sürülmesi değil, gözünün önüne konması istenmiş (alâ vechi ebî), ‘Ye'tî basîrâ' ifadesi, basir olur manasındadır. Basir, bilici, kalp gözü açık insan demektir. Bundan murat Hz. Yakub'un Yusuf tarafından gönderilen gömleği görünce Yusuf'un hayatta olduğunu görüp anladı anlamındadır. ‘Rîh' kelimesi de koku anlamından ziyade, burada devlet, güç kuvvet anlamınadır. Buna göre ayetin anlamı, ‘Emin olun ki ben Yusuf'un devletini görüyorum, şeklindedir.
Hz. Süleyman'ın Cin Ordusu:Neml suresi 27/17. ayetteki Hz. Süleyman'ın ordusu içindeki cinlerden maksat, bir takım iri cüsseli yabancılardır.
Ahkaf suresi 46/29. ayetindeki 'Hani Biz, Kur'ân'ı dinlemek üzere sana, cinden birkaç kişiyi göndermiştik.' Buradaki cinlerin insan oldukları anlaşılıyor. Zaten kitap da insana gönderilmiştir. Cin kelimesi, insanlar hakkında da kullanılır. İhtimal ki burada söz konusu edilen cinler, Arap olmayan ve Hz. Peygamberle görüşmeye gelen insanlardı. (Bu görüşe tamamen katılıyorum. Çünkü müşriklerin ‘melek bir peygamber' isteklerine vahiy karşı çıkmış ve insanlara ancak insanın gönderileceğini beyan etmiştir. O halde cinlere de ‘insan peygamber' gönderildiğini söylesek, cinlerin: ‘cinlere insan bir peygamber ha!' şeklindeki bir itirazlarına makul bir cevap bulmamız biraz zor görünüyor. Y.A.)
Hz. İsa'nın Babasız Dünyaya Gelişi:Meryem suresi 19/19. ayet: Genel eğilim, Hz. İsa'nın babasız doğduğudur. Mevlana Muhammed Ali'nin görüşü ise şöyledir: Meryem'e henüz bir insan dokunmamıştı. Fakat onun daha sonra, mana âleminde bu müjdeyi aldıktan sonra, evlenmediğini gösteren bir şey yoktur. İncil'deki bilgiler de bu doğrultudadır. (Matta 1/ 24-25; 13/55) Hadiste de 'Meryem, her kadın nasıl gebe kalırsa, öylece gebe kaldı' deniliyor. (Ömer Rıza hadisin kaynağını belirtmiyor.)
Hz. Nuh'un Ömrü: Ankebut suresi 29/14. ayette Hz. Nuh'un kavmi arasında bin seneden elli sene eğleştiğini anlatıyor. Hz. Nuh'un çok uzun yaşadığı ihtimal dâhilinde ise de, asıl murat onun telkin ettiği dinin ömrüdür.
Prof. Dr. Mustafa Yıldırım ve arkadaşları tarafından hazırlanan ve kendisinden çok istifade ettiğim Kur'an mealinde, bu ayetle ilgili dipnotta vermiş oldukları açıklamanın da bu ayetin anlaşılmasına katkı sağlayacağını düşünüyorum. Açıklama şöyle: 'Hz. Nuh'un ömrü ile ilgili olarak zikredilen bu rakamı, günümüzdeki takvim yılı açısından açıklamak hayli zordur. Çünkü günümüzdeki mevcut bilimsel veriler, tarihteki insan ömrünün hiçbir zaman bu denli uzun olmadığını göstermektedir. Ancak bazı arkeolog ve antropologlar yaptıkları kazılardan elde ettikleri bulgularda Hz. Nuh zamanında meydana gelen tufan öncesinde bir ayın bir yıl olarak kabul edildiği, o dönemde ölen insanlar için 'bin yıl yaşadı', 'yedi yüz yıl yaşadı' gibi ifadeler kullanıldığını, tufan sonrasındaki bulgularda ise günümüz takvimine uygun olarak otuz beş yıl yaşadı', 'elli yıl yaşadı' gibi ifadelere rastlandığını belirtmektedirler. Şayet bu tespitler doğruysa, Allah'ın Hz. Nuh'un kavmi arasındaki kalış süresini tufan öncesi kullanılan takvime göre zikretmiş olması muhtemeldir. Ayrıca hitap ettiği toplumun kullandığı takvim farklı da olsa, böyle uzun bir sürenin zikredilmesi muhatap için daha etkili bir üsluptur. Bu ve buna benzer anlatımlarda bire bir olayın kendisiyle ilgilenmek yerine, anlatılan şeyle neyin amaçlandığı üzerinde durmak en doğrusudur. Burada kanaatimizce Hz. Nuh'un karşılaştığı sıkıntılara çok uzun bir süre katlandığı hatırlatılarak Hz. Peygamber ve ona inananların teselli edilmesi amaçlanmış, müşriklerin eziyetlerine sabretmeleri istenmiştir.'
Tanrı Buyruğu'ndan tefsirini aktaracağımız son ayet Ahzab suresinin 33/72. ayeti. Ayetin mealini şöyle veriyor: 'Biz emaneti göklere, yere, dağlara teklif ettik, onlar emaneti yüklenmekten çekindiler, ona hıyanet etmekten endişeye düştüler (korktular da) insan onu yüklendi. Çünkü o pek zalim, çok cahildir.'
Bu ayetin çevirisi genellikle böyle yapılmaktadır. Bu şekilde çevrildiği zaman sanki insan, emaneti yüklendiğinden dolayı zalim ve cahil olmuştur. Ömer Rıza bu sıkıntıyı fark etmiş olacak ki bu ayetin dipnotunda şu orijinal bilgiyi paylaşmıştır.
Ayet-i Kerimede 'Ve hamelehel insan' deniliyor yani insan onu yüklendi demektir. Fakat Tacul Arus sahibi 'Ve hamlihal insan' yani 'Hanehel insan' insan ona hıyanet etti manasına geldiğini izah eder. Ayetin manası şudur: Yer, gök, dağ, bütün tabiat âlemi, kendi tekâmülüne hizmet eden kanunlara itaat ettiği halde insan, insan bütün kuva ve melekelerini inkişaf ettirecek ve bu suretle onu hakiki saadete kavuşturacak kanunlara sadık değildir.
Müellifin yaptığı bu akılcı açıklamaların bir kısmı, geleneksel yaklaşımlara aykırı olsa da bunlar, daha önceden pek çok ilim adamının seslendirdiği görüşlerdir ve neticede birer yorumdur. Her yorumun doğru veya yanlış olma ihtimali vardır. Ayrıca burada örnek kabilinden zikrettiğimiz her yorum başlı başına bir konudur. Fakat biz, yazarımızı tanıtmak amacında olduğumuz için, yapılan yorumların kritiğine ve konunun detayına girmek istemiyoruz.
Allah en doğrusunu bilir.

Bu yazı 1461 defa okunmuştur.

YORUMLAR

  • 0 Yorum