Yaşar ATLI

Yaşar ATLI


Altı Kelime

01 Eylül 2018 - 16:17

Ernest Hemingway‘in bir defasında çok kısa bir öyküyle bile insanları hüzünlendirebileceğine dair girdiği iddia sonucunda yalnızca altı sözcükten oluşan bir hikâye yazdığı söylenir.
'For sale: Baby shoes. Never worn.' 'Satılık: Bebek ayakkabıları. Hiç giyilmemiş.'
 Ve elbette iddiayı kazanır. Çünkü hikâye gerçekten hüzünlendirici.
Buna kelimelerin kudreti diyebiliriz. Kelimeler canlıdır. Hüzünlendirir, sevindirir, düşündürür. Kelimeler insanı ve dünyayı değiştirebilir, değiştirmiştir de. Âdem babamız kelimeler alarak tevbe etti, Hz. Musa kelimelerle konuştu, Hz. İsa bizzat kendisi kelimeydi, Hz. Muhammed'in hayatını değiştiren de Hira'da aldığı kelimeler oldu. Bütün yazarlar da kelimelerin kudretine inandığı için yazmışlardır. Hatta kelimelerin kudreti yoktur diyen de kelimelerin kudretine inanıyor. Çünkü meramını kelimelerle ifade ediyor.
Yukardaki örnekleri devam ettirip Sezar, Cengiz Han, Alparslan, Fatih, Napolyon ve diğer tüm kudretli komutanlar da kelimelerin kudretine dayanarak yapacaklarını yaptılar diyecektim fakat vazgeçtim. Böyle deseydim hakikatin yarısını ifade etmiş olacaktım. Bu komutanların yanında kudretli kelimelere malik akıldâneler vardı fakat bir şey daha vardı. O da kılıç. Büyük İskender Gordion düğümünü kılıçla çözmüştü, Fatih İstanbul'u kılıçla almıştı. Hayber'den gelen ses Zülfikar'ın sesidir. Malazgirt'ten hâlâ kılıç sesi geliyor.
Kılıç ve kalem. Kılıçsız kalem aciz olur; kalemsiz kılıç ise zalim.
Evet, kelimelerin kudreti hakikatin yarısıdır. Diğer yarısı ise kelimelere kudret yükleyen insandır. Pek kudretli bir metni biri okur hayatı değişir; bir diğeri okur, hiçbir değişiklik hissetmez. Derler ki Celcelutiyeyi Hz. Ali okumuş harikulade şeyler olmuş. Bir başkası okumuş hiçbir şey olmamış. Gelip Hz. Ali'ye demiş ki; Celcelutiyeyi okudum ama bir faydası olmadı. Hz. Ali de demiş ki haklısın, dua aynı ama ağız farklı. Yine rivayet edilir ki Hz. Ali; kelimeler ölüdür, onu konuşturan insanlardır, demiş.
Sadede gelelim. Altı kelimeye. Aşağıda bir kısmını kendim yazdığım bir kısmını ise araştırıp yazdığım altı kelimelik kudretli ve kudretsiz hikâyeler var. Umarım beğenirsiniz.
Son kibritini çaktı, sonsuz uykuya hazırdı.
Üzgünüm asker, ayakkabılar çift halinde satılır.
15. yıldönümümüz, tek kişilik masa lütfen.
Yanlış numara, dedi tanıdığım bir ses.
Bir ömür birlikte olabilirdik, cesaret edemedi.
Babam savaştan döndü, bayrağa sarılı olarak.
Doğdum, ağlıyorum. Yaşıyorum, mutsuzum. Ölüyorum, yalnızım.
Yarım kalmıştı hikâyem...
Altı kelimenin üçüncüsü bu üçüncüsü yazandı.
Hamdım, piştim, oldum, geldim, gördüm, yendim.
Altı bin altı yüz altmış altı.
Neden beş değil de altı, diye düşündü.
Doğdu, büyüdü, okudu, evlendi, doğurdu, öldü
Hikâyeler hep hüzünlü olmak zorunda değildi.
O son bardağı içmeyecektik Mahmut abi.
Ölürken katiline seni seviyorum dedi kadın.
Geldim, gördüm, yendim, saydım, sevdim, sövdüm.
Dün yoğun bakım, bugün yoğum bakın.
Araket ediyuz artık beyav dedi kaptan
— Efendim, düşman yaklaşıyor. — Biz de onlara yaklaşıyoruz.
to be or not to be.
Geldim, gördüm, sonra dedim ki boşver.
İnceldiği yerden koptu. Koptuğu yeri inceliyordu.
Sabrı taşan küçük enişteyi kimse durduramayacaktı.
Bir daha ne aradı ne sordu.
Kardeş dedim, sen dedim, hayırdır dedim?
Ömer, senin annen bir melekti yavrum.
Hieyyyt! Ödlek kelleni iğrenç bedeninden ayıracağım.
Seviyorum de! Seviyorum. Yalann, yalan söylüyorsun.
Sanki rüyadayım, bana bi şeyler oluyo!
Vicdansız Sabuha!
Canın cehenneme, senin sorunun ne dostum.
Sataşma evlat, baba yorgun dedi; uyudu.
Napolyon ne demişti. Para, para, para.
Goethe ne demişti: biraz daha ışık.
Hsjbgfhkjn vgffg khjby yuf şlklj yuf.
Çin atasözü: yârına yuf ağyarına yuf.
Sen, ben, o, biz, siz, onlar.
Bir sen anladın, sen de yanlış anladın.

Bu yazı 1074 defa okunmuştur.

YORUMLAR

  • 0 Yorum