Prof.Dr.Süleyman Sami İLKER

Prof.Dr.Süleyman Sami İLKER

ssamiilker@gmail.com

Büyük İran Gezisi-IV

15 Temmuz 2023 - 19:14 - Güncelleme: 15 Temmuz 2023 - 19:15

4.GÜN / 1.Bölüm
ERDEBİL (7 Haziran 2023, Çarşamba)
Erdebil'deki Yakamoz otelden sabah erken, kahvaltıdan sonra ayrıldık. Otel binası, yemekler ve otel hizmeti güzel, temiz. Çalışanlar Azeri Türkü.
Yakınlardaki tarihî Daşkesen/ Taşkesen köprüsünü göreceğiz. Balıklıçay üzerindeki 46 metrelik bu köprü, 7 gözlü. Cecin köprüsü de deniyormuş. Çay, Cecin (Taşkesen) köyüne doğru gittiği için. Safeviler döneminde yapılmış bir Türk eseri. Bozkuş dağından, 3800m zirveye yakın bir yerden doğuyor, bir başka ırmakla birleşip buraya geliyormuş.
ERDEBİL
SAFİYÜDDİN İSHAK ERDEBİLÎ HANGÂHI
13.yüzyilda yaşamış tanınmış, sevilen sünnî bir mutasavvuf. Safevi Türk devletine adını veren bir kişi. Şah İsmail'in de büyük dedesi. "Benim sülalemi tanıyın" diye büyük dedesine (Şeyh Safiyüddin) burada bir türbe yaptırmış Şah İsmail.
ALLAH ALLAH KULESİ
Üç tane, içinde mezarların olduğu mavi renk ağırlıklı çinilerle kaplı, kavisli konik kubbeli türbe kuleleri var. Ortadaki biraz geride kalmış (Şah İsmail).
Üzerinde Kufî hat yazısıyla 40 adet Allah yazan kule şeklindeki bu türbe, diğer ikisinden daha yüksek ve içinde Şeyh Safiyüddin Erdebilî'nin (büyük dede) mezarı bulunuyor. Şah İsmail'in de mezarı sonradan buraya ekleniyor. Safiyüddin Erdebilî'nin türbesi solda, ortada Şeyh İsmail'in mezarı olan türbe var, sağda ise Hanedan üyeleri ve bazı memur mezarlarının yer aldığı üçüncü kubbeli yapı görülüyor.
Avluda beyaz, mermer kapaklı bir mezar var. Uzun Hasan'ın eşi Despina'dan olma kızının mezarı, Müslüman olduğu halde Hanedan kısmından ayrılmış olarak önde daha sade olarak yer alıyor. Sebebini öğrenemedik.
ÇALDIRAN ŞEHİTLİĞİ
Bu savaş maalesef iki Türk ordusu arasında olmuş. Ankara savaşı ve diğer örnekler gibi. İki taraf da kayıplarına şehit demiş, anıtlar ve mezar taşları dikmişler. Bu savaşta Şah İsmail'in yanında olup vefat eden önemli komutanların anıtvari mezar taşlarının yer aldığı geniş bir bahçeyi geziyoruz. Osmanlı'nın batısı (Avrupa) kefere kaynıyorken, Şah İsmail'in etrafında Türk'ten başka rakip ve hasım da yoktu.
Bu tablo bana rahmetli ninemin (babaannem) iki veciz sözünü hatırlattı.
"Düşmanın yok mu? Kardeşin de mi yok?"
"Kardeş kardeşi bıçaklamış, dönmüş kucaklamış"
(Not: Çaldıran, bugün İran sınırları içinde ve bizim sınıra yakın Maku şehri civarındadır)
FATİH SULTAN MEHMET VE GÖÇER TÜRKMEN AŞİRETLERİ
İki taraf da Türk demiştik. Fatih Osmanlı devletini modern bir devlet haline getirmek ister. Kendi kanunlarını yapar. Suç işleyenler hukukta şeriat ve benim kanunlarıma göre yargılanacak deyince;
"Bu da nereden çıktı. 25 yaşında bir sultan. Bizim ak sakallarımız var. Suç olursa orada yargılarız" diyor bazı göçer Türkmen aşiretleri. Vergi ve asker vermek istemiyorlar. İstemeye gelen olursa malını, sürülerini alıp başka yerlere gidiyorlar. Böylece göçer Türkmen aşiretlerin itiraz ve isyanları da neşet etmeye başlıyor. Bu nedenlerle hep muhalif kalmışlar.
Beri taraftan onlara "bana gelin" diye davet çıkaran Şah İsmail'in adamlarının ayartıcı teklifleri. Zaman zaman devlet ile çatışmalar ve ölümler de söz konusu olmuş, maalesef.
Şah kelimesinin aslı Şeyh diyenler olsa da, doğru değil. Şah Farsça, Şeyh Arapça bir kelime. Yani, sonradan Şah olmamış. Şah İsmail'in ailesi, kendisi ve İran coğrafyası bütünüyle sünni o zamanlar. Şiiliğin merkezi Irak'ın Kum şehri. 1500'lü yıllardan itibaren siyasi iktidar arzusunu tesis edebilmek için Anadolu'daki göçer Türkmen gruplara bel bağlamış Şah İsmail. Bunun için bir düşman ve bir ideoloji gerekli. Her devirde ve günümüz dünyasında da örneklerini çokça gördüğümüz gibi.
Türkler her zaman mazlumdan yana olmuşlar. Kerbelâ olayı da Türklerin Müslüman olmasından 240 sene evvel olmuş bir acı dram. Birçok Türk önderleri, alimleri, hatta halk Hz. Ali ve oğullarına acımışlar, Muaviye ve adamlarını da sevmediler. Ali, Hasan, Hüseyin adı dün de bugün de yaygın olarak mevcuttur Türkiye'de. Bugüne kadar Muaviye veya Yezid adlı bir Türkle hiç karşılaşmadım. Türkler genel olarak o dönemin aktörleri hakkındaki "son hükmü Allah'a bırakarak" fitneden uzak durmaya çalışmışlar.
Safevi devleti, Osmanlı-Safevi (bu da Türk devleti) rekabetiyle Anadolu'dan gelen veya getirilen Kızılbaş Türkmenlerle kurulan bir devlet. Ancak torun, yani üçüncü nesil Şah 2.Abbas'tan itibaren Şiilikte katılaşma başlıyor. Medreselerde şeriat ve inanç sistemini sıkılaştırma, yazılı metinler haline getirme ve sertleşmenin başlaması ile göçer Türkmenlerle ara bozuluyor.
Karşı çıkan Kızılbaş Alevi Türkmenler bir kez de İran coğrafyasında Safeviler tarafından kırılıyorlar.
Bu yaşananlar Türk tarihi bakımından bugünlere kadar etkisi devam eden, büyük bir talihsizlik olmuş maalesef. Osmanlı'nın batıya dönük enerji ve stratejilerini zayıflatmış. Keza Asya Türklüğünün gücünü azalmıştır.
ŞAH İSMAİL
1487 doğumlu, 14 yaşında tahta çıkıyor, Şah oluyor. Osmanlılar güçlü ve bunları takmıyor. Ancak, pirincin beyaz taşı diş kırar maalesef.
DERGÂH
Burada Şah İsmail'den önce de var olan Dergâh ve çevresindeki eklenen yapılar ile bir külliye oluşmuş. Sünni Halveti yoluna da benzeyen Safeviye yolu, Safiyüddin Erdebili ile başlıyor. Gilanlı Şeyh Zahid Gilani'nin öğrencisi, damadı ve halifesi.
Şimdi müze olarak korunan bu dergâhın zikir meydanındaki yekpare 40 m2'ye yakın büyüklükteki halının, Ruslar tarafından alınıp kendi ülkelerine götürüldüğü, Moskova'da olduğu söyleniyor. Buradaki halı taklit bir esermiş. Bu halının yan tarafında yer alan kalın bir keçe yaygının/yazgının altıyüz yıllık özgün bir eser olduğunu öğreniyoruz, anlaşılıyor da.
AYHAN PALA HOCADAN
Bu arada tarihçi Ayhan Pala hoca; "Sömürgeci (emperyalist) İngiltere'nin o yıllarda Anavatan ve Koloniler Bakanlığı olarak iki bakanlığı vardı. Osmanlı sömürgeci değildi. Gittiği her yeri vatan kabul ettiği için, oranın eserlerini talan etmemiş, taşımamış, sadece bozulabilecekleri korumaya almıştır" diyor.
İlâve ediyor;
"Hatta Türkiye'de el yazması kitaplar bile, ancak 1980'lerde Ankara Milli Kütüphanede toplandı. Önceden Türkiye'de birçok şehirde idiler" diye ekliyor.
BİR YOL BİR TERCİH
Ayhan bey ile molada bir yakınımızın durumu ile ilgili konuşuyoruz. Eşim "Ondan kıdemlileri var bölümünde üst kadro için. Onlar henüz şartları sağlayamıyorlar. Kendi şartları uygun olduğu halde DTCF'deki bölümüne müracaat etmiyor, mağdur olmasınlar diye, dedi.
Ayhan hoca "Türü çok azalmış bir kişi demek ki. Bu devirde bırakın kıdem falan, insanlar rakibine iftira ediyor. O, şucu bucu diye. O da bu tür haksızlıklara uğrayabilir. Fakat şahsiyetli dürüst bir insan olarak dimdik yaşar" dedi. Bizim için de tercih edilen bir hayat düsturu bu dedik.
Dergâhın bahçesinde bitkileri, ağaçları da inceliyor, bilmediklerimiz öğrenmeye çalışıyoruz. Yoldaşlarımız içinde ziraatçı hocalar, mühendisler de var. Vişnap adında, benim daha önce bilmediğim, kiraz ile vişne arası bir meyve dikkatimizi çekiyor.
Selâm ve saygılarımızla. (01.07 2023 Manisa)
Not: Uzun olmasın, daha kolay okunsun diye 4.günü ikiye bölerek sunuyorum.

 

Bu yazı 336 defa okunmuştur.

YORUMLAR

  • 0 Yorum