İsmail AYBEY

İsmail AYBEY

ismailaybey45@gmail.com

Şairlik ve Fakirlik

11 Şubat 2017 - 14:59

Şair İbrahim Sadri'nin 'Kırmızı Araba' başlıklı bir şiiri var.
               'Süleyman kara bıyıklı bir işçidir. Ve bu Süleyman'ın hikayesidir'' diye başlayıp devam eden bir şiir.
               Oğlunun vitrinde görüp istediği bir arabayı fakirlikten alamayan bir babanın hikayesi anlatılır. Okuyanlar/dinleyenler illa hüzünlenir bu şiirde.
               'Dünya yansa yorganın yok içinde Süleyman
Alem çökse üstüne hayıfın çok Süleyman'
               Ne zamandır yazacak oluyordum bir türlü elim değmiyordu. Bu şiir vesile oldu. Fakirlik malumunuz zordur. Anlatmaya gerek yok. Ama fakirliğe bir de şairlik eklendi mi, artık dökülür kalemin ağzından nameler... Örnekler saymakla bitmez ama aklıma ilk gelen İstiklal Şairimiz Mehmet Akif'in 'Seyfi Baba'sı geliyor.
               Fakirlikler içinde yaşamını sürdürmeye çalışan bir ihtiyardır Seyfi Baba. Mehmet Akif, bu fakire yardım etmek istiyor. Elini atıyor kesesine. O da ne? Tek kuruş bile para yok. Cep delik, cepken delik yani. Anlaşılan kendisinin de bu fakirden pek farkı yok. Ama içinde 'hamiyet' diye tabir ettiği bir duygu var ki onu yakıp kavuruyor.
               Şöyle dökülüyor şairin dilinden cümleler:
Ortalık açmış, uyandım. Dedim, artık gideyim
Önce amma şu fakir âdemi memnun edeyim.
Bir de baktım ki: tek onluk bile yokmuş kesede;
Mühürüm boynunu bükmüş duruyormuş sâde!
O zaman koptu içimden şu tahassür ebedî;
Ya hamiyetsiz olaydım, ya param olsa idi!
               Efendim, malumunuz kış çetin geçiyor. Evsiz, barksız, elbisesiz insanlar var. Cahit Sıtkı Tarancı 'Memleket İsterim'  şiirinde, 'Kış günü herkesin evi barkı olsun' demiyor mu?
               Ya Turgut Uyar ne diyor 'Vaiz Sokağı Numara 70' başlıklı şiirinde?
Ben sana kürk alamam doğrusu
Güzel bileklerine bilezik alamam
Bir kap yemek, bir elbise
Öyle bir tad var ki fakirliğimizde
Başka hiçbir şeyde bulamam..
               Şüphesiz çok şiirler, şairler akla gelir fakirlik deyince. Ömrü fakirlikler içinde geçen nice şairlerimiz var. Şu an aklıma, Zonguldaklı Şairlerden Rüştü Onur ve Muzaffer Tayyip Uslu geliyor.
               Rüştü Onur, 'Hülasa' şiirinde şöyle diyor:
Ben ölsem be anacığım /Nem var ki sana kalacak /Ceketimi kasap alacak/Pardösümü bakkal/Borcuma mahsuben/Ya aşklarım/Ya şiirlerim ne olacak /Ya sen ele güne karşı/Nasıl bakacaksın insan yüzüne/Hulasa anacığım/Ne ambarda darım/Ne evde karım var/Çıplak doğurdun beni/Çıplak gideceğim.
Allah akıl ve sağlık başta olmak üzere maddi manevi tüm fakirliklerden korusun efendim cümlemizi.
Orhan Veli'nin 'Pazar Akşamları' şiiri de konumuza uygun düşüyor. Hadi onunla bitirelim:               
Şimdi kılıksızım, fakat
borçlarımı ödedikten sonra
ihtimal bir kat da yeni esvabım olacak
ve ihtimal sen
yine beni sevmeyeceksin.
bununla beraber pazar akşamları
sizin mahalleden geçerken,
süslenmiş olarak,
zannediyor musun ki ben de sana
şimdiki kadar kıymet vereceğim ?

Bu yazı 1224 defa okunmuştur.

YORUMLAR

  • 0 Yorum