İsmail AYBEY

İsmail AYBEY

ismailaybey45@gmail.com

Elli Lira

17 Temmuz 2017 - 14:07

Arif, gündelik işlerde çalışarak geçimini sağlıyordu. Yazları mevsimlik işçi olarak zeytin, kiraz, pamuk vb. toplayarak yevmiye usulü çalışır, kışın ise inşaatlarda ustaların yanında amelelik yapardı. Bunların dışında hamallık yaptığı da olurdu. Evi taşınacak olan, odunu kömürü çekilecek olan Arif'i bulurdu. Hayatı boyunca rahat yüzü görmemişti. Evliydi ve iki çocuğu vardı. Onların geçimini temin etmek için gece gündüz çalışırdı.
            Bir haftadır iş olmadığı için çalışamamıştı Arif. Cebinde, ödemesi gereken elektrik ve su faturaları duruyordu. İkisinin toplamı elli lira yapıyordu. En az elli lira kazanması gerekiyordu. Çünkü faturaların son günü yaklaşmıştı. Bir yandan da evin ve çocukların ihtiyaçları vardı. Acilen bir iş bulmalıydı. Kahvaltıdan sonra lokantaları gezmeyi düşündü. Belki bulaşık işi falan bulurdu.
Kahvaltısını yaparken birden telefonu çaldı. Kahveye çağırdılar. Kahvaltısını yarıda bırakıp kahveye vardı. Elli yaşlarında bir adamla tanıştırdılar. Evinde çatı işi için kiremit taşınması gerektiğini öğrendi. Birlikte adamın evine gittiler. 3 katlı, asansörsüz evin çatısına kiremit çekilecekti. Bir traktör dolusu kiremit duruyordu evin önünde. Ev sahibi adam sigarasının son dumanını havaya üfledikten sonra sordu:
-Bunları çatıya kaça çekersin?
-Beyim, bunları çekmek bir günümü alır. Yevmiyemiz seksen lira.
-Ne, seksen lira mı!? Elli lira veririm. İşine gelirse başlarsın, bugün bitmesi gerekiyor.  
            Arif duraksadı. Ne yapacağını bilmiyordu. Bir haftadır iş çıkmamıştı. Ellerini cebine attı. Bozuk para dışında başka parası yoktu. Hem ödenmesi gereken iki tane fatura da bekliyordu. ‘Başka çarem yok.' diyerek teklifi kabul edip kiremitleri çekmeye başladı. Kiremitleri bitirmek için hiç mola vermeden çalıştı. Kan ter içinde kaldı. Tahtadan yapılmış kasaya yirmi tane kiremit sararak sırtında üçüncü kata çekiyordu. Akşam olmasına yakın iyice bunaldı. Gözleri kararmaya başladı. Kiremitleri bitirmeden evden ayrılmak istemiyordu.
            Elli altmış tane kiremit kalmıştı. İki üç turda biter diyerek yirmi kiremit daha sarıp merdivenleri çıkmaya başladı. Son basamağa gelmişti ki birden başı döndü. Dengesini kurmakta zorlanmaya başladı. Elinin feri kesilmişti sanki. Birden arkasına sardığı kasa omzundan kayarak yere düştü. Yerde bulunan kiremitlerin üstüne düşmüştü. Üstelik kiremidin birisi düşerken elini kesti. Eli kanamaya başladı.
            Ev sahibi adam öfkeyle evinden çıktı. Arif'in yanında aldı soluğu:
- Dikkat etsene kardeşim, kırdın tüm kiremitleri.
-Kusura bakmayın beyim, birden gözüm karardı.
-Zararları yevmiyenden düşerim. Sen hele bitir işini, hesaplaşacağız.
Arif, önce atletini yırtarak elini sardı. Ev sahibinin, kırılan kiremitlerden Arif'in elindeki yarayı görmeye fırsatı olmamıştı. Kırılan kiremitleri köşeye ayırdı. Verilen görevi layıkıyla yapamadığı için morali bozuldu Arif'in. Hem de yevmiyesi azalacaktı. Kaşları çatıldı, kendine kızdı.
Kalan kiremitleri de çatıya çıkardı. Sanki bir haftadır çalışıyor gibi yorgun hissediyordu kendini. Sırtının terinden gömleği vücuduna yapışmıştı. Nefesi boğazında düğümleniyor, ağzının tükürüğü boğanıza yapışıyordu. Nihayet iş bitmişti.
Ev sahibi kırılan kiremitleri saydı. Tam elli kiremit zarar görmüştü. Kan ter içinde kalan Arif'e dönerek:
-Bak Arif, tam elli tane kiremit zarar görmüş. Ben bu kiremitlerin tanesini bir liradan aldım. Yani elli lira yapıyor. Yevmiyen bunlara gitti, üzgünüm.
Arif bir şey diyemedi. Adam haklıydı. Ne diyebilirdi ki? Akşama kadar çalıştığı boşuna gitmişti. Yorgun argın kahvenin yolunu tuttu. Adamla buluştukları kahveye vardı. Cebindeki bozuk paralarla yorgunluk çayı içtikten sonra evine doğru yöneldi.
Kapıyı çocukları açtı. Büyük oğlu sevindi:
- Ooo babam bugün çalışmış. Baba ne aldın bize?
Adamın cevap verecek hali yoktu. Elini yüzünü yıkamak için lavaboya yöneldi. Yüzünü yıkadıkça, kırmızı kiremit tozları beyaz lavaboda iz bırakarak akıyordu'

Bu yazı 1578 defa okunmuştur.

YORUMLAR

  • 0 Yorum