Reklamı Geç
Doç.Dr.İbrahim KOÇ

Doç.Dr.İbrahim KOÇ

49ibkoc@gmail.com

Anılarım-32

09 Kasım 2023 - 08:42 - Güncelleme: 09 Kasım 2023 - 08:43

EKONOMİK BELİRSİZLİK VE DERSLERE OLUMSUZ ETKİSİ
Benim öğrenim gördüğüm dönemde üniversitede vize sistemi uygulanıyordu. Her ders için yıl içinde vize sınavları yapılıyordu. Bu vize sınavlarının ortalaması en az yüz üzerinde 40 olmalıydı. Eğer vize ortalaması 40 kırk oluyorsa o dersten vize alınmış sayılıyor ve Final sınavına girme hakkı sağlanmış oluyordu. Eğer iki dersten vize alınamadığı takdirde doğrudan sene kaybı oluyor ve ertesi yıl aynı sınıfı tekrarlamak zorunlu idi.
    Bir dersin başarı notu ise vize ortalaması ile final notunun ortalaması alınarak elde ediliyor ve dersten geçmek için en az 50 olması şarttı. Sınıfı tamamen geçmek için bütün derslerin başarı notlarının en az 50 olması kaçınılmazdı. Hangi dersin başarı notu 50’den düşük ise o dersten ikmale kalınıyordu.
     Gültepe’deki bu evde kalırken dört aylık memuriyet döneminde biriktirdiğim para ile geçimimi sürdürüyordum. Bu para bitince ne yapacaktım? Kredi çıkar ümidiyle derslerime devam ediyordum. Ya kredi çıkmazsa kaygısı hep kafamı tırmalıyordu. Bu düşünce beni meşgul ediyor ve derslerimdeki başarımı olumsuz yönde etkiliyordu. Ailenin para göndermeye gücü yetmiyordu. Bu esnada üniversitedeki derslerimiz ve   sınavlarımız normal seyrinde devam ediyordu. Derslerde hocanın bir konuda vurguladığı ve üzerinde önemle durduğu bir kural kaçırıldığı zaman, öğrencinin yıl kaybına bile neden olabilir. O nedenle başarılı olmak için verilen dersleri arada kopukluk olmadan takip etmek gerekir. Ayrıca barınma probleminin çözüme kavuşması uzun zaman alması derslere odaklanmamı engellediği gibi bazen de dersleri kaçırmama neden olmuştur. Bu durumun sonuçlarını sınavlarda görüyordum. Örneğin Kadastro Lisesi’nde almış olduğumuz Ölçme Bilgisi dersi farklı içerikte olmakla birlikte Yıldız birinci sınıfta da vardı. Açıkladığım nedenlerden dolayı, hocam Prof.Dr. Ahmet Aksoy’un yaptığı sınavdan on üzerinden bir almıştım. Final sınavlarına girebilmek için vize koşulunun 4(dört) olduğu düşünülürse meslek dersinden bile neredeyse vize alamama tehlikesi ile karşı karşıya kalmıştım.
      ÖĞRENİM KREDİSİNE BAŞVURMA VE KREDİNİN ÇIKIŞI
Öğrenimimi sürdürebilmem için mutlaka bir kaynağa ihtiyacım vardı. Çünkü Babaeski’de dört ay zarfında biriktirdiğim para yavaş yavaş suyunu çekiyordu. Ailemden de fayda yoktu. Bunun için gerekli arayışlara girdim. Öğretim yılı başında Kredi ve Yurtlar Kurumu’na kredi için başvuru yapılmaya başlandığını öğrendim. Bu kredinin koşulu mezun olup işe başladıktan sonra, eğitim boyunca alınmış olan kredinin taksit, taksit geri ödenmesiydi. Ancak bu krediyi alabilmek için öğrenci ailesinin ekonomik durumu ile birlikte öğrencinin başarı durumunu ortaya koyan dilekçe ve formların Kredi ve Yurtlar Kurumuna gönderilmesi gerekiyordu. Kurum, Türkiye genelinde başvuruda bulunan bütün öğrencilerin dilekçe ve formlarındaki bilgilere göre her bir öğrenciye puan veriyor, eğer öğrencinin puanı tutuyorsa kredi veriyor, tutmuyorsa kredi vermiyordu.
Bu bilgiler ışığında, dilekçe verme zamanını kaçırmadan, gerekli formları doldurup Kredi ve yurtlar kurumuna bir dilekçe ile başvuruda bulundum. Böylece ileriye yönelik umutlanmak için gerekli formaliteleri yerine getirmiş olmaktan dolayı içim biraz rahatladı.
   İkinci dönemin başlarında Kredi ve Yurtlar Kurumu’ndan gelen bir yazı ile krediye hak kazandığımı ve en geç on gün içinde kefalet senedini yaptırıp kuruma göndermem gerektiği aksi takdirde kredi hakkımı kaybedeceğim bildiriliyordu. Bu habere çok sevinmiştim. Sanki dünyalar benim olmuştu. Çünkü para kaygısı duymadan, aileme sıkıntı vermeden eğitimimi sürdürebilecek ve aynı zamanda kendimi derslere verebilecektim. Kredi çıktıktan sonra yine Gültepe’de belediye otobüs durağına daha yakın başka bir eve taşındık.

Bu yazı 210 defa okunmuştur.

YORUMLAR

  • 0 Yorum