Ahmet İNCE

Ahmet İNCE

gordesgazetesi@gmail.com

Oruç'un Keyfi Kaçtı

10 Haziran 2016 - 19:35

Geçen haftaki yazımda, Ramazan ayına kavuşmanın heyecanını dile getirdim. 30 yılı aşan gazetecilik serüvenimde; her ramazan ayına kavuştuğumda, mutlaka bir şeyler yazdığımı ifade ettim. Mümin imanı, insana ister istemez böyle arzulu duygular yaşatıyor.
            Geleneksel laflar etmekten ve rutin Ramazan muhabbeti yapmaktan sakınarak, farklı birkaç söz söyledim. Geçen Ramazandan bu Ramazana, hayatımızda ne değişti? Neleri yaptık, neleri yapamadık sorularıyla, bir yıllık muhasebe içinde oldum.
            Aslında söylemek istediğim, daha başka şeylerde vardı. Aklımız paramparça, duygularımız felç olmuştu. Onları yıllarca ifade etmekten, kalemim adeta keçeleşmişti. Bu ramazan hiç birisine kalem oynatmadan, ona kavuşan bir müminin heyecanını doyasıya yaşamak istedim.
            Allah'a kulluğun irtifa noktasıydı ramazan. Oruç sadece bedenin değil, nefsinde terbiye vasıtasıydı. Her ibadetin riyası olur, ancak oruç ibadetinin asla olmazdı. Kararan duygularımıza bir ışık, kahroluşlarımıza bir ümit olması temennisiyle Ramazana merhaba dedim.
            İlk günden son güne, bu güzelliğin bütün inceliklerini tadacak, bu müstesna iklimi iliklerime kadar yaşayacaktım. Bir karar aldım, siyasi içerikli yazı yazmayacağım, ele almam gereken hassas konular var, onları kaleme alacağım diye kendime bir yön çizdim.
            Ama olmadı.
            Olamadı, olamadı ve olmuyor.
            Geçen ramazandan bu ramazana demek, aynı zamanda geçen hazirandan bu haziran anlamına geliyor. Yani terör dediğimiz belanın, bütün azgınlığı ve alçaklığı ile yüreklerimizi parçaladığı bir zaman diliminden bahsediyorum.
             Hepimizin bildiğini, hepimizin yaşadığını buraya bir kez daha nasıl yazayım.  Beynim değil, parmaklarım da uyuştu benim.
            Acı nedir, kahrolmak nedir, yetim kalmak nedir, dul kalmak nedir, evlat acısı nedir? Lügat bir isim bul bizim halimize. Hiç kimsenin bilmediği ve bilemediği bir isim..
            Ramazan heyecanını yaşayacaktım güya. Kulluğun irtifa noktalarını zorlayacaktım güya..
            Bir haziran'dan bir haziran'a yaşadığımız bütün inkisarları, bütün kahrolmuşlukları bir kenara atacaktım güya..
            İstanbul Vezneciler, Mardin Midyat düştü kahrolmuşluklarımın ve inkisarlarımın üstüne.
            Ramazan ayında ağlamak, yetim kalmak, dul kalmak, öksüz kalmak, evlatsız kalmak nasıl bir şeydir Allah'ım?
            Ve ramazan ayında oruçlu ağızla, cenaze kaldırmak nasıl bir şeydir dostlarım?
            Ve ben, oruç tutmanın keyfini kaybettim. Bağışla beni Allah'ım.
            Bu vatan topraklarında, can kaygısıyla yaşamaktan daha acı olan nedir?
            Bunca acının, bunca kahrolmuşluğun, bunca kırılmışlığın bir sorumlusu var mı?
            Hiç kimse hatalı değil, hiç kimse kusurlu değil, hiç kimse kabahatli değil. O zaman, bu yaşadıklarımız neyin nesi? Bu gözyaşları neyin nesi?
            Bağışla beni ey 11 ayın sultanı. Seni arzuladığım biçimde karşılayamıyorum.

Bu yazı 2734 defa okunmuştur.

YORUMLAR

  • 0 Yorum