Ahmet İNCE

Ahmet İNCE

gordesgazetesi@gmail.com

Ekonomi Şarkıları

18 Mart 2022 - 16:21 - Güncelleme: 18 Mart 2022 - 16:21

Ekonomide çok krizler gördük, böylesini görmedik. Sanki her şeyin çivisi çıkmış. Enflasyon, enflasyonunda ötesinde can yakıyor. Dertli olmayan, düşünmeyen kim kalmış. Her geçen gün, bir öncesini aratıyor. Yarın ne olur bilinmiyor.
            Bir umut, bir beklenti yok. Vaatler diz boyu ama bir işe yaramıyor.
            Atalarımızın güzel bir deyimidir; “Söylenecek çok laf var amma cereme ödeyecek para yok.”
            Evet, aynen öyle işte.
            O zaman, şarkılara sığınmaktan başka ne kalıyor geriye?
            Ev hayatı, iş hayatı, tarla hayatı nereye gitsen herkes kendi derdini anlatıyor. Fiyat mukayeseleri, edilen zararlar vesair. Ne yapmak lazım? İşte şarkısı:
            “Senin derdin dert midir benim derdim yanında/ Kimselerde gördün mü böyle dert hayatında.”
            Dert, sıkıntı, şikâyet umumi aslında. Ancak herkes kendi yangınlığını biliyor. Hararetle anlatmaya başlıyor. Tıpkı şu şarkıda olduğu gibi:
            “Derdimi ummana döktüm ağladım asumana”
            Elektrik faturası, doğalgaz faturası, akaryakıt faturası acıtıyor. Her birinin acısı, birbirinin üzerine yığılıyor. Ne yapmak lazım, şu şarkı ilaç gibi gelir:
            “Dertlerimi zincir yaptım birbirine ekliyorum/ Geleceksin diye yollarını gözlüyorum.”
            Dertler umumi amma çekilen acılar ferdi kalıyor bu ortamda. Yalnız kaldığınızda şu şarkıyı söyleyebilirsiniz:
            “Dertliyim ruhuma hicranımı sardın da yine”
            Kimsenin akıl erdiremediği bir ekonomi yönetimi var. Ayda bir program ve model değişiyor. Faiz sebep, enflasyon sonuç söylemiyle başladı. Sonra Çin modeli dendi. Kısa sürdü, ardından Bakan Nebati geldi. Bu defa “gözlerdeki ışıltı” modeline geçildi. Fakat fazla uzun ömürlü olamadı. Kur Korumalı mevduat programı devreye sokuldu.
            Fakat hiçbirisi, enflasyonun azgınlaşmasına engel olamadı. Fiyatlar aldı başını gitti. Geçim zorlaştı, üretim zorlaştı, imalatçılık zorlaştı.
            Toplum en zor zamanlarda, ister istemez Sayın Bakanımız Nebati’nin demeçlerine yoğunlaştı. Hiç olmazsa bir umut, bir ışık aradı. Nebati önce yüreklere su serpti. Yaz aylarına doğru, enflasyon makul bir seviyeye gelir dedi. Şöyle bir nefes aldık.
            Fakat yaz aylarına doğru, enflasyon daha da azgınlaşınca, Bakanımız beklentiyi revize etti. Dedi ki yılsonuna kadar enflasyonu makul bir seviyeye çekeceğiz. Bir sonraki merhale umutlarımızı iyice kırdı. 2023 seçimlerine kadar, enflasyonu tek haneli rakamlara düşüreceğiz dedi.
            Umudu, inanmayı, beklentiyi bir kenara bırakın ve şu güzel şarkıyı terennüm edin:
            “Yalan, yalan o yeminler hep yalan”
            Çiftçi mazotu, gübreyi, ilacı, tohumu konuşuyor. Çaresizliği çileye dönüşmüş. Piyasa kilitlenmiş. Esnaf kirayı, primi, elektrik faturasını düşünüyor. Kahrı çileye dönüşmüş. Sanayici günlük fiyatlar yüzünden şaşkın. Bu şartlar altında kendine sorular soruyor. Soruları çileye dönüşmüş. Dar gelirli, asgari ücretli, emekli ya sabır esması çekiyor. Sabrı çileye dönüşmüş.
            Netice itibarıyla, toplum olarak kriz yaşamıyor, çile çekiyoruz.
            Koro halinde, şu şarkıyı seslendirmek yerinde olmaz mı?
            “Çile bülbülüm, çilee”
            Şu anda, işler düzelir diye bir umut taşıyabiliyor muyuz? Yarını hesap edemiyoruz. Bir ay sonra, 6 ay sonra ne olur göremiyoruz. En zor durumlarda sorarız bu soruyu kendimize. Umutsuzluğun zirve yaptığı demlerde ararız onu. Deriz ki bir ihtimal yok mu?
            Dertlerle ve çileyle boğuşan vatandaşlarımızın, muhataplarına söyleyeceği son şarkı, Avni Anıl’ın şu muazzam şarkısı olmalı:
            “Dil şad olacak diye kaç yıl avuttu felek/ Saçıma karlar yağarmış boşuna yaz beklemek.”

Bu yazı 658 defa okunmuştur.

YORUMLAR

  • 0 Yorum