Ahmet İNCE

Ahmet İNCE

gordesgazetesi@gmail.com

Bu Fotoğrafın Hikayesi

07 Nisan 2016 - 19:35

            Sayfadaki bu fotoğraf, bir zamanların efsane takımı Gördes Esnafspor'a ait. Büyük heyecan ve arzularla kurup, 11 yıl Manisa Amatör Kümede mücadele ettiğimiz Esnaf'ın hatırasını unutmak mümkün mü?
            Gördes'in futbola tutkun çocuklarına, önderlik yaparak çıkmıştık sahneye. Arkadaşlıkların, dostlukların zirve yaptığı, futbol olarak bölgede fırtına gibi esen bir takımdı Esnafspor.
            Aradan yıllar geçti. Ancak o güzel hatıralar hiç unutulmadı. Esnafspor'a gönül verenler, maziyi iç geçirerek yad ediyor. Köylerden, kasabalardan ve çarşıdan binlerce sevdalısı ve taraftarı vardı bu takımın.
            Esnafsporla birlikte son maçıma çıktığımda, 41 yaşındaydım. Akhisar'da futbol hayatıma nokta koymuştum. Geride hafızalardan silinmeyecek sevinçler, hüzünler ve maçlar bırakmıştık.

            Fotoğraftaki kadroda kimler yok kimler. Adnan hoca, Ersin hoca, Emin hoca, gençler ve ben.. Müthiş bir kadroydu o. Daha sahaya çıktığımızda seyirce bağırırdı: 'Hala mı gol yok?'
            Bu fotoğraf bir Soma maçı öncesi Gördes'te çekildi. O yıllar Soma'dan 3 güçlü takım vardı. Ege Linyit, Sotes ve Turgutalp. 1989 yılıydı. Yanılmıyorsam Sotes ile oynayacaktık. Zirve için çekişiyoruz bu takımla.
            O hafta Gördes'te büyük heyecan var. Herkes sabırsızlıkla bu maçı bekliyor. Zirve yarışının yanı sıra, maçı farklı kılan bir başka durum daha var. Sotes, namağlup olarak Gördes'e gelecek.
            Esnaf namağlup lideri devirip, zirveye oturabilir mi diye günlerce konuşuluyor.
            O hafta, çok farklı idmanlar yaptık. Esnafspor zaten fizik güç ve kondisyon olarak, bölgenin en güçlü takımıydı. İki, üç farkla geriye düşmemize rağmen son dakikalara kadar inatla mücadele edip, çok maç kazanmıştık.
            Hafta boyunca maçı yaşıyorum.
            Maçtan bir gün önce, bir rüya gördüm. Soma ekibiyle kıran kırana maç yapıyoruz. Hakem düdüğü çalıyor ve maçı bitiriyor. Sonuç:3–2
             Ancak maçı kimin kazandığı belli olmuyor. Rüya işte bu. Sadece sonucu öğreniyorum.
            Sabah uyandım. İçim pır pır atıyor. Aklımda hep 3–2 sonucu var. Fakat kimin lehine olacak? Bu duygu beni aşırı derecede meraklandırıyor. Maç kahvaltısına gittiğimde, asla rüyadan bahsetmedim. Belki çocuklarda ters etki yapar diye düşündüm.
            Maç saati geldi. Bütün takım, kurulmuş saat gibi. Soma'yı devireceğiz ve namaglûp unvanını burada sileceğiz.
            Sahaya çıkarken statta bir uğultu koptu. Müthiş bir seyirci vardı. O gün dikkatlice süzmüştüm, yaklaşık 3 bin civarında bir topluluktu bu. Köylerden dolmuşlarla gelmişlerdi.
            Ve maç başladı. Müthiş pres yapıyoruz. Ataklarımız üst üste gelişiyor. Adnan çakıyor direkten dönüyor, ben vuruyorum kaleci inanılmaz çıkarıyor. Soma ekibi şaşırıyor, direnmeye gayret gösteriyordu.
            İlk yarının sonlarına doğru, genç takım oluşumuzun bedelini ödüyorduk. İnanılmaz iki hatayla, bir anda 2–0 geriye düştük. Devreye girerken, hiç beklemediğimiz bir skorla karşılaşmıştık. Oynadığımız oyunun karşılığı bu skor değildi.
            Devre arası soyunma odasında, önce hiç konuşmadım. Herkes bir nefes alıp dinlendi. Taktiksel hiçbir açıklamaya girmedim. 3–0 yenilgilerden 4–3 galibiyet çıkarmış bir takımız. Bu Somayı devireceğiz, başka yolu yok diye bağırdım.
            Hep bir ağızdan haykırdı çocuklar: Bu takımı devireceğiz..
            İkinci yarıya çıkarken, rüyadaki sonuç var hep aklımda. 2 gol Soma'dan geldi. Bu maç 3–2 bitecek diyerek, sahadaki yerimi aldım.
            Müthiş oynuyoruz ikinci yarı. Soma ekibi daha fazla dayanamadı. Fizik kondisyonumuz karşısında tükendiler. 2 güzel gol attık ve maçı 2-2'ye getirdik.
            Oyunun son dakikalarına girdiğimiz anlarda, hep aklımda 3–2 sonucu var.
            Sanırım maçın 90. dakikasıydı. Bizim sağ tarafımızdan korner kazandık. Sol ayaklı birisi için, bu nokta avantajdı. Arkadaşlar bağırdı: Ahmet abi, sen at.
            Köşe noktasına geldim. O maharetli sol ayağımı kullanacağım. Hakemin işaretini bekliyorum. Bu arada rüyayı düşünüyorum. Bu korner, gol mü olacak acaba?
            Kaleci hariç, tam takım ceza alanı içinde. Soma ekibi çıldırıyor. Bir son dakika kazası yaşamak istemiyor. Gördes'ten 1 puan çıkarmak önemli. Hele namağlup unvanı, puan kadar önemli.
            Korner atışına gelirken, içimden; haydi oğlum 3-2 olsun dedim. Müthiş bir folso verdim topa. Bu öylesine bir kavisti ki fizik kurallarını hiçe sayıyordu.
             Penaltı noktasının önünde Mehmet Gürbüz müthiş yükseldi. Kafayı vuracağı sırada, stoperleri yandan darbe vurdu. Mehmet yere düştü. Hakem hiç düşünmeden, penaltı noktasını gösterdi.
            Saha bir anda karıştı. Soma ekibi yedek kulübesiyle beraber, hakemlerin üzerine yürüdü. En az 5 dakika oyun durdu.
            Ortalık sakinleştikten sonra, hakem bir düdük daha çalarak maçı bitirdiğini ilan etti. Takım bir anda çıldıracak gibi oldu. Hemen duruma hâkim oldum.
            Peki ne mi olmuştu?
            Futbolda binde bir yaşanacak bir olay gerçekleşmişti. Penaltıyı atacaktık. Ancak bu, bir temdit penaltısıydı. Hakem penaltı kararını vermiş ve hemen maçı bitirmişti. Penaltı atışını kullandıracaktı. Yalnız bunun bir kuralı vardı.
            Atış kaleciden veya direkten döndüğünde, tamamlama şansınız yoktu. Yani vuruş gol olduğunda, direkten döndüğünde, auta gittiğinde artık maç bitmiş olacaktı.
            Bizim penaltıcımız Emin Keçeci idi. Benim rüya işte gerçek oluyordu. Emin, geldi vurdu ve gol oldu. Tam sevinecekken, hakemin düdüğü ile sarsıldık. Atış nizami değildi. Çünkü kaleci, vuruştan önce yerinden oynamıştı.
            Dayanılacak gibi değildi. Seyirci çıldırıyordu.
            Dakika 90, maç bitmiş temdit penaltısı kullanıyoruz. Atış yapılıyor, gol oluyor. Fakat hakem atışı iptal edip tekrar kararı veriyor.
            Sonun da sonuna gelmiştik. Vurdun gol oldu, maçı 3–2 kazanıp çıkıyorsun sahadan.
            Emin, insanı çıldırtan sakinliği ve soğukkanlılığı ile topu penaltı noktasına koydu. Statta binlerce insan tıknefes oldu. Eminle göz göze geldim. Merak etme der gibi göz işareti yaptı.
            Önce bakmayayım diye düşündüm. Ama aklımda 3-2'lik rüya var.
            Emin fazla gerilmeden geldi topun üstüne. İlk atışında olduğu gibi yine kalecinin soluna plaseledi topu. Binlerce seyirci, goool diye bağırdı hep bir ağızdan.
            Maçı 3-2 kazanmıştık, benim rüyam gerçek çıkmıştı.

Bu yazı 3161 defa okunmuştur.

YORUMLAR

  • 0 Yorum