Reklam
Reklam
Yaşar ATLI

Yaşar ATLI


Bir Kitap Münasebetiyle

22 Şubat 2016 - 01:24

Geçen gün Ahmet İnce Bey'i ziyaret ettim. Hoş-beşten sonra masasının üzerinde bulunan Osmanlıca bir kitap dikkatimi çekti. Nedir, neyden bahsediyor, diye sordum. Buyur kendin bak hocam, dedi.
Baktım pek eski bir kitap. Üzerinde müellifinin fotoğrafı var. Rumi 1340 tarihinde basılmış. Müellifi Bıçakçızade İsmail Hakkı. Kitapta müellifle ilgili herhangi bir bilgi verilmemiş. Müellifle ilgili kısa bir araştırma yaptım fakat herhangi bir bilgiye rastlamadım. Bazı yerlerde meşhur âlim İzmirli İsmail Hakkı ile karıştırılmış olduğunu düşündüğüm bilgiler verilmiş. Zira Diyanet İslam Ansiklopedisinde İzmirli İsmail Hakkı (ö. 1946) ile ilgili olarak yazılan maddede 'Bıçakçızade' lakabı kullanılmamaktadır. Ayrıca kitabın üzerindeki fotoğraf ile Meşhur İzmirli İsmail Hakkı'nın fotoğraflarını da karşılaştırdığımda iki fotoğrafı birbirine benzer görmedim. Ama yine de içimde bir şüphe kaldı.
Çünkü bu kadar derin ve hikmetli sözleri Felsefe ve din alanında mütebahhir bir zat yazabilir kanaatindeyim. Meşhur İzmirli elhak böyle bir zattır. Fakat vecizlerini çevirdiğim İsmail Hakkı'nın ilmî hayatı hakkında herhangi bir kayda ulaşamadım. Mütebakisini ilim ve kültür tarihçilerine havale ediyorum. Kitabın adı 'İlmin, Hayatın Bencesi'.
Kitabı biraz inceledim, baktım ki müellif, muhtelif konulardaki görüşlerini özlü sözler halinde yazmış. Din, edebiyat, felsefe, sanat, aşk, kadın, ahlak, Kur'an, Hz. Muhammed ve daha birçok konu hakkında yüzlerce özlü söz.  Ahmet Bey, kitabı alıp inceleyebilirsin, dedi. Aldım okudum, çok güzel vecizeler.
Eskiden vecize, kelam-ı kibar veya özlü söz derlerdi. Modern zamanlarda bu kabil sözlere motto, slogan, aforizma gibi isimler veriliyor. Batıda ve doğuda aforizma tarzı yazan birçok şahıs vardır. Mesela bizde Hz. Ali'ye atfedilen birçok güzel söz mevcuttur. Mevlana'nın Mesnevisi bu kabil sözlerle doludur. Halil Cibran ayrı bir derya. Cenap Şahabettin'in Tiryaki Sözleri enfes bir hazine. Batıda Nietzsche, Kafka, Schopenhauer. Münasebet düşerse belki bunlarla ilgili de yazarım.  Şahsen kitaptan istifade ettim. Gönlüm istedi ki bu güzel çiçek bahçesinden daha çok insan istifade etsin. Bu münasebetle o çiçek bahçesinden derdiğim çiçeklerden bir demeti de Gördes Gazetesi okuyucuları için Osmanlıcadan Latin harflerine çevirdim.
Buyurun, aşk ile'.
—    Mütedeyyin odur ki ibadetinde riya, muamelesinde hile ve yalan olmaz.
—    Kimseden korkmamak için kimseyi korkutmamalıdır.
—    Namusun düşmanı namussuzdur.
—    Her fikrini tasdik eden münafıktır. Seni aldatır, hatalara sevk eder.
—    Duran kokar, işleyen parlar, parlayan parlatır.
—    Fakir isen de müstağni görün.
—    'İnsaniyetlik etmedi' deme etmediğin insaniyetlikleri düşün.
—    Cehalet mağrur, fazilet mütevazidir.
—    Demir gibi cahili altın gibi âlim kadar faydalı yapan ahlaktır.
—    Beğenmeyen daha iyisini yapsın. İtiraz hasettir.
—    'Filan adam rüzgârdan nem kapar' derler ona canım kurban olsun, laftan anlamayana ne demeli.
—    Aşkın en zevklisi ve en heyecanlısı ümit ve hayal içinde geçendir.
—    Aşk ya siyah ya kırmızı ya da sarı ile yazılır. Cinnet, intihar, verem.
—    Yere düşmüş bir çiçeği hayvan yer, cahil çiğner geçer, edip ile şair üzülür.
—    Âlim bilen değil, bildiği şeyi vicdanı ile hissedendir.
—    Yükseğin yüksekliği alçaldığı, alçağın alçaklığı yükseldiği zaman artar.
—    Kalıtımla gelen iyi ve kötü ahlak kandan kana; soydan evlada geçer. Aslanın yavrusu aslan, kurdun yavrusu kurt olur, asalet demek budur.
—    Asalet, kanın ve sütün karışmasıyla karışır. Bunun için de bazen çocuk babaya çekmez.
—    Hikmetsiz kuvvet, kuvvetsiz hikmeti ezerken ağlayan birisi vardır: Hakikat.
—    Çocuğun anlayamadığı dersi, öğretmeni de anlamamıştır ki anlatamamıştır.
—    Fikirler, yüksek düşünceler, büyük kıymetli eserler hep gecelerin mahsulüdür.
—    Cahil ilimsiz demek olduğu gibi, doğru histen mahrum demektir. Böyle olan âlim de cahildir.
—    Anlayan; bir şeyi bilen veya gören değil, onu içten içe inceden inceye düşünüp bulandır.
—    'Nikbîn' her şeyi iyi görür, 'bedbîn' her şeyi fena görür. Bunu ikisi de zararlıdır. Hâlbuki iyiyi iyi, kötüyü kötü görmek lazımdır ki buna 'hakbîn' derler. İnsan 'Hakbîn' olmalıdır.
—    Anlamadığını, aklının ermediğini reddedenler, tanımadığı yemekleri yiyemeyenler gibi aç kalırlar.
—   Ev, küçük bir medeniyet gâhtır.
—    Ev, kadın demektir.
—    Medeniyetin manası ne kadar yüksek ise evin manası da o kadar yüksektir.
—    Şiir güzelse, güzel de şiirdir.
—    Güzel sihirbazdır, güzellik sihir.
—    Güzel, süslenmek ile tabii güzelliğini kaybeder.
—    Güzeli çirkin gösteren burnunun çirkinliği, çirkini güzel gösteren burnunun güzelliğidir, cemal denen hal burundadır.
—    Kadın melektir. Onu şeytan eden erkeklerdir.
—    Kur'an şiir değil, şiirin hikmetle imtizacıdır. Onu; bir çiçekte kainat-ı bedayii, bir damlada tufanı seyreden anlar.
—    Kur'an'ı, Allah ile ruhu anlayan anlar.
—    Hz. Muhammed, hakiki medeniyetin banisidir.
—    Küfrün, vahşetin hiç sevmediği birisi vardır: Hz. Muhammed.
—    Harfsiz, kelimesiz bir lisan vardır: Musiki. Musiki lisanların en müessiri ve en beliğidir. Bunu ruh, uyanıklığı derecesinde anlar.
—    Musiki, ruhu güldürdüğü gibi ağlatır da.
—    Rüya bize, 'kalp gözü', 'basiret gözü' denen gözlerimizi ve onların görmelerini de izah eder.
—    Ruha inanan felsefe, meleğe ve şeytana da inanır.
—    Demir altından daha ziyade faydalıdır. Ona bu dereceyi veren sanattır.
—    Tarih bilmek, hadisatın ruhunu anlamaktır. Yoksa hadisat masaldır.
—    Çok satmaya hırslı olduğun kadar da çok müşteri tutmaya çalış. Bunun için bazen zarar et.
—    Müftî (fetva veren) çoktur. Anlatılışa göre fetva verir. Vicdan bir müftîdir ki bildiği hakikate göre fetva verir. Aldatılmaz.
Yaşar ATLI
Vaiz

Bu yazı 1339 defa okunmuştur.

YORUMLAR

  • 0 Yorum