Doç.Dr.İbrahim KOÇ

Doç.Dr.İbrahim KOÇ

49ibkoc@gmail.com

Anılarım-98

20 Ağustos 2024 - 11:39 - Güncelleme: 20 Ağustos 2024 - 11:40

KIRK SEKİZ YIL SONRA
Dikilitaş’taki evde bir ara apartman yöneticiliği de yaptım. Çünkü kimse yöneticilik yapmak istemiyordu. Esasen her daire sahibinin bu görevi sıra ile yapması gerekir. Yöneticiliği önerdiklerinde, vazifeden kaçmayıp üzerime düşen sorumluluğu yerine getirmek amacıyla kabul ettim. Aidatları toplamak bir dertti. Bazı aileler parayı zamanında vermezler aidatları toplamak için mutlaka kapılarına kadar gitmek gerekiyordu. Her ay kasaya giren parayla harcanan paranın denk olmasını mutlaka sağlardım.
Apartmanımızın etrafını çeviren bir bahçe korkuluğu yoktu. Her tarafı açıktı. Eşimle birlikte bir bahçe korkuluğu konusunu apartman toplantısında gündeme getirmeyi kararlaştırdık. Yapılan toplantıda apartman çevresine korkuluk yapma fikrini gündeme getirip üzerinde görüştük. Yapılan oylamada korkuluk yapımı çoğunluk tarafından kabul edildi.
Bunun üzerine kadastrodan memur getirterek apartmana ait olan sınırı zeminde kazıklarla işaretlettim. Bina bahçesinin ön tarafında yol için bir sıra boydan boya bordür taşı bulunmaktaydı. Memurların işaretlediği noktalara göre oluşan sınır ortaya çıktı.  Tespit edilen sınıra göre bahçe korkuluğunu yerine monte ettiğimizde, korkuluk bordür sırasını kesiyordu. Bordür taşlarının teşkil ettiği hattın bir kısmı yapılan korkuluğun dışında kalıyordu.
Bordür taşlarının sıralandığı hattı, apartman sınırı olduğunu zanneden bazı apartman komşularımız pencereden başlarını çıkartarak “Ezelden beri apartmana ait olan bu toprağı sen nasıl dışarda bırakırsın? sen kim oluyorsun? Sen on altı dairenin hakkını niçin korumuyorsun? Sen ne biçim yöneticisin?” diye bana bağırmaya başladılar. Ben de “Değerli komşularım ben bu korkuluğu kendi keyfime göre yapmadım. Kadastrodan gelen memurların tespit ettiği sınıra göre çektim. Sonra ben sadece on altı dairenin hakkını değil seksen milyon kişinin hakkını koruyorum. Her şey hukuk içinde kalarak yapılıyor. Merak etmeyin” diye yanıt verdim.
Bunun üzerine bazı kişiler yine homurdanmaya devam ettiler. Fakat bazıları sesini kesti. Bahçe korkuluğunun daire başına düşen miktarını, sorun çıkaran bazı aileler vermedi. Onların payını cebimizden verdik.
Bazı aileler “sen toplanan kömür paralarını kendi ihtiyaçların için harcıyorsun” şeklinde suçlamada bulunuyordu. Oysa ben her ay bütçeyi denkleştirmeden öbür ayın harcamalarına geçmiyordum. Bu şekilde suçlamada bulunan komşulara da “Güvendiğiniz bir kişi ile lütfen evime gelin hesap defterini birlikte inceleyelim” diye yanıt veriyordum.
Bu şekilde üzerime aldığım yöneticilik görevini üç yıl sürdürdüm. Yeni dönem için tekrar yönetici seçilmesi için toplantı düzenlendi. Bu toplantıda bana daha önce olmadık suçlamaları yöneltenler tekrar yönetici olmamı istediler. Ben de “Kırk sekiz yıl sonra yöneticiliği kabul edebilirim.”  Deyince herkes “Aaa! o ne demek oluyor “diye hayretle yüzüme baktılar. Ben de” Çünkü apartmanda on altı daire var her daire üç yıl yöneticilik yapsa kırk sekiz yıl sonra sıra tekrar bana gelir” dedim. Velhasıl yöneticiliği kabul etmedim. Ancak yöneticilik sıramı savmış oldum.

Bu yazı 240 defa okunmuştur.

YORUMLAR

  • 0 Yorum